Dünyanın Dolar’dan kaçışı hızlanıyor mu?

Levent Yılmaz

VAN 10.11.2018 10:43:25 0
 Dünyanın Dolar’dan kaçışı hızlanıyor mu?
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Dünyanın Dolar’dan kaçışı hızlanıyor mu?
Amerikan Merkez Bankası FED’in dünyanın geri kalanını hiç düşünmeden uyguladığı politikaları ve ABD’nin dış politikasının önemli bir kısmını ticaret savaşları üzerine inşa etmesi dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Özellikle dünyanın rezerv parası olma özelliğine sahip Dolar’ın ülke ekonomilerinin ekonomi güvenliğini tehdit eden bir silaha dönüşmesi de riskleri artırıyor. Söz konusu tedirginlik ve riskler ikili ticareti olan ülkelerin swap (para takası) anlaşmaları yapma isteğini artıyor. Swap anlaşmaları iki ülke arasındaki ticarette kullanılmasının yanı sıra finansal piyasalara likidite desteği sağlaması açısından da önem arz ediyor.


GÜNCEL ANLAŞMALARDAN BİRKAÇ ÖRNEK

Türkiye’deki ekonomi medyasının gözünden kaçan önemli bir anlaşma ile başlayalım. Geçtiğimiz aylarda Malezya ile Çin arasında 26 Milyar Dolarlık bir swap anlaşması imzalandı. Çin Merkez Bankası anlaşmanın 3 yıl süreli olduğunu açıkladı. Göreve gelir gelmez Çin’in Malezya’da yapımını ve finansmanının büyük kısmını üstlendiği yaklaşık 22,3 milyar Dolar tutarındaki demiryolu ve boru hattı projelerini iptal eden Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’in bu swap anlaşmasına karşı çıkmaması bu tarz anlaşmaların önemini vurgulaması açısından güzel bir örnek.

Öte yandan bu hafta başında da iki ülke arasındaki ticarette dolarizasyonun etkisinin azaltılması ve son dönemde Dolar karşısında ocak ayından itibaren yüzde 15 değer kaybeden Hint Rupisi’ne de destek olunması amacıyla Japonya ve Hindistan Merkez Bankaları arasında 75 Milyar Dolarlık bir swap anlaşması imzalandı. Japon Merkez Bankası kısa süre önce de Çin ile 30 Milyar Dolarlık bir anlaşma imzalamıştı.

Birkaç gün önce Pakistan Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı Favad Çaudri, bundan sonra Çin ile ticarette Dolar yerine Yuan kullanılacağını söyledi.

Geçtiğimiz aylarda Nijerya ile Çin arasında 2,5 milyar Dolarlık bir swap anlaşması imzalanmıştı ve böylelikle Çin’in Afrika’da swap anlaşması yaptığı üçüncü ülke Nijerya olmuştu. Birkaç gün önce de Rusya Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov, Hindistan’ın Rusya’dan aldığı S-400 füze savunma sistemlerinin parasının ruble olarak ödeneceğini açıkladı. Bu ödeme, karşılıklı ticaretlerinde Doları kaldırma planları olduğu bilinen Çin, Rusya ve Hindistan’ın bu konudaki ilk adımı olarak nitelendirilebilir.

ANLAŞMALARDAN KİMLER RAHATSIZ OLUYOR?

Swap anlaşmalarının Dolar’ın küresel hakimiyeti açısından risk oluşturduğu aşikar. Bu bakımdan bu swap anlaşmalarından en çok ABD ve ABD için çalışanlar rahatsız oluyor. Her ne kadar ABD’nin finansal işlemlerin takibinin zorlaşması yüzünden kara para aklama ve terörizmin finansmanının kolay yapılabilmesi gibi argümanları olsa da esas rahatsızlığının Dolar’ın geleceği ile ilgili olduğunu sanırım herkes tahmin edebiliyor.

Öte yandan Çin’in bu swap anlaşmalarında başrolde olması da ABD’nin bir diğer rahatsızlığı. Bu şekilde Çin’in finansal yayılmacılık yaptığı konusundaki endişeler ABD tarafından dillendiriliyor. Örneğin Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” ile kuşak boyunca yapılacak projelerin finansmanını da sağlayarak kuşak üzerindeki ülkeleri kendisine bağımlı hale getirdiği konusu geçtiğimiz aylarda “The Economist” dergisinin kapak konusuydu. Bu arada Çin’in “Kuşak ve Yol” üzerindeki ülkelerle ile ticaretinin 863 Milyar Dolar’a ulaştığını hatırlatmakta fayda var.

ERDOĞAN’IN VİZYONU

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen hemen her ülke ziyaretinde yerel paralarla ticaret konusunu gündeme getirdiğini biliyoruz. Özellikle son dönemdeki spekülatif kur atakları neticesinde yerel paralarla ticaret çağrısını da sık sık yinelemeye başladı. Eylül ayında bir konuşmasında Belarus’un Türkiye Büyükelçisi Savinykh, “Türkiye ve Belarus bundan sonra iki ülke arasında yapılacak ticarette kendi para birimlerine geçmek istiyor. Bu değişim, ticari ilişkilere olumlu olarak yansıyacaktır. Biz, Türk lirası ve Belarus rublesine geçmek istiyoruz.” açıklamasında bulunmuştu. Bu açıklamanın ardından görüştüğüm değerli dostum Savinykh bana şunları söylemişti: “İlk olarak Erdoğan’a teşekkür etmeliyiz. Çünkü bu vizyonu o ortaya koydu ve diğer ülkeleri de cesaretlendirdi.”

Belarus ile Türkiye arasındaki 530 milyon Dolar civarında olan ikili ticaretinin rakamsal bir etkisi olmayacağını ben de biliyorum. Ancak sayın büyükelçinin açıklamasına bakarsanız bazen küçük gibi görünen şeylerin etkilerinin beklenenden çok daha fazla olabileceğini unutmamak gerekiyor. Örneğin Hiroşima’yı yok eden bombadaki enerjiye çevrilen maddenin fiziksel ağırlığı 28,35 gramdan daha azdı. Ancak açığa çıkan enerji ise inşaası yıllar alan bir şehri dakikalar içinde yok edebilecek kadar güçlüydü.