“ESKİ PLAKTA”N KURTULUŞ TERANELERİ DİNLEMEK

Latif DEĞER

VAN 3.11.2016 10:34:57 0
“ESKİ PLAKTA”N KURTULUŞ TERANELERİ DİNLEMEK
Tarih: 01.01.0001 00:00
…ümmet olarak iman, Kur’an ve bunların istikametini çizdiği akletme nimetini yitirdiğimizden beri asırlar geçmiş ve ümmetin son siyasal çerçevesinin de dağılışı ile bütün Müslümanlar “yenilmiş bir medeniyetin yetimleri” durumuna düşmüştür. Tek tek İslam ümmetinin mümtaz birer üyesi olan yaklaşık 2 bin yıllık devlet geleneğine sahip kavimlerin ve doğrusu yanlışıyla İslam’ın çerçevesini çizdiği 14 asırlık cihanşümul devletlerin bakiyesi olan bugünün devletçikleri, bu yenilmiş medeniyetin yetim pareleridir.

Doğrusu değişen onca şeyi inkar edersek hakikate şahitlik görevimizi yapmış olamayız. Bu nedenle gözümüzün önünde cereyan eden hayırlı, iyi, güzel şeyleri söylemeden verili durumun amansız bir eleştirisine soyunmak insafsızlık olur.
Bu cümleden olarak Fatih sokaklarında emniyet güçlerinin sarıklı vatandaşları kovalamadığı, üniversiteler başta olmak üzere bilumum devlet kurumlarından başörtülü kardeşlerimizin aşağılanarak kovulmadığı, namaz kılanların isimlerinin not edilip ilgili güvenlik kurullarına bildirilmediği, vatandaşlarımızın bir kısmının soyundan ve Rabbimizin ayetlerinden olan lisanından ötürü hor görülmediği, varlıklarının inkar edilmediği, bir kısım farklı inançlara mensup insanımızın sorunlarına çözüm aranmaya çalışıldığı, insanlarımızın bir lokmaya muhtaç edilmediği, muhtaç olanlarımız varsa bile elden geldiğince gözetilmeye çalışıldığı, bir ucundan dahi olsa hissettiğimiz mensubiyetten dolayı uluslar arası düzlemde her defasında aşağılanmadığımız, çocuklarımıza dini değerleri yüzeysel ölçekte de olsa öğretme hevesiyle milletimiz fertlerinin kendi himmetleri ile inşa edip binbir gayretle hizmete açtırdıkları imam hatip, Kur’an kursu gibi eğitim kurumlarımızın kapatılmadığı bilakis sayı ve niteliklerinin artırılmaya çalışıldığı, aşağı yukarı bütün eğitim kurumlarında Kur’an ve Peygamber Efendimizin hayatının seçmeli şekilde öğrenilmesinin mümkün kılındığı, kırk sente muhtaç devlet mali sisteminin uluslar arası kredi kuruluşlarının kapısında borç almayı beklemediği hatta onlar istediğinde ülke olarak bizim borç verebileceğimiz zamanlara erdik çok şükür.
Bütün bunlar insanımızın samimi hissiyatının, dua ve dileklerinin Hak katında karşılık bulmasının emareleridir belki. Başka bir deyişle Allah, büyük İslam ailesinin bir şubesi durumundaki bu ülke insanının samimiyetinin ve yüzü Hakka dönük oluşunun karşılığı olarak bize, layık olabildiğimiz, hak edebildiğimiz kadar bir ikramda bulunmuştur.
Diğer taraftan ümmet olarak iman, Kur’an ve bunların istikametini çizdiği akletme nimetini yitirdiğimizden beri asırlar geçmiş ve ümmetin son siyasal çerçevesinin de dağılışı ile bütün Müslümanlar “yenilmiş bir medeniyetin yetimleri” durumuna düşmüştür. Tek tek İslam ümmetinin mümtaz birer üyesi olan yaklaşık 2 bin yıllık devlet geleneğine sahip kavimlerin ve doğrusu yanlışıyla İslam’ın çerçevesini çizdiği 14 asırlık cihanşümul devletlerin bakiyesi olan bugünün devletçikleri, bu yenilmiş medeniyetin yetim pareleridir.
Bu yetimlik ve yenilmişlik maalesef devam etmektedir ve bugün mezhep savaşları, parçalanmışlık, dağılmışlık, uluslar arası bütün tezgahlara layıkı olduğumuz vechile hiçbirini boşa çıkarmadan düşüvermişliğimiz Ümmet olarak değiştiremediğimiz gerçeklerimizdir. Müslümanlar olarak bizler, bugün -dünya sistemi Allah’ın yeryüzündeki milyarlarca kuluna onca zulmü reva görürken- insanlığa onur, adalet ve şeref bahşedecek yegâne alternatif düşünce ve değerler bütününe sahip olduğunun farkında bile olmayan insanlar durumundayız.
Hal böyleyken, asırlarca kıtalara yayılan adalet ve şefkat elinin mirasyedileri, can havliyle ufacık bir karaya tutunmaya çalışan ülkeleri olarak her bir siyasal örgütlenme, kendi “bağımsız” devletçiğinin “kuruluş”unu ve “kurtuluş”unu kutlamaktadır şaşaalı törenlerle.
Ne diyelim… Kutlu olsun!!!
Selam ve dua ile…