Günlerdir zihnimi yoran binlerce konu, kafamın içinde dönüp dolaşan milyonlarca cümle vardı. Derken dünkü gazeteyi elime aldım, Kafkas İslam Ordusu’na (ve bir de Sultan Fatih’in Otranto seferine) bir daha baktım; hepsi uçup gitti.
Yazıya başlamıştım ki; aşağılık Siyonistlerin, El Aksa’nın minberini kirletmeye çalıştıkları haberi geldi. Fikrim kavileşti; “Tabi ki atamız İbrahim Aleyhisselam’ın yurdu -atayurdumuz- Kudüs için de, tabi ki esaret altındaki aziz El Aksa’mız için de Kafkas İslam Ordusu!” dedim.
***
Sultan Fatih’in Otranto seferi, İslam Devleti’nin, İslam Milleti’nin her an geniş bir ufku olması gerektiğine işaret ediyor. Asırlar boyu İslamlarca fethedilmeyi bekleyen İstanbul’u alıp konuyu kapatmıyor sultan; “Konu kapanırsa devlet de millet de miskinleşir; devlet ve millet miskinleşince de şuracıkta çürüyüp gideriz” diyor ve Roma’yı göstererek yeni bir ufuk daha çiziyor. “Mesele İstanbul ya da Roma değil; mesele bizi çürümekten koruyacak bir ufuk” diyor lisan-ı hal ile.
İşte o sultanın torunları, asırlar sonra çöküşün eşiğine geldiklerinde bile bu ülküden vazgeçmiyorlar. Daha iki yıl önce Balkanları ardına bile bakmadan terk eden bir ordunun, ufuklarını karartmasına izin vermiyorlar. Candan bir besmele ile tepeden tırnağa elden geçiriyorlar onu ve Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Kut’ül Amare’de destan yazıyorlar. Sahneden çekilirken de, her an mazlumların imdadına koşmak üzere, Kafkas İslam Ordusu’nun hatırasını miras bırakarak çekiliyorlar.
***
Ben de dua ediyorum bugün: Otranto fatihi Sultan Mehmet’in ve askerlerinin hatıraları hürmetine; çöküşü dahi destan olan Devlet-i Âli’nin, Enver ve Nuri Paşalar ile Kafkas İslam Ordusu mücahitlerinin hatıraları hürmetine; başlarımıza taç, gözlerimize nur, kalplerimize şifa Asr ve Nasr Sureleri hürmetine; Cenab-ı Allah, Kudüs’te hepimiz adına namusumuzu müdafaa eden yiğit Filistinlilerin göğüslerini genişletsin.
