Eğitim-Sen: ‘Kutlamaların yapılması ikiyüzlülüktür”

Eğitim-Sen Van Şubesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Van Şube Eş Başkanı Şakir Talay, çocukların mezara gönderildiği bir ortamda; 23 Nisan’da

VAN 23.04.2015 20:03:04 0
Eğitim-Sen: ‘Kutlamaların yapılması ikiyüzlülüktür”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Haber: Fazıl ERÜŞ

Sembolik bayram kutlamalarını istemediklerini belirten Eğitim-Sen Van Şubesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 95'inci yıl dönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Sendika binasında yapılan basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Van Şube Eş Başkanı Şakir Talay, “Çocukların özgür olmadığı bir ülkede sembolik bayram kutlamaları istemiyoruz” açıklamasında bulundu.

“ÇOCUKLAR SİYASİ HESABA KURBAN EDİLMEMELİ”

Çocuk haklarına saygı duyulduğu, uluslararası sözleşmelerin çekincesiz yerine getirildiği ve hiçbir çocuğun yaşam hakkı başta olmak üzere temel haklarının ihlal edilmediği bir ülkede gerçek bayramların kutlanması için mücadele edeceklerini ifade eden Talay, şöyle dedi:

”Eğitim-Sen olarak çocuklarımızın hiçbir siyasi hesaba kurban edilmemesi gereken temel haklarının vazgeçilemez olduğunun farkındayız. Her gün çocuklarla birlikte olan biz eğitim ve bilim emekçileri; ‘özgürlük, demokrasi, adalet ve barış yoksa bayram da yok’ diyoruz”

“KUTLAMALARIN YAPILMASI İKİYÜZLÜLÜKTÜR”

“Çocuklar arasında çizilen ayrımlar sonucunda ölüme göz göre göre gönderildiği bir ülkede yaşıyoruz” diyen Talay, “Siyasi hesaplar, yoksulluk, ayrımcılık ve daha birçok neden çocukların ölümüne neden oluyor. Çocukların mezara gönderildiği bir ortamda; 23 Nisan’da Çocuk Bayramı kutlamalarının yapılması ikiyüzlülüktür. Sizlerle birkaç istatistik paylaşmak istiyoruz. Ancak burada sayılan her bir çocuğun basit bir rakamdan öte geçmişi ve geleceğiyle birer birey olduğunu unutmamalıyız. Burada okunanlar sadece tablonun korkunçluğunu göstermek için verilen örneklerdir. Geçen yıl şiddet, taciz ve tecavüz sonucunda öldürülen ve intihar eden çocuk sayısı 68’dir. Kadınları erkeklerle eşit görmeyen zihniyetin körüklediği şiddet cenderesi bir yılda 68 çocuğun hayatını elinden almıştır. Ancak şiddete karşı yasal düzenlemeler yapmak bir yana erkek egemenliğini güçlendirecek adımların atıldığı herkesin malumudur. Son 12 yılda devletin güvenlik görevlileri tarafından öldürülen çocuk sayısı 241’dir. Hepimizin belleğinde Berkin’in, Uğur’un, Ceylan’ın ve Nihat’ın sıcacık gülüşleri tazeliğini korurken; 23 Nisan’lar ancak çocuklar öldürülmezse bayram olarak kutlanacaktır. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre son 13 yılda iş cinayetlerinde ölen çocuk sayısı 127’dir. Ancak açıklanan verilerin gerçeğin çok altında olduğu tahmin edilmektedir. Bakanlık geçen sene 16 çocuğun iş cinayetlerinde öldüğünü iddia etse bile İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre 64 çocuk hayatını kaybetmiştir. Diğer bir deyişle gerçek rakamlar gizlenmektedir” ifadelerini kullandı.

‘ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILSIN’

Son yıllarda artan çocuk tutuklamalarına da dikkat çeken Talay, şunları söyledi:

“Çocuklara hiçbir şekilde uygun olmayan gözaltı ve tutuklama pratiklerine bir an önce son verilmelidir. Her yıl başka bir cezaevinde çıkan akıl almaz skandallarla cezaevlerinde çocukların maruz bırakıldığı kötü muamele ortaya çıkmıştır. Pozantı, Sincan, Şakran ve Bakırköy Çocuk Cezaevleri’nde çocuklar tacizden şiddete kadar onlarca hak ihlaline maruz kalmaktadır. Bu durum Kobane gibi toplumsal duyarlılığın arttığı durumlarda sistemli şekilde artmaktadır.  Sendikamızın da üyesi olduğu ‘Çocuk Cezaevleri Kapatılsın’ girişimi son iki yıldır ülkenin içinde bulunduğu utanç tablosunu gözler önüne seren çalışmalar yapmıştır. Bizler hiçbir şarta bağlanmadan çocuk cezaevlerinin kapatılmasını talep ediyoruz.”

“İTAAT KÜLTÜRÜ AŞILANIYOR”

Anadilinde eğitimin önemine değinen Talay, “Eğitimin özgürleştirici ve demokratik yapısı görmezden gelinmektedir. İtaat kültürünü aşılamayı hedefleyen eğitim kurumları Çocuk Hakları Sözleşmesi tarafından garanti altına alınan çocukların katılım, kendilerini ifade etme ve onurlu şekilde yaşama haklarını sistemli şekilde ihlal etmektedir. Eğitim ve bilim emekçilerinin maruz bırakıldığı baskılar okulları ve öğrencileri de etkilemekte; tüm bir eğitim alanı siyasal iktidarların arka bahçesi haline getirilmek istenmektedir. Anadilinde ve laik eğitimin olmaması başta Kürt ve Alevi çocuklar olmak üzere ayrımcılığa uğrayan kesimlerin dışlanmasına neden olmaktadır”dedi.

“MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ”

Çocukların özgür olacağı bir dünyayı yaratmak için herkesi mücadele etmeye davet eden Talay, son olarak şunları kaydetti:

“ AKP hükümeti kendisinden önceki hükümetler gibi demokrasiyi kendi iktidarını tehdit etmeyecek kadar uygulamaya koymaktadır. Bu durum ise demokrasinin içeriğini boşaltmakta; 23 Nisan bayram kutlamalarında olduğu gibi şekilsel bir takım işlerin yapılmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin bir taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni çekincelerle kabul etmesi tam da böyle bir zihniyetin ürünüdür. Sözleşmenin kültür ve anadilinde eğitimle ilgili hükümlerine çekince koyan hükümet; bu alanlarda yaptığı hak ihlallerinde uluslararası hukukun engel çıkarmasını göze alamamaktadır. Biz eğitim ve bilim emekçileri olarak her gün bu mücadeleye katılmanın verdiği onuru yaşamaktayız. Herkesi çocukların özgür olacağı bir dünya yaratmak için bu temelde mücadele etmeye çağırıyoruz.”