Endüstrileşen Din'in Para Babaları

Cuma Obuz

VAN 18.11.2017 10:27:25 0
Endüstrileşen Din
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Kur'an'dan kopuk bir din anlayışının insanoğlunu sürükleyeceği en uç nokta din tüccarlığıdır. Zira din, kitleleri etkileyen en önemli olgulardan biri... 

Toplumların en hassas noktaları dini inançlarının kutsallık kazandırdığıı şeylerdir. Mesela Hindistan'da ineklerin dokunulmaz olması ona yüklenen kutsallık inancındandır.

Kutsal olma veya kutsal kılma konusu çok hassas bir konu olması açısından din tüccarlarının da en çok kullandığı olgudur. 

Allah'ın bizler için seçtiği din olan İslam'da bir şeyin kutsal olabilmesi için ona o kutsiyyeti Allah'ın vermiş olması gerekir. Ya da bir şeyin değerli olması için onun değerini de değerinin ölçüsünü de Allah'ın belirlemiş olması şarttır. Mesela Müslümanlar için Hz. Muhammed'in değerini ve değer ölçütünü bizzat Rabbimiz belirlemiş ve "Usvetul Hasene" kavramı ile de özetlemiştir. Yine Müslümanlar için Kabe'nin değerini bizzat Rabbimiz belirlemiştir. Zira din adına kutsallık atfedebilecek ve değer ölçütlerini koyabilecek tek varlık Rabbimiz'dir. Ve Rabbimiz kutsal kıldığı hiçbir şeyi sebepsiz kutsal kılmamıştır.

Dinin bu hassas konusu, Allah'ın tekelinden kulların tekeline geçinceye kadar sorun teşkil etmemiştir. Fakat din üzerinden dünyevi çıkar elde etmek için türlü yollara başvuran din tüccarlarının Allah'ın hakkına girerek yaptığı şeyler dinin de endüstriyel bir forma dönüşmesine neden oldu. 

Artık bir din endüstrisi var olmaya başladı ve endüstirileşen dinin para babaları istedikleri gibi hüküm sürmeye başladı. Kimisi yanmaz kefen sattı, kimisi tevbe dağıttı, kimisi okuyup üfleyerek şifa dağıttı, kimisi mehdiyim dedi, kimisi kerametler gösterdi, kimisi de kurduğu örgütlerle militan yetiştirdi. Fakat hepsinin ortak paydası umut tacirliği ve din istismarıydı. 

 

Din, insanoğlunun hayatı ve dünyayı inşa etmesi için bahşedilmiş muhteşem bir nimet. Zira din her alanda insanı doğru yönlendirmek içindir. Fakat bozulan veya tahrif edilen din, kitleleri bırakın inşa etmeyi acımasızca imha etmeye başlar. Bu imha bazen din adına canileşmek suretiyle cinayetler işleterek olur bazen de yine din adına mistik ve sırlı şeylerin batağına saplanarak.

 

Mehmet Akif'in şu dizeleri aslında dini bir endüstriye dönüştürerek para babası olmaya namzet olanlara karşı ciddi bir sitem;

 

O ihtişâmı elinden niçin bıraktın da, 

Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında? 

"Kadermiş!" Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru: 

Belânı istedin, Allah da verdi... doğrusu bu. 

Talep nasılsa, tabîî, netîce öyle çıkar, 

Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimâli mi var? 

"Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun, 

Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun! 

Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya, 

Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya! 

Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden, 

Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken! 

Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini, 

Birer birer oku tekmîl edince defterini; 

Bütün o işleri rabbim görür; vazîfesidir... 

Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir! 

Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak... 

Hudâ vekîl-i umûrun değil mi? Keyfine bak! 

Onun hazîne-i in'âmı kendi veznendir! 

Havâle et ne kadar masrafın olursa... Verir! 

Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O; 

Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O! 

Çekip kumandası altında ordu ordu melek, 

Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek! 

Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin: 

"Yetiş!" de, kendisi gelsin, ya Hızr'ı göndersin! 

Evinde hastalanan varsa, borcudur: bakacak; 

Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak. 

Demek ki: her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın o; 

Çoluk çocuk O'na âid; lalan, bacın, dadın O; 

Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdîr-i veznen O; 

Alış seninse de, mesûl olan verişten O; 

Denizde cenk olacakmış... Gemin O, kaptanın O; 

Ya ordu lâzım imiş... Askerin, kumandanın O; 

Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O; 

Tabîb-i âile, eczâcı... Hepsi hâsılı o. 

Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu! 

Biraz da saygı gerektir... Ne saygısızlık bu! 

Hudâ'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ; 

Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete... Ha? 

Akif'in o inanılmaz Kur'an zihni de açıkça gösteriyor ki dini endüstri haline getiren ve o dinin para babası olan ve adına şeyh, evliya, mehdi denilen zevatın kurduğu bu endüstriyel dinin tanrısı kendi nefisleridir. Haşa Allah ise onlar için sadece işlerini gören bir hizmetçidir. (Haşa)

Sözün özünü de Allah'a bırakalım ve şu ayetle endüstrileşen dinin para babalarından nasıl kurtulmak gerektiğini bir kez daha görelim;

"Kişi için ancak çabasının/çalışmasının karşılığı vardır" (Necm Suresi 39)