FG Cemaati ‘Sivil’, AKP ‘Siyasal’ İslam mı?

Ruşen Çakır'dan cemaat yazarlarına itiraz. Çakır'a göre cemaat hem siyasi hem de sivillikten çıktı.

VAN 14.02.2014 11:37:02 0
FG Cemaati ‘Sivil’, AKP ‘Siyasal’ İslam mı?
Tarih: 01.01.0001 00:00
Son süreçte cemaat-hükümet çatışması paralelinde FG Cemaatinin medya organı Zaman yazarlarınca gündeme getirilen sivil-siyasal İslam tartışmasına Ruşen Çakır da katıldı.

Ruşen Çakır Zaman gazetesinin 3 yazarına 'siyasal İslam' ayarı verdi. Çakır'a göre Erdoğan bu sabırsız yazarlar olduğu sürece çok şanslı.

Zaman gazetesi yazarlarının son dönemde sık sık siyasal İslam'ın bittiğini vurgulayarak sivilin ön plana çıktığını vurgulamalarına Vatan gazetesi yazarı Çakır'dan itiraz geldi.

Zaman yazarları Mümtazer Türköne, A. Turan Alkan ve Ali Bulaç'ın üzüm yemek yerine adeta bağcıyı dövmek derdinde olduğunun altını çizen Çakır itibarlarının ve etkilerinin giderek azaldığını söyledi.

Çünkü Çakır'a göre cemaat bu üç yazarın yazdıklarının aksine ne sivil ne de siyaset dışı! AK Parti'de sadece siyasi değil Zaten kavga da buradan kopuyor.

Ruşen Çakır’ın yazısı:

ZAMAN'DAN ÜÇ YAZAR / VATAN

Başbakan Erdoğan‘ın şanslı bir siyasetçi olduğu farklı kişilerce, değişik vesilelerle dile getirildi ki ben de öyle düşünüyorum. Onun en şanslı olduğu konulardan biri de, medyada kendisini etkili bir şekilde eleştiren kişilerin fazlasıyla sabırsız olmaları.

Üçü de Zaman Gazetesi‘nde yazıyor. İkisi ülkücü hareket kökenli Ahmet Turan Alkan ile Mümtazer Türköne, diğeri İslamcı bir isim olan Ali Bulaç.

Kuşkusuz kimi zaman farklı, hatta yer yer karşıt argümanlara sahip olsalar da üç yazar da kabaca Gülen cemaatini “sivil İslam“, AKP’yi de“siyasi İslam“ olarak okuyor ve “sivil” olanın “siyasi” olana üstün gelmesini bir tür kaçınılmaz bir durum olarak öngörüyorlar.

CEMAAT SİYASİDİR

İlk itirazım Gülen hareketinin siyasi olmadığı tespitine. Her ne kadar eğitim, medya gibi toplumsal alandaki faaliyetleri öne çıksa ve kendisini ısrarla “siyaset üstü” göstermek istese de cemaat öteden beri siyasetle yakından ilgilenmiştir. 1995‘ten 28 Şubat 1997‘ye kadarki süreçte Fethullah Gülen‘in merkez sağ ve sol siyasetçilerle yoğun ilişkisiyle bu ilgi alenileşti. 17 Aralık süreciyle birlikteyse cemaatin nerdeyse tek gündem maddesi siyaset oldu.

CEMAAT KADROLAŞTI SİVİL DEĞİL

İkinci itirazım cemaatin sivilliği iddiasına. İlk andan itibaren benimsenmiş olan devlet içinde kadrolaşma stratejisinin, buna bağlı olarak cemaat içinde, benim “sivil olmayan kanat“ diye adlandırdığım bir yapının neredeyse özerk bir şekilde ortaya çıkıp güçlenmesinin sivillikle fazla ilgisi olduğunu sanmıyorum. Yine birbirinden farklı kesimlerin cemaate yönelik olarak şeffaflaşma çağrısı yapmaları da sivillik iddiasına ciddi olarak gölge düşürüyor.

AKP SADECE SİYASİ DEĞİLDİR

Öte yandan AKP’yi sadece siyasi bir yapı olarak görmek de sorunlu olacaktır. Öncelikle AKP’nin sırtını yasladığı Milli Görüş hareketinin başından itibaren çok güçlü bir İslami toplumsal zemin üzerinde yükseldiğini; kendisi yükseldikçe bu zemini de genişletip zenginleştirdiğini biliyoruz.

İkinci olarak, son günlerde ortalığa saçılan bilgilerden, AKP lideri Erdoğan’ın, Gülen hareketinin aşırı güçlenmesinden tedirgin olduğu için başka İslami cemaatlere ciddi yatırımlar yapmış olduğunu; bunları başta eğitim olmak üzere toplumsal alanda Gülen hareketine alternatif faaliyetlere teşvik ettiğini öğreniyoruz.

Özetle, sivil olması beklenen Gülen cemaatinin gözü siyasi alanda, siyasi olması beklenen AKP’nin de gözü sivil alanda. Zaten kavga da esas olarak bu yüzden çıkıyor.