Fıkra, Bisiklet Kaçakçısı

Yasin Aydoğan

VAN 23.04.2018 10:02:57 0
Fıkra, Bisiklet Kaçakçısı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Fıkra, fikir veren hikaye (cik) dir.

Bir çok zaman düşüncelerimizi fikir veren fıkralar vasıtasıyla sunarız.

Aslında her fıkrada, bir fikir saklıdır. Kıssadan maksat nasıl hisse ise, fıkradan maksatta fikirdir.

Bu manada bir fıkra üzerinden meramımı açıklamak isterim.

 

Bir şahıs sürekli gümrükten bir bisikletle geçmektedir. Haliyle bu durum, gümrük memurunun dikkatini celbeder. Tabii, şahsın her geçişinde bisikletin arka selesine bir paketin de bağlı olması, daha bir hayretini-merakını mucib olur görevli memurun. Gümrük memuru, her geçişte mutad incelemesini-denetlemesini yapar, bisikletin arka selesine bağlanmış, nazara verilen paketi açtırır, lakin her seferinde açtırdığı paket, güzel ambalajlanmış bir pakettir, içinde ise taş vardır. Bir şeylerin kaçırıldığından emin olan memur, kaçırılan değeri bulamamanın da huzursuzluğunu yaşamaktadır, bir gün geçen şahsı  durdurur ve sorar “sen bu gümrükten bir şeyi kaçak geçiriyorsun, buna adım gibi eminim, ne geçirdiğini söyle, söz veriyorum hakkında tutanak düzenlemeyeceğim”, almış olduğu sözün rahatlığı ile, kaçakçı şu cevabı verir : “Ben bisiklet kaçakçısıyım.”

 

Gelin birlikte fıkrayı hayata uyarlayalım.!

 

Biz, gümrük memuru rolündeyiz. Çünkü bir yerde (dünya) mes’ulüz. Misyonumuz, görevimiz var, uyanık bulunmalıyız, uyumamalıyız, ihmalimiz önü alın-a-maz sorunlara yol açar-açabilir. Kaçıracağımız, ya da kaçırılacak her değerden dolayı, hesap vermekle mükellefiz. Donanımlı olmalıyız, bulunduğumuz yerin hakkını vermeliyiz, ehliyet-dirayet sahibi olmalı ve bize tevdi edilen sorumluluğun hakkını ifa-icra etmeliyiz. Bize emanet edilen yerin uyuyanı, firarisi, haini olmamalıyız.

Bakın, genelde nazara verilen şey neyse ona kilitleniyoruz, şeytan gözümüzün önüne dünyayı dayıyor, dikkatlerimizi dünyaya çekiyor, bizi oraya yoğunlaştırıyor, meşguliyetimizi ona hasrediyor, baktığımız hep o oluyor, dikkatlerimiz oraya dönük, “acaba içinde ne var?” merakıyla oyalanıyoruz. “Bir şeyler yakalayabilir miyiz” diye ömür tüketiyoruz, uyanık gümrük memuru olduğumuz edasıyla havalanıyoruz çoğu zaman, “benden bir şey kaçmaz-kaçırılamaz” kibrine kapılabiliyoruz. İçi taş dolu paketi (dünya) herkes görür-görüyor zaten, ferasetle bakmalı ve bisikleti görmeliyiz. Kaçanın bisiklet (ahiret) olduğuna uyanmalı, uyanabilmeliyiz. Bir kere, kaçan bisikleti göremeyen göz, görevinde başarısız demektir. Bu vazifeli şahsın, karşı karşıya kaldığı bazı durumlar vardır : Tazir, meslekten men, sürgün, süresiz izin, soruşturma, kızağa çekme vs. bunların hepsi başarısızlığın ifadesidir.

 

Kaçakçı, şeytandır. Onun vazifesi, süslenmiş olana nazarı dikkatlerimizi celbetmek, içi taş dolu olana (dünya) baktırarak, bizi oraya kilitleyerek, bisikleti kaçırmaktır. Kaldı ki mes’ul bulunduğumuz yerin ön eğitimi de verildi bize. Onun tuzaklarına dair, planlarına dair, tezgâhlarına, hile ve desiselerine, hinliklerine, mesaisinin bitmeyeceğine dair çok uyarılar verilmiş bize. Onun bizi mağlup etmesine asla izin vermemeliyiz.

 

Bisiklet, ahiret hayatıdır. Kalıcı değer, kıymet ifade eden değerdir, ahiret hayatı. Bitimsiz bir saadet beldesidir. Mutlu bir akibettir-sondur. Gözden kaçan-kaçırılan değerdir. Kalıcı değerle (ahiret) geçici olanı (dünya) takas edebiliyoruz. Sonsuz olan ahireti feda edip, sonlu-sınırlı olan dünyayı tercih edebiliyoruz. 

 

İçi taş dolu paket dünyadır. Geçicidir, sonludur, sınırlıdır, asla hedef değildir-hedef edinilmemelidir, hak ettiği değer, ahirete oranla azdır-az olmalıdır. Ambalajın cazibesine kapılmak esası-asl’ı kaçırmaktır. 

Gümrük memuru bilinciyle mes’uliyyetimizi müdrik olmalı ve kıssadan çok hisse, fıkradan çok fikir almalı-çıkarmalıyız.

HİLAL HABER

izmir bayan escort