Duvarların Ardında Anlam Arayışı

Bilgin Erdoğan

VAN 25.11.2017 07:21:42 0
Duvarların Ardında Anlam Arayışı
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İnsan'ın en temel ihtiyacı ve motivasyon kaynağı 'anlam'dır. Bu sebeple olsa gerektir ki vahyin nüzul sürecinde ilk emir 'Oku!' ile başlar. Bu kutlu emir baktığın ne ise ondaki anlamı keşfet ! demektir kanımca. Zira anlam kimileyin mutluluk gerekçesi kimi zaman ise acılarımızın reçetesidir. Mesela acı,bizler için bu hayatta en mühim gerçek ise acılarımızda anlam bulmaktan daha önemli bir şey olamaz. Mahkumiyet yani özgürlüğünü kaybetmek ise büyük bir acıdır. Bu kimseleri fiili özgürlüklerine kavuşturmak mümkün olmasa da acılarında anlam olduğunu telkin ederek onların ruhen özgür kılmak ise ancak hayatın anlamına atıf yapan hikmetli sözlerle mümkündür. Bu yazımda rehberlik yaptığım Amerikan hapishanesinde yüreğimin dudaklarıyla  buruk yürekli mahkumlara yönelik sözlerimi okuyacaksınız.

Anlam hayattır

Bir mahkuma şöyle dedim: Bu hayatta en mühim ihtiyac anlamdır. Anlam, duygu ve davranışlarımızın en temelidir. Hayatın anlamını bulmak en büyük servet ve en hakiki iflas ise onu kaybetmektir. Hürriyetini kaybettin ama hakiki servet olan bu hayatın anlamını kazandın.Öyleyse hazine bulmuşçasına şükret ve Rabbin ötelerdeki ikramını bekle. Ümitvar ol ve asla mey’us olma!

Asr suresi ve Anlam

Bir mahkum " Benim üzerinde tefekkür ederek her gün bana ışık olabilecek Kur'andan bir sure tavsiye edermisin? dedi. "Asr suresi" tavsiye ettim. Aradan bir müddet geçtikten sonra yeniden ziyaretimde bu sureyi her okuyuşumda ağlıyorum ama içime de huzur veriyor bu sure dedi. Evet, Asr suresi özelde mahkumlara ama genelde herkese rehber olacak özet bir suredir. Hayatımızın adeta logosudur. Ne yaparsak kaybetmeyiz sorusuna gökler ötesinden gelen muhteşem bir cevap.işte bu muhteşem sureyi duvarların ardında dahi hayatına geçiren huzur bulur ve ondan mahrum olan aleme sultan dahi olsa ziyandadır. Zira huzurun hakiki anahtarı bu hayatta ne yapman gerektiğini bulmuş olmaktır.

Vahyin ilk emri ikra! ve Anlam

Mahkumlarla grup toplantımdan not : “Madem ki acı bu hayatın en büyük gerçeği öyleyse ondan daha temel bir gerçek varsa o da acı isimli o imtihanda anlam bulmaktır. Zira “anlam” bu hayatın şifresidir. Bu sebeple Allah’ın ilk emri “İKRA” hitabıdır.Zira okumak anlam bulmak içindir. Her baktığına anlamlı bak demenin başka bir yoludur."İkra" hitabının verdiği nurla bakarsan arı'nın dünyamızdaki anlamı gibi acı'nın iç dünyamızdaki anlamını keşfetmiş olursun. Bu seni mutlu eder !Sana huzur verir!

Din insanı nasıl mutlu eder?

Bir mahkum sordu: Din insanı nasıl mutlu eder? Dedim: İnsanı kaybetme korkusu üzer. Din insana kaybetmenin dahi bir anlamı var der. Evet, özgürlüğünü, sağlığını ve hatta hayatını kaybetmen dahi anlamlıdır. Sıhhatini kaybettin kendini buldun, mahkum oldun hidayet buldun.

Yeryüzünde ne varsa hep bir rahmet muştusu

İnsanı kahreyleyen, hırs - tekasür tutkusu

Katil bir mahkuma hitaben

Katil bir mahkuma hitaben : Merhamet, sünnetin ruhudur. Kur'an madem ki Allah resulu'nu "Alemlere rahmet" olarak tasvir ediyor o halde bizler de ancak merhametimiz nispetinde o kutlu modele yakın olabiliriz.

İman insanı nasıl güçlendirir?

Bir mahkum : “ Bir konuşmanda iman insanı güçlü kılar demiştin. İman insanı nasıl güçlendirir? Bunu izah edermisin ? ” dedi. Dedim ki: Hayatta en çok bizi anlamsızlık yıpratır. Onun için “Niçin” sorusu sorular içinde insana en ağır sorudur. Bir şeyin nedenini bilmeyen o şeye cesaret edemez. Niçin sorusuna kolay cevap bulanın nasıl sorusu ile baş etmesi kolay olur. İşte o en çetin ‘niçin’ sorusunun en güçlü cevabı imandır. Niçin varım? Rabbime kul olmak için. Başıma bu niçin geldi? İmtihan olduğu için Madem ki imtihan öyleyse sabretmeliyim. Madem ki kul olmak için yaratıldım öyleyse her şart ve koşulda halime ya şükretmeliyim veya sabretmeliyim. İşte iman böylesi sonsuz bir tatmin verir insana. O dem beni öldürseler ölümüm şehadet, zindana atsalar zindanım halvet, sürgün etseler sürgünüm hicret der ve hayattaki tüm zorluklara tevekkül ile sabreder ve hatta başına gelen musibetlere belki de hamdedersin.

Dost olmak ve Kendini Bulmak

Bir mahkum: “Kimseyle dost olamıyorum. Ben mi çok sorunluyum yoksa insanlar mı uyumsuz”dedi. Dedim ki: Bu sorun temelde kendimizi tanıyamamış olmaktan kaynaklanır diye düşünüyorum. Kendini bulan dostunu bulur. Kendini bulamayan ise bulana kadar çatışır durur.Lakin herkese göre bir dost mutlaka bulunur. Zira yalnızlık Allah’a mahsustur.

Mahzun bir mahkuma

Mahzun bir mahkuma şöyle dedim: Bu hayat için söyleyebileceğimiz en özet söz hayatta her bir şeyin anlamının olduğudur. Gözünün değil sadece göz kırpmanın, kalbinin değil sadece tırnaklarının ve hatta saçının dahi anlamı var. Saçını anlamsız yaratmayan sancını anlamsız yaratmış olabilir mi?

Kendimizi üzen yine biziz

Yunus (as)’ın balığın karnında “…inni küntü minez zalimin” yani ‘..Ben kendi kendime zulmettim” itirafı aslında mucizevi bir dua’dır. Zira bu gerçek Albert Eliss tarafından ortaya çıkarılmış psikolojik bir gerçektir. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapinin kuramcısı Albert Eliss, aslında insana acı veren karşılaştığı olaylar değil bizzat kendisidir der. Gerçektende öyledir. Sokakta çocuk gürültüsü seni rahatsız ettiğinde aslında seni rahatsız eden o sesleri gürültü zannetmendir. Oysa ki tanım dünyanda onları gürültü değil cıvıltı olarak tanımlarsan, o ses seni rahatsız etmez. Bir imtihanda başarız olduğunda seni üzen aslında o sınavdan geçememiş olman değil senin kendini her zaman başarlı olman gerektiğine inandırmış olmandır.Oysa ki kimse her daim başarlı olamaz Hastalandığında buna üzülmen, aslında hastalığın bizzat kendisi değil hep sağlıklı olman gerektiğine inandırmış olmandır. Oysa ki hastalık sıhhat gibi fıtridir. Evet bizim zanlarımızdır aslında bizi üzen. Yunus (as) şahsında bu hikmetli şifre vahyin dilinde bize veriliyor aslında. Kendi kendimize zulmediyoruz.Kendimizi üzen yine biziz.

Ağlamak değildir utanmamız gereken.

Bir mahkum mahrem bir acısını paylaştı.Sonra göz yaşlarını tutamadı ve ağladı. Ağlarken yüzünü çevirdi, göz yaşlarını sakladı. Dedim ki : Ağlamak değildir utanmamız gereken. Bilakis ağlayamamaktır. Nadan bir dünya içinde yaşadığımız. Göz yaşı vicdanın kimyası. Göz yaşı insanın en asil duygusu olan nedametin tanığı. Acı isimli imtihanın sıvı iksiri. Çağımız insanı duygusuzluğun esiri.Yağmur göklerden, göz yaşı gözlerden inen bir nevi rahmet.Öyleyse vicdanına kulak vermeye devam et. Yağmur linsan-ı haliyle Allah yeryüzünden umudunu kesmedi der. Göz yaşı ise insandan umudunu kesme mesajıdır sanki.

Ölüm

Bir mahkuma dedim: Ölüm, Rabbimizin verdiği ebediyet vizesiyle asli yurdumuza gitmek üzere çıktığımız seyahatin adıdır. Rabbin rahmetine hakiki iman eden için ölüm kelebeğin kozasından ayrılıp rengarenk bir bahçeye girmesi gibidir

 

Yapmak, bulmanın anahtarıdır

 

Bugün mahkumlara şunu dedim: Yapmak, bulmanın anahtarıdır. İyilik bulmak için iyilik yapınız. Doğruyu bulmak için dürüst kalınız.

 

En çok neyi özledin?

 

Bir mahkuma şunu sordum: En çok neyi özledin? Ne yiyeceğime kendim karar verebilmeyi dedi. Ah özgürlük!

 

Aktif iyi olmak

Bugün mahkumlara dedim: Hatalı bir ömür hiç bir şey yapmadan geçen ömürden erdemlidir Aktif iyiler olunuz .Bizler Adem'in torunuyuz.

İntihar

İntihar, Baki olan Allah'ın vermesi gereken ebedi yolculuk vizesini fani olan insanın kendi kendisine vermeye teşebbüs etmesidir.

Adil ol ve affet!

Dünya'dan şikayetci mi oluyorsun? Öyleyse kendini değiştir.Sen minik bir dünyasın. Adalet o minik dünyada baslar. Adil ol ve affet!

Acı ve Umut

Bir mahkuma dedim: Acı içimizde kopan fırtına gibidir.Derinden hissederiz lakin gittikten sonra yeşermeyi bekleyen çiçekler var.

Mutlu Mahkum

Mutlu bir mahkumu mutsuz bir ozgurden ayıran sahip olmadığina ait olmadığı bilincidir. Oysa biz faniler neye malik olabiliriz ki?

Düşünmek   ve Mahkumiyet

Düşünmek  hayatta tasarruf etmektir Zira düşünmeden yapmak senin geri kalan hayatını derin derin düşünmekle geçirmene sebep olabilir

Hakiki eğitim

Bir mahkuma şöyle dedim: Okul okuyamadın diye üzülme! Zira hakiki eğitim hayatın içindeki medresededir.Sahabe bu okulun talebesiydi.

Kurşun kalem ve Tevazu

Kullandığımız nesnelerin hayat algımızı etkilediği doğrudur. Mürekkepli kalemin yaygınlaşması düşüncede keskinligi ziyadelestirmistir kanımca. Oysa ki ucunda silgi olan 

kurşun kalem  ne kadar mütevazidir.Bir yazıyı silmek gibi kolay olmalı hata yapmışım diyebilmek oysa.Hata insan olmanın gereğidir. Kurşun kalem ve silgi insan fıtratına daha münasip bir araç kanımca. Mürekkepli kalem cehl-i mürekkebi netice verdi.

Yalan ve Zindan

Bugün bir mahkuma şöyle dedim: Yalan en büyük zindan, dürüstlük en hakiki özgürlüktür.

Hayattan Beklenti

Bir mahkuma dedim : Hayattan beklentin kalmasa da, hayatın senden beklentisi olduğunu unutma. Sen, hayatı sana verenin kulusun zira.. O halde hayattan beklentim kalmadı deme! Unutma ki bu hayatı sana verenin senden beklentisi  hala var. Hayatın senden bekledikleri var. Duanı bekleyen masumlar var mesela.

Adem ile şeytan arasındaki fark

Bugün mahkumlara şöyle dedim: Büyük günahların tövbekarı olmak sizi Adem yapar lakin hatanız küçük olsa dahi onun avukatı olmak sizi şeytanileştirir. Adem ile şeytan arasındaki fark işte bu incelikte gizlidir.

Yeise düşme ümitvar ol!

Bugün müebbet bir mahkuma şöyle dedim: İman, Allaha güvenmek İslam ise güvendiğimiz Allaha teslim olmak ise imanın en hakiki meyvesi umut ve tevekküldür. Madem O'nun için imkasız yok öyleyse mahsun olma. Yeise düşme ümitvar ol!

Mutluluk ve Mutsuzluk

Bir mahkuma şöyle dedim: Mutluluk, Neyim var?  Mutsuzluk ise Neyim yok? sorusuna cevap aramandır. Mutlu olmalısın çünki çok şeyin var.

Hakiki Mahkumiyet

Bir mahkuma dedim: Hakiki mahkumiyet iradeni başka iradelere teslim etmendir.Oysa kulluk evvela kendin olmaktır.Kendin olmak Rabbi bulmaktır.

Duvarların ardı ve Hayr

Bugün bir mahkuma şunu dedim: Yerin altı nasıl ki kimileyin yerin üstünden hayırlı, duvarların ardında dahi öyle bir hayr var.Tevekkül ediniz.

Nankörlük ilk şeytani haslettir

Bugün mahkumlara şunu dedim: Nankörlük ilk şeytani haslettir. Ubudiyetin kollarındaki kelepçe.Tüm kötülüklerin ruhu.Sadık olmak onun tevbesi.

Acziyet kimileyin rahmettir

Bugün mahkumlara şunu dedim : Acziyet kimileyin rahmettir. En mühim kararları en zor zamanlarda verirsiniz . Bakın! Mahkum oldunuz. Hakkı buldunuz.

 

Son söz: Anlam öyle güçlü bir değerdir ki ona sahip olanı hiç bir güç mağlup edemez. İslamoğlu, "Sözün gücü, Gücün sözünü mağlup eder" der. Sözün gücü'nün toplardan, bombalardan ve füzelerden daha güçlü olmasının nedeni sözdeki anlam potansiyelidir. Öyle ki o güç hapishanedeki mahkumu güçlü kılar. Modern hayatta dünyaca ünlü komedyenin intihar etmesi ama daracık bir hücrede hayatın anlamını keşfetmiş bir mahkumun mutlu olabilmesi bunun dışında başka hangi sebeple açıklanabilir?