“Doğru stratejilerle, hak ettiğimiz yere geliriz”

Gazetemize yaptığı özel açıklamalarla, kentin turizmine ilişkin bir çok konuda görüşlerini paylaşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksek Okul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, turizm konusunda kentin

VAN 17.05.2018 11:35:35 0
“Doğru stratejilerle, hak ettiğimiz yere geliriz”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

“TOPLANTILARDA SÖYLEMİŞTİM...”
Van'a zaman zaman yoğun bir İranlı turist akışının olduğunu, ancak İran'da yurt dışı çıkış harçlarının artmasıyla turist akışının kesildiğini anlatan Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu; bu duruma şaşırmadığını söyledi. Bunun beklenebilen bir durum olduğundan söz eden ve daha önceki toplantılarda da bugünki gelişmelere işaret ettiğini kaydeden Alaeddinoğlu şöyle konuştu; “Ben bunu daha önce söyledim mi? Özür diliyorum, ukalalık gibi algılanabilir belki ama söyledim ben. Kaç toplantıda dedim ki; arkadaşlar, İranlı turistler uluslararası turizm pazarındakiler gibi hareket edemez. İzah ettim onlara. Dedim ki, İran'ın şöyle bir gerçeği var; Dünya ambargo uyguluyor. Bu ne anlama geliyor? İran ihracat-ithalat yapmak zorunda mı? Evet. Sanayisini geliştirmek, teknolojiye yatırım yapmak zorunda mı? Evet. Ee bunu nerden alacak? Özgür dünyadan. Peki bunu alırken neye ihtiyacı var? Dövize... İran'da döviz sıkıntısı var, rezerv sıkıntısı var. Bu nedenle İran'dan her turist çıkışı ülkeden döviz çıkışı anlamına geliyor. İran bugün olmasa yarın bunu yapacaktı, ama mutlaka yapacaktı. Bunun önüne geçmek için bu kararı alacak İran. Bunu Van için ya da Türkiye için yapmıyor, bunu bütün dünyaya giden vatandaşı için yapıyor. Ama bunu dinletemedik. Hatta belki bir çok toplantıya sektör temsilcileri beni davet de etmiyorlar bu gerçekleri konuştuğum için. Bakın şunu hiç unutmamak lazım. Bir ülke de, bir kent de en büyük tehditlere ne zaman açıktır biliyor musunuz? En tepedeyken. Turist sayısının en zirvede olduğu zaman en riskli zamandır. Biz burada gelen turisti yönetmeye çalışıyoruz. Bütün enerji oraya çalışıyor. Aslında sonraki adım ne olmalı, ne yapmalıyız, hangi argümanları kullanırızın cevabı  yok. Sektör, günü birlik politikalarla süreci yönetmeye kalkarsa olmaz. Bu kötü niyetli olunduğundan falan değil, iyi niyetten kesinlikle şüphe yok, ama bilinçsizlikten kaynaklanıyor. Yoksa sektördeki herkes çaba gösteriyor ama bence bu konudaki uzmanları dinlemeliler. Bakın bu kadar insan yetişiyor burada, bu konu ile ilgili daha çok okuma yapıyorlar, bence bunların dinlenmesi lazım. Çok isterseler özel çalışmalar da yaptırabilirler bize, yine buna sektördekiler karar versin, onlar yönetsin biz onlara destek olalım.”

 

“SADECE BİR ÜLKEDEN GELEN TURİSTE KİLİTLENMEK DOĞRU DEĞİL”
Van'ın turizmde sadece İran'a endekslenmesinin yanlış olduğundan da söz eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Van'ın sadece İran'dan gelen turiste kilitlenmesi doğru değil. İran nihayetinde bir ülke ve serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen bir ülke değil. Böyle bir ülke turizm konusunda risktir. Gelen turistten daha fazlası dışarı çıkıyorsa bu durum o ülke için sıkıntıdır. Açık veriyordur o zaman. İran bunu yaşadı ve düzeltmek için tedbir almak zorunda. Gayet doğal bir tedbir şuan yaptığı. Çünkü İran'ın dövize ihtiyacı var. Bunu görmek lazım. Kendi bölgenizi anlamadan sadece kendi üzerinizden üreteceğiniz hiç bir şeyin başarılı olma şansı yoktur. Yani biz kendi bölgemizi doğru anlamak zorundayız. O yüzden sektördekiler Turizm Yüksek Okulu'na gelsinler, birlikte çalışalım, İran'ı da, diğer ülkeleri de çalışalım. Onların turist anlayışı ne? Beraber bakalım. Üniversiteyi aktif kullanmak budur. Üniversitedeki hocalar doktoralar yapıyor, versinler bir ülkenin ekonomisini, turizm pazarını, gitsin bir arkadaşımız araştırsın. Değişkenler nasıl olmuş bilelim. Kararımızı ona göre verelim. Bu kadar insan gücü var burada, binlerce insan var. Bu kadar insanın enerjisinden kent için faydalanmak lazım. Tabi elde ettiğimiz verileri kullanırsınız, yüzde 100 başarılı olur musunuz bilmiyorum ama en azından hayal kırıklığı yaşamazsınız...”

 

“SÜRECİ YÖNETEMEDİK”
Kentte şuanda turist azlığının esnafları etkilediğinden söz eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu; şu ifadeleri kullandı; “Tabi bu süreç uzarsa, kente turist gelmezse ne olacak? Kafelerin, otellerin bir kısmı muhtemelen kapanacak. Peki bu durum uzun vadede kentte nasıl bir travma yaratacak? Bir defa yatırım yapmak isteyenler öyle cesurca yatırım yapamayacaklar. İşte görmediğimiz en büyük tehlikelerden birisi de bu. En büyük travmalardan biri bu. Süreci yönetemedik yani. Bu düne, bugüne has bir şey değil tabiki. Çok uzun bir süreden söz ediyorum. Uzun bir süredir süreci yönetemedik. Hep böyle popülist davranıyoruz. Turist sayısı artınca alkışlıyoruz, yatırımlar falan oluyor hızlıca, ama böyle mi olmalıydı sorusunun cevabı bana göre böyle olmamalıydı, biz bunu yönetmeliydik. İnsanlara, 'bak şu değişkenler her zaman var, bunlar sizi zora sokar ve hatta gerekirse hayır arkadaş kuramazsın, bu kadar yeter' diyebilmeliydik. Ama diyemedik. Turist 5 beklerken 100 geldi, bunu nasıl yönetelim? Bu da başka bir yönetme şekli. Bunu kısa vadede yönetmek için evet argümanlar geliştirebilirsiniz fakat ya uzun vade? Bir iki yılda bir tesis kurulabilir peki ya uzun vadeyi düşünüyor muyuz? Belki bu güne kadar böyle gelmiş ama bundan sonra böyle gitmemeli. Bunu ben söylemiyorum, böyle gitmemesi gerektiğini yaptığımız çalışmalar söylüyor. Bu çok önemli. Bakın İranlılar Van'a mecbur oldukları için geldiklerini söylüyor. Aman aman gidilmesi gereken bir yer diye gelmiyorlar maalesef. İşte bizim o noktada farklı olmamız lazım. Yani turist 'ben şunun için Van'a gidiyorum' diyebilmeli. Şimdi söyleyebilir misiniz, gelen turist ne için ben Van'a gidiyorum diyor. Acı ama 'yakın olduğu için' diyor. Bu nedenle bizim turizmin bir dalı ile ilgili markalaşmamız lazım, turist 'ben bunun için Van'a gidiyorum' diyebilmeli. Tabi bunu yaparken öbür taraflarımızı yok sayalım demiyorum. Diğerleri yine kalsın ama biz bir dalda marka olalım. Dünyaya, “biz buyuz” diyebilelim. Bakın Mardin sanat şehri olma yolunda, Gaziantep “Gastronomi”de ön planda. Yani sizi farklı yapan bir özelliğinizle ön plana çıkmanız lazım. Biz hem doğaya, hem tarihe, hem alışverişe bilmem neye neye talibiz ama yok o kadar enerji.”

 

 

“İÇ TURİZME YÖNELELİM”
“İran'dan şuan itibari ile turist sayısında azalma söz konusu ise nasıl bir açılım yapmak lazım gelir?” sorusuna karşılık, Prof. Dr. Alaeddinoğlu; “Turizmde sadece İran'a bağlanmak son derece yanlış. Mesela biz hiç iç turizmi düşünmüyoruz. Oysa geçen yıl iç turizmde 35 milyar dolarlık bir gelir elde edilmiş. Bu pastadan pay almak lazım. Biz uluslararası turizmi düşünüyorum ama iç turizm de var, onu unutmamak lazım, onlara da hitap etmek lazım. Söyleyecek çok şeyim var, çünkü hakikaten yıllardır tuttuğum notlar var ama ben manüple etmek istemiyorum. Tüm bunlar, bir plan, bir strateji çerçevesinde konuşulup karar verilmesi lazım gelen konular. Temelde bizim sorunumuz biraz da bu sanırım.” dedi.

 

“DOĞRU STRATEJİLERLE VAN HAK ETTİĞİ YERE GELİR”
Herkesin iyi niyetle kent turizmi için bir şeyler yapmaya çalıştığını ancak doğru stratejiler olmadan çabaların boşuna olacağını söyleyen Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, “Doğru stratejilerle Van, turizmde elbette ki hak ettiği noktaya gelebilir. Ama sektörün izlediği yol yanlış. Bizim bunu değiştirmemiz lazım. Bu gidişle bizim ulaşabileceğimiz yer hiçbir yer olur. Tamam çabalar var, herkes kişisel olarak bir şeyler yapıyor ama günü birlik düşünüyoruz. İşte bu sezonu geçirelim diyoruz. Ama bizim bu sezondan daha fazlasına ihtiyacımız var. Evet kısa vadeli planlarımız olmalı, ama temelde bizim bütün argümanlarımız orta ve uzun vadede olmalı. Gelin bir strateji belirleyelim, kısa, orta ve uzun vadede bir planlama çerçevesinde bunu ele alıp süreci yürütelim. Bunu yürütürken de kurumsal olarak yürütelim. Tek bir kuruma vermeyelim sorumluluğu; Mesela siz üniversiteye verdiniz, üniversite rektörü değiştiği zaman ne olacak? Şuandaki rektörümüz bu konuda muazzam sıkıştırıyor bizi, turizm konusunda çalışacaksınız diyor. Peki o değiştiğinde ne olacak? Başa mı döneceğiz? Böyle olmamalı işte. En iyi, en ideal yöneticiye dahi bu işi bırakmamalıyız. Yani koca bir kentin turizm konusundaki geleceğini ne bir kuruma, ne bir kişiye bırakmamalıyız. Çünkü bu doğru değil. Bütün hepsinin desteğini alarak kurumsal bir kimlik ile bu süreci yönetmeliyiz. Yani süreç sekteye uğramadan devam etmeli.” diye konuştu.

 

“TURİZM ÇOK SORUNLU BİR SEKTÖR”
Turizmin çok sorunlu bir sektör olduğunun altını çizen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Bu kadar sorunlu bir sektörü biz kendi kaderine bırakamayız. Bakın otellerin sayısı sürekli artıyor mu? Evet artıyor. Peki böyle mi olmalıydı? Bir stratejinin ürünü olarak çoğalmaları gerekmez miydi? Bir öngörüye göre olması gerekmez miydi bu işin? Turist gelmezse ne olacak peki, oteller, cafeler iflasla karşı karşıya kalacak. Peki bunun sorumlusu kim olacak? Biz, hepimiz olacağız aslında. Bundan da kaçmamak gerekiyor. Çünkü biz süreci yönetemedik, yardımcı olamadık onlara. Bakın biz karar versek, onları yönetsek, yönlendirsek içlerinden bizi dinleyenler olacaktı ama yapamadık, kendi kaderlerine bıraktık. Ben onlarda suç bulmuyorum, ben suçlu biziz diyorum.”

 

“ÇALIŞTAY MI DERSİNİZ, KONSEY Mİ DERSİNİZ, NE DERSENİZ DEYİN AMA KONUŞMAMIZ LAZIM”
Daha önce gerçekleştirdikleri ancak sürdürülebilir olmadığını belirttiği çalıştayın bir benzerinin yapılması gerektiğini, bir konsey veya adına ne denirse densin bir oluşumun hayata geçerilmesinin vaktinin geldiğini belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu; “Yeni bir çalıştay mı dersiniz adına başka bir şey mi dersiniz ama bir araya gelip sektörün adını koymak, birçok şeyi tartışmak gerekiyor. Daha önce benzer bir şey yaptık ama herkes katılmadı. Bu kez öyle olmamalı. Herkesin buna katılması gerekiyor. Sürdürülebilirlik çok önemli. Diyorlar ki 'çalışmalar yapıyorsunuz bir sonuç çıkmıyor.' Çıkmaz tabiki. Çünkü siz sahip çıkmıyorsunuz. Yaptığımız çalışmalar burada kalıyor. Biz de rahatsızlık duyuyoruz bu durumdan. Ama konjöktöre göre karar verilirse bu çalışmaların anlamı kalmaz ki. Ciddi bir sektör var, sivil toplum örgütleri var, yöneticiler var, hep beraber ortak çerçeveden bakmak zorundayız. Sınırlı bir kaynağımız var ve bunu da doğru kullanmak zorundayız. Bu işin angaryasını biz üstlenmeye hazırız. Yeter ki sektör bu konuda destek olsun, süreci sahiplensin.” dedi.

 

“TURİZMLE İLGİLİ KARAR ALABİLECEK BİR OLUŞUM ŞART”
Turizmde stratejik hareket edilmesinin önemli olduğunu, bunun için de kentte bir oluşuma ihtiyaç olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alaeddinoğlu; konu hakkındaki görüşlerini şöyle dile getirdi; “Ne yapmamız lazım, biliyor musunuz? Bir yönetim kurulu oluşturmamız lazım. Bu yönetim kurulu en son nihai kararı vereceklerden oluşmalı. Sonra Yürütme Kurulu, Danışma Kurulu, Denetleme Kurulu ve Sekretarya olmak durumunda. Sekretarya görevini biz üstlenmek istiyoruz, buna hazırız. Bir de fonksiyonel birimler olmalı. Bunun altında Basın ve Halkla İlişkiler, Araştırma ve Geliştirme, Muhasebe ve Finans, Sektörler Arası Koordinasyon Birimi, Reklam Tanıtım ve Pazarlama ile Proje Ekibi bulunmalı. Bunların hepsinin bir elden yönetilmesi lazım. Böyle bir yapı. Bu kentte otele ihtiyaç var mı yok mu? da dahil bu tür konularda bu birim karar versin. Bu birim önerilerde bulunmalı, 'bakın arkadaşlar Van'ın geleceğinde öngördüğümüz turist sayısı şu kadar olacak' diyebilmeli. Birden konjönktür 100 bin turist arttırabilir ama birden 100 bin turist azaltadabilir. Bizim bunları öngörebilmemiz lazım. Böyle bir yapı oluşur mu bilemiyorum ama tekrarlamam gerekirse bu konuları konuşabileceğimiz bir çalıştaya ihtiyacımız var. Bunu yerel yapmayalım hatta Türkiye'nin farklı kentlerinden bu konuda çok uzman hocalarımız var ve ben hepsinin de geleceğini düşünüyorum. Ve hatta bir öngörüşme de yaptım. Cumhurbaşkanımızın himayesinde külliyede turizm şurası vardı. Bütün kalbimle şunu söyleyebilirim ki orada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Bakanımızın yaptığı konuşma, benim çalışmalarımdan bir kesit gibiydi sanki. Yani eleştirel bir bakış ve çok da hoşuma gitti. Evet biz bu olmalıyız, eleştirebilmeliyiz. Cumhurbaşkanımız çıktı dedi ki 'arkadaşlar yanlış yapılmış'. Zaten bizim de akademisyen olarak  eleştirisel bakma zorunluluğumuz var. Yani siz en iyisini yapıyor olsanız dahi eleştirebiliriz çünkü emin olun ki onun daha da iyisi vardır mutlaka.”

 

KONGRELER
Kısa zaman önce kurulmasına rağmen okullarının önemli kongre ve çalışmalar gerçekleştirdiğini söyleyen YYÜ Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, şu şu şekilde devam etti; “2017 yılında Uluslararası Batı Asya Turizm Araştırması Kongresini (IWACT) gerçekleştirdik Van'da. Şimdi bunun ikincisini 27-30 Eylül 2018 tarihinde yine Van'da yapacağız. Bunun önemi şu; Türkiye'nin 66 farklı şehrinden 66 farklı üniversitesinden insanlar buraya geldi. Bunların tamamı akademisyen. Hepsi turizm konusunda araştırma yapan akademisyenler. Bu kongre sayesinde farklı ülkelerden 226 bildiri sunuldu. Yüzlerce insanı ağırladık Van'da. Bunların çoğu ilk kez buraya geldi, burayla ilgili bir fikir edindiler. Biz bu insanlara buraları anlatma fırsatı bulduk. Bu kongre Van'da yapılıyor. Kongrenin adı Uluslararası Turizm Araştırmaları Kongresi. Turizm Araştırmaları Kongresi spesifik bir kongredir, alan kongresidir. Bunlar çok önemlidir. Ne olur herkes anlasın bu sıradan bir kongre değil. Bunun  anlaşılmasını rica ediyorum. Bu yıl daha da artacaktır katılımcı sayısı. Bu kongreye ilişkin, dünyanın her yerine mail atıyoruz ama istisnasız her ülkesine mail atıyoruz. 10 binlerce mail gönderiyoruz. Niye atıyoruz, daha çok insan bizden haberdar olsun diye. Sonuçta bu maili açıyorlar ve merak ediyorlar, bu kongre nerede yapılıyor diye ve Van'ın ismini okuyorlar. Bu başlı başına bir reklam, bir tanıtım aslında. Bundan daha büyük bir tanıtım yok. Bu sene bu kongrenin 2.'sini yapacağız ve devamını getireceğiz, bırakmayacağız. Van'da her yıl uluslararası turizm kongresi gerçekleştireceğiz. Bakın insanlar buraya geliyor, uluslararası bir kongreye katılıyor, bildiriler yayımlanıyor ve bu kongre dünyaya duyruluyor. Yüksek Okul kurulalı daha 3 yıl oldu. 3 yılda öğrenci aldık, lisansüstü öğrenci aldık, bir kongre organize ettik ve uluslararası bir dergi yayımladık. Sosyal, ekonomik ve mekansal araştırmalar isimli bir dergi de hazırlıyoruz. Haziran'da ilk sayımız çıkacak. Yani bir de dergimiz olacak. Batıda turizm dergileri var, doğuda hiç yoktu. Ama biz çıkarıyoruz. Ve derginin editör kurulu dünyanın farklı ülkelerinden. İnanın birçok kurumdan daha çok Van'ı tanıtıyoruz bu çabalarla. Ama bu görünmüyor, bilinmiyor. Biz misyonumuzu fazlasıyla yerine getiriyoruz oysa, emin olun. Bunlar küçük şeyler değil, cesaret isteyen işler. Bunu da açıkca söyleyeyim ki rektör hocamızın desteği olmazsa bu kadarını başaramazdık. Görünmez o kadar noktada katkı sunuyoruz ki kente ama tek sorunumuz bu güne kadar haberlere konu olmadık. Oysa ki biz her yerde varız ve katkı sunuyoruz. Bizi burada görmeseler de biz dünyaya görünür kılınıyoruz. Bakın dünyanın neresine giderseniz gidin herkesin IWACT'an haberi var. Çünkü bütün hocalar, akademisler hepsinin mailine gidiyor bu. 20 günde bir aynı maili atıyoruz bütün dünyaya. İnsanlar bakıyor buna, nerede yapılıyor bu kongre diye. Cevabı, Van.”

 

“ELİMİZDE SİHİRLİ BİR DEĞNEK YOK AMA...”
YYÜ Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, gazetemize özel açıklamalarını şu şekilde özet yaparak tamamladı; “Özetlemem gerekirse; elimizde sihirli bir dernek yok elbette. Hiçbir şeyi bugünden yarına değiştiremeyiz. Bu bir süreç işidir. Ne bir yönetici, ne bir sivil toplum kuruluşu bir günde herşeyi değiştiremez. Turizm bir süreç yönetme işidir ve biz bunu yönetmek zorundayız. Bu zaman alan bir süreçtir ve bunu yönetmemiz lazım, başka türlü inanın mümkün değil. Van'ı nasıl tanıttığımızın ve nasıl tanıtmamız gerektiğinin de cevabını bulmak durumundayız. Bakın mesela İnci kefali göçü var, bence çok önemli bir olay bu. Bir çok şeyden daha önemli belki de. Bunu da değerlendirmemiz gerekiyor. Ben Van'ın turizme konu olduğunu biliyorum ama şuanki argümanların doğru olmadığını söylüyorum. Van'ın konumu itibari ile, konjöktür yıllar önce burada bir medeniyet kurulmasına izin vermiş. Bu ne demektir, aslında bu coğrafyanın hakikaten doğru kullanılması şartı ile aynı şeylerin tekrar tekerrür edebileceği anlamına gelir. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum. Yani geçmişte bir medeniyet kurulmuş bir toprak, tekrar aynı görkemli yıllarına geri dönebilir. Bugün temel sorun; kaotik sorunlu bir bölgenin varlığı. Ama bu bizimle ilgili değil, bizim dışımızdaki şartlarla alakalı. Uzun vadeli düşünmemiz lazım. Ben buraların zamanla çok avantajlı olacağını düşünüyorum. Buralar çok önemli bir merkez olacak. Bir tarafa not edin, 20 yıl sonra olacak belki. Ama süreci yönetmek lazım.” Son.  Özel Haber: Umut Tarhan

Kaynak: (Prestij Haber Merkezi) - Prestij Haber Merkezi