Elitistlerin Cahil Halk Sendromu…

Hayalindeki toplumu özleyen, varsayan, umut eden, buna karşın her gerçek ve fiili temasında gerçek toplumla kavgaya girişen seçkinci bakış açısı epeydir bu denli canlı olmamıştı.

VAN 2.04.2014 11:06:16 0
Elitistlerin Cahil Halk Sendromu…
Tarih: 01.01.0001 00:00

Cahil Halk Sendromu…
Ali BAYRAMOĞLU

Seçim sonuçları kimi kesimlerde endişe yarattı.

Pek çok köşede, 'yolsuzluklarla itham edilen, yargıya müdahale eden, yasaklarla yol aldığı düşünülen bir siyasi iktidar'ın seçimlerden büyük başarıyla çıkmasını, 'toplumdaki demokrasi duyarlılığının düşüklüğü' olarak ele alan yorumlar yapılıyor.

Sanki malum bir zihniyet yeniden uyanıyor.

Beklentilerin karşılıksız kalması önce seçmene yönelik sorgu ve soruya dönüşüyor.

Ardından tepki duyanın meşrebine göre, 'demokratik açıdan olgun olmayan halk', 'demokrasinin fazla geldiği halk', 'ahlak düşkünü orta sınıflar', en nihayet 'cahil halk' gibi parçalardan oluşan malum 'zincir' bir başka dil ve şekilde yeniden beliriyor.

Hayalindeki toplumu özleyen, varsayan, umut eden, buna karşın her gerçek ve fiili temasında gerçek toplumla kavgaya girişen seçkinci bakış açısı epeydir bu denli canlı olmamıştı.

Bu canlanma siyasette etkisizlikle at başı gider…

Nitekim öyle oluyor…

CHP'nin Türkiye'nin üçte birinde yüzde 10'un altında oy alan, sahile sıkışmış bir parti görünümüne bürünmesi buna bir örnektir.

Siyasi değerlendirmelerde de durum farklı değil: Toplumsal davranışları ideal düzeninizden, değer sisteminizden hareketle değerlendirirseniz bu davranışları anlamakta zorlanırsınız. Ve doğru-yanlış, bilinçli-cahil, ahlaklı-ahlaksız gibi manasız kategoriler üretirsiniz.

İnanç ve gelenek faktörü yıllarca sol ve liberal kesim ile dindar kesim arasında böyle bir anlama bariyeri oluşturmamış mıydı?

Seçim sonuçlarını 'yolsuzluklara ve yasaklara onay ya da duyarsızlık' olarak değerlendirenler yanılıyorlar.

Sanılanın aksine yolsuzluk ve yasak iddiaları muhtemelen AK Parti oylarında bir miktar olumsuz bir rol oynamıştır.

Ancak asıl mesele seçim sonuçlarının 'kimileri'nin hiç önemsemediği, dikkate almadığı ya da görmediği faktörler tarafından yönlendirilmesidir.

Özellikle orta sınıfın yaşam imkanlarına bir kaç çıta atlatan 'kamu hizmet politikaları ve ekonomik istikrar', yine alt ve orta sınıfların hareket alanı ve duyarlılıklarını besleyen 'ulusal ve toplumsal özgüven' bunlar arasında ön sıralarda yer alıyor.

Ancak en önemlisi şüphe yok ki, 'milli irade' vurgulu 'meşruiyet' ve 'kültürel kimlik vurgulu 'mağduriyet' meselesidir.

Gülen cemaatinin devlet içindeki keyfi eylemlerini, siyasi etkinliğini ve iktidara yönelik devirme hamlesini görmeyenler, cemaatin yargı bağımsızlığının ve kurum kalkanlarının arkasına saklandığını farketmeyenler, cemaat-iktidar çatışmasını ana mesele olarak ele alan ortalama muhafazakar seçmen davranışını da anlamazlar, anlamıyorlar.

Modern seçmenin aksine, AK Parti'yi sahiplenen muhafazakar seçmen, yolsuzluk iddiaları ve yasakların (fiili gerçekler olmakla birlikte) bu çatışmanın uzantıları olduğunun farkında 'Yolsuzluk iddiaları' ile bu 'iddialarının araç olarak kullanılması' bir çelişki oluşturduğu andan itibaren tercihini kimliğini temsil eden iktidardan, meşru siyasetten yana yapıyor. Yasakları da muhtemelen sistemin kalıcı hamleleri değil, geçici tedbirleri olarak ele alıyor.

Toplumun iç dinamiklerine inanmayanlar unutmasınlar, barış süreci sırasında Nisan ayında 'AK Parti'ye oy veririm' diyenlerin oranı yüzde 53'e ulaşmıştı.

Unutmasınlar, AK Parti AB etrafındaki reformları iç dinamiklerin gücüyle, toplum desteği sayesinde yapabildi.

Unutmasınlar ki, 2007'de askeri muhtıraya en ağır yanıtı yine bu toplum verdi. 2010 referandumunda bu toplum 'evet' demeyi bildi.

Unutmasınlar bu ülkede yaşanan en kıymetli değişim son 10 yılın sosyolojik değişimidir.

Bazı açılardan demokratik değerler bize hala uzak duruyor olabilir. Ancak bu toplum genel olarak 'demokrasi duyarlılığı ve özgürlükler' konusunda hassastır. Özellikle 'siyasi meşruiyet' konusunda genlerine işlemiş bir davranış biçimine sahiptir.

Mevcut çatışmalar içinde seçmenin bu eğilimi yolsuzluk iddialarını gölgelemiş olabilir.

Ancak bu durum bu iddiaları ortadan kaldırmaz. Özellikle muhafazakar seçmen düzeyinde kaldırmaz. Yapılan araştırmalar AK Parti'ye oy vereceğini söyleyen seçmenlerin yarısına yakınının kulağına bu konuda kar suyu kaçtığını göstermektedir.

Sıfırlanan bir şey yok.

Seçmen 'ayar' verdi.

Hepsi bu.

YENİ ŞAFAK