DÜŞÜNME ÜZERİNE (2)

HAMDİ AKAN

VAN 20.11.2015 10:25:33 0
DÜŞÜNME ÜZERİNE (2)
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Düşünce adamı düşünmeye vakit ayıran adamdır;  çünkü O, hayret, eşyadaki giz ve gizemler, zerreden küreye var olan insicam,  muazzam bir hayranlık, çoğu insanın ulaşamadığı nimetlerden biridir.

Düşünmeyi öğrenmenin şartlarındandır, düşünmeyi merak edenler düşünceyi tetikleyen estetik zevk ve merakı geliştirmelidirler Duygularla elde edebileceğimiz o kadar çok malzeme var ki; saymakla tükenmez hele göz-ler ve göz-lemlerle yapabileceğimiz düşünmeye vesile olan olabilecekler say say bitmez, her türlü pratik değerlendirmeler ve gözlemlerle oluşmakta.!  gözleri var görmüyorlar mı.?

Göz eşya ve olayların, bizzat müşahede alanımız ile farkındalığın ilk adımıdır, farkı fark etmenin en doğal alanı olmaktadır. Gözlem hayrete hayretimiz meraka merak hayranlığa dönüştükçe bu büyük nimetin farkıyla ulaştığımız zevk bizi sevgi ve hayret yolunda harekete teşvik eder. Gözlem ve müşahede alanımız içinde bulunanların idraki aklımıza gelen her “şey” hakkında tetkiklere sebep olacaktır, realite odur ki; idrakin sınırlarını zorlamak gerekmektedir. Her ne kadar her şeyin bir hududu varsa bile insan zihni kendisini dört duvar içinden kurtarmak kendi özgürlüğünü elde edebilmek için iradesinin hürleşmesi zekânın irade ile hareket ederek kalıplardan kurtulma istidatını kullanması gerekir.

“Anlamak, anlamadığımızı ya da anladığımızı anlamaktan geçmektedir.” Çoğu zaman anladığımızı sanırız izaha kalkıştığımızda ne kadar anlayıp anlamadığımızı anlarız, zihin ile söz konusu şey arasında sağlıklı iletişim kurulmadan anlamaktan kavramak tan söz etmek zordur. Bunu anladığımızda düşünen ile düşünmeyen arasında ki farkı fark ediyoruz demektir, düşünmeyen düşünemeyen düşünüp olayı okumasını bilmeyen insan için her şey çok basit kolay ve hemen anlaşılacak basitlikte iken, düşünen İnsan; şey ve olayı kendi denklemi içinde tetkik etmediği için henüz anlamadığını söyleyebilmelidir.

Düşünmeden muhakeme ve mukayese etmeden her şey hakkında aceleci konuşmak düşünce adamı için zaaftır Zekâ takdir edilebilir bir özelliktir, onun gelişmesi ürün ortaya koyması kimilerinin dediği gibi ne ihtiras ne aşk ne de arzu. Yalnız ve yalnız hayranlık, bunu nasıl anlatabiliriz; varlığını hissettiğimiz varlık karşısındaki ürperti ve hayret ile. – Gizemli yolculuğumuz devam ederken şunu söyleyebilmeliyiz.

“Hayranlık bir sanattır, bu sanatın ustaları ile çıktığımız bu yolculukta karşılaşabileceğimiz her şeyi çok güzel algılamak anlamak öğrenmek için kendi benliğimizin derinliklerine inmeliyiz. Kâinat öğretmeni bu konuda o kadar cömert ki hiçbir yan ve yardımcı malzemeden kaçınmıyor. Mikro ve makro arasında sayamayacağımız kadar renk cins ve desenlerle. Bu tetik düştüğünde hayret üzerine hayret, hayranlık üzerine hayranlık yaşarken ilk hissedeceğimiz şey kendi acziyetimiz olabilmektedir. Kâinat öğretmeni ; Bak, gör diyor.! Bize bu yolu açan teşekkür beklemese de bunun bir borç olduğunu kavrarız.

Hayret ufkumuz hayranlık kulvarında ilerlerken aldığımız derslerden ilki heyecan idi, insanı önemsemek ona sorumluluk vermek onu tüm şeylerin merkezine yerleştirmek öyle bir heyecan yaratmıştır ki.? Kainatı paylaşmak müthiş ve mükemmel bir duygu O’ndan gayrısının yapamayacağı peş peşe gelen örneklemeler ile.. Düşünce adamı düşünmeye vakit ayıran adamdır;  çünkü O, hayret, eşyadaki giz ve gizemler, zerreden küreye var olan insicam,  muazzam bir hayranlık, çoğu insanın ulaşamadığı nimetlerden biridir. Yalnız çıktığımız bu yolculukta ne kadar yalnız ya da değil olduğumuzu fark ettik mi.?

Korku ile çıktığımız bu yolculukta biriken malzemelerden bazıları herhangi bir tahrik gerekmeden elde ettiklerimizden oluşur acaba, neden! -Yolculuk yer değişimidir. Yer yer kaçıştır, istikbale yürüyüştür. Bir önce ki adımda gizli olan düşünce insanın bilinmeyenleri bilme görme duyma merakının tahrikleridir. Yolcu yol üzerin de gördüğü her nesnenin anlamını kavramaya çalışır.

 Yeni şeyler şaşkınlık ve hayret uyandırdıkça merak artar, her yeni keşif onda fırtınalara sebep olurken tezatlarla karşılaşmak sonucu mukayese ve muhakeme yapmakla nesneleri ve fikirleri tanır ve hakikatin hakiki malzemeler arasında olduğunu fark eder, şöyle diyebiliriz; Hakikatler onlar arasında yapılan kıyaslamalardan doğar, bakıp fark ettiklerimiz de ürettiklerimizdir.

Hakikatin, temel alınan referans kaynağına bağlı olarak simetrisi meydana gelir. İşte gerçek denge hakiki muvazene bu hayretengiz olay eşya nesne birliktelik zıtlık yan yön güzel çirkin gibi şeylerin temaşası, her adımda insanı aciz bırakan ayaklar altında çiğnediğimiz kâinat kitabı, var olan sahiplik duygusunun ıslahı ile aydınlığa. Mukayesesiz hayat yaşandığı sanılan hayattır.

Varlık sanatına uymayan hat sanatkârına kör olanların hayatıdır, hâlbuki hayat nesneler arasında ki koordinasyonun işleyişidir, yer ve gök gibi itaat etmekte budur. Düşüncenin beslenmesi her şeyi görmek bilmek anlamak için onun zıttı olan şeyler ile karşılaşmaktan geçmektedir. Hayranlığı artırmak eşyanın özelliklerini tanımakla mümkündür,  hareketli şeyleri neden severiz severek seyrederiz,  hareketli olmayan şeyi bir süre sonra seyirden vazgeçeriz,  dönen dönüşen hareket eden şeyleri daha çok daha kuvvetli sever seyrederiz hisseder yaşarız. Kaybettiklerimizin kıymetini sonradan anladığımız gibi bir daha göremeyeceğimiz şeylerin kıymeti onların yok oluşundan sonra kendini hissettirir,  sevginin kaybı seven ya da sevilenin kaybı ile daha çok hissedilir bu ilahi lütuf kaybedildikten sonra takdir edilir ancak iş işten geçmiştir. Sevgiye sevgiyle mukabele şansı varken onu kaçırdığımızda eyvah ederiz, yolcuyu  bir ayrılıkta geride bıraktıkları şeyler düşünceye sevk eden faktörlerdir..

Gönülleri besleyen manevi gıda onları bağlayan bağ kaybetmekle titreyen bir his çevreye dikkatle baktığımızda düşünceyi besleyen ışıkları görürüz, hakikaten düşünce dediğimiz şey dünya yolcularının müşahede ettiklerinin birikimleri değil de nedir? Yolculukta temaşa edilen şeylerin toplamı değil midir? Her bir seyahatte gözlemlerimiz adetler kıyafetler dinler gelenekler ve benzer tecrübelerle oluşmazlar mı?  Kendiliğinden meydana gelmeyen şeyler fikirler yaşanılan ortamların bazen reddi bazen yandaşı olmaktan öte ne olabilir Takdirler ve tenkitlerin doğasında var olan şey;  mukayese veya muhalefet değil midir? Hiçbir şeyi olduğu gibi kabullenmemek düşüncenin düşünenin karakteri olmalıdır.

Değiştirmek için tüm enerjisini ortaya koyan insan değiştiremediği şeyin altına imzasını atar ancak konuyu bilinçli bir şekle dönüştürmüştür, bu onu dogma olmaktan çıkıp tefekkür araştırma geliştirme tetkik ve kıyaslarla zenginleştirip kabullenmektir. Devam edecek.. 
.iktibasdergisi.