ERHAN ADSAZ

KAVAL SEVGİSİ DEMİRİ DELDİ Kaval ustası Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) öğrencisi Erhan Adsaz, kendi çabasıyla bir çiviyle deldiği su borusuyla kaval çalmayı öğrendiğini söyledi.

VAN 6.01.2014 10:34:25 0
ERHAN ADSAZ
Tarih: 01.01.0001 00:00

Haber: Adil HARMANCI


Sanat aşkı imkânsızı tanımıyor. Def yerine teneke çalıp, saz yerine bir ağaç parçasına ipler gererek tıkırdatıp, tuval yerine çaputa resim yapıp sonradan ünlü olanlar gibi, kaval yerine su borusu çalıp ustalaşanlar da var aramızda. 
Bunlardan biri de 24 yaşındaki YYÜ Resim Bölümü öğrencisi Erhan Adsaz.
Adsaz da, imkânsızlıklardan dolayı kaval bulamayınca su borusundan delikler açarak kaval öğrenmeye çalışmış ve şimdi düğünlerde, özel davetlerde ve televizyon programlarında hem kaval çalıyor, hem de öğrenmek isteyenlere kaval eğitimi veriyor.

ÖĞRETMEN VESİLE OLDU

Kaval ile tanışmasını anlatan Adsaz, ilginç öyküsünü tebessümle dile getirdi. Kavalın sesine küçükken çok aşina olduğunu ve en merak ettiği ses olduğunu söyleyen Adsaz, radyo ve televizyonlarda dinlerken içinde ciddi bir çalma hevesi de doğduğunu ifade etti.
Kaval ile buluşmasına bir öğretmenin vesile olduğunu belirten Adsaz, o gün yaşananları şöyle anlattı:
"Ben Van´ın Gürpınar ilçesi Nordiz köyünde ailemle kalıyordum. Bundan yaklaşık 10 sene önce köyümüze Doğubayazıtlı bir öğreten geldi. Bize komşu bir evde kirada kalıyordu. Evinde hep kaval sesi geliyordu. Bir gece evine gittim. Kendisinden çalmasını istedim. Öyle bir çalma stili vardı ki, adeta içime işledi. Tabi bizde kaval yok, babamdan da isteyemiyorum, ´fuzuli işlerle uğraşma´ deyip almayacağını biliyorum çünkü; ertesi gün evin arkasında bir tane su borusu buldum. Bir çivi ile aynen kavaldaki gibi delikler açtım ve kendi kendime çalmaya başladım."

"NE EKERSEN ONU BİÇERSİN!"

Her gün boş zamanlarında evin arkasına giderek bir kayanın üzerinde çalmaya devam ettiğini söyleyen Adsaz, babasıyla yaşadığı bir diyalogu şöyle dile getirdi:
"Evimizin arkasında bir kaya parçası vardı. Kimseye sesim gitmesin diye oraya gidip kendi kendime çalıyordum. Birkaç gün bu şekilde çalmaya devam edince bazı anlaşılır sesler de çıkarmaya başlamıştım. Öğreten olmadığı halde belki de aşırı merak bana kaval ile haşır neşir olmayı erken sağlamış oldu. Yine bir gün o kayanın üzerinde çalarken baktım babam geldi. Demek ki bir süre beni izlemiş ama ben farkına varmamışım, o denli dalmışım çalmaya. Önce güldü, sonra gözlerinden yaş geldi.
Ve söylediği bu sözü hiç unutmam;
´Oğlum ne ekersen onu biçersin´. Tabi elimdeki o su borusu ve benim öğrenme çabam babamı çok etkilemişti, bir gün baktım bana bir kaval satın almış. Ben de o gün babamın bana gösterdiği yakınlığa ve ilgiye ağladım. İşte böyle duygusal bir hikâye."

"ÖĞRETMENİN ÇIKARDIĞI SESLERİ ÇIKARDIM"

Eline esas kaval geçtikten sonra daha iyi çalmaya başladığını da anlatan Adsaz, bugüne nasıl geldiğini de şu sözlerle izah etti:
"Gündüzleri kendi kendime çalarken akşamları da bazen öğretmenin evine giderdim. Kendimle onu karşılaştırmaya çalışırdım, günler ilerledikçe bir gün baktım ki öğretmenin çıkardığı seslerin aynısını ben de çıkarıyorum. Artık kendime güvenim tam oluşunca zaman zaman öğretmenin evine giderek kendimi ispatlamaya çalışıyordum. Öğretmenin ve babamın emek ve yakınlığı beni bugünlere getirdi. Şimdi hem düğün, doğum ve sünnet gibi özel günlerde çalıyorum hem de tv programlarına çıkıyorum. Tabi yanıma gelip öğrenmek isteyenler de var, onlara da yardımcı oluyorum."