Doğan bakın neden destekliyormuş!

Cem Küçük, medya dünyasında yaşanan 'paralel gelişmeleri' anlatarak, paralel örgütün çözülmesinin ardından medya ve akademi dünyasında tasfiyeler olacağını söyledi.

VAN 13.02.2014 10:50:51 0
Doğan bakın neden destekliyormuş!
Tarih: 01.01.0001 00:00

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Cem Küçük, bugünkü yazısında Aydın Doğan'ın paralel yargının elinde olan bazı davaları sebebiyle Radikal gazetesini rehin verdiğini ileri sürdü.

İşte Küçük'ün yazısı:

Bu lafı 1998 yılında Mesut Yılmaz, Hürriyet'in o dönemki Ankara temsilcisi Sedat Ergin için söylemişti. Kendisi hakkında yaptığı haberlerden rahatsız olan Mesut Yılmaz 'Onun ayakkabı topuğunu sökeceğim' diye açık açık Ergin'i tehdit ediyordu. Ama Aydın Doğan medyası kıyameti koparması gerekirken karton fabrikasının ihalesini kovalamakla meşgul olduğu için tehdidi gözardı etti.

ZAMANINDA DARBEYE DESTEK VERMİŞLER, ŞİMDİ AHLAK DERSİ VERİYORLAR!

Türkiye'nin yakın tarihinde darbelere destek vermiş, hükümetler indirip yenisini kurmuş Doğan medyasının adamları şimdi ahlak dersleri veriyorlar. Eski Türkiye ve onun büyük sermayeye biat eden adamları için işler artık kolay değil. Türkiye şu anda kirli ve karanlık bir paralel örgütlenmeyle topyekun mücadele ediyor. Bu süreç bitince medya ve akademi camiasından da çok insan tasfiye olacak. Türkiye paralel gazeteciler ve paralel akademisyenler gerçeğiyle açık ve net delillerle tanışacak. Bazı gazeteciler ve akademisyenler insanların mahremini çekip internete koyan, binlerce masum kişiyi sahte kanıtlarla içeri atan, KPSS sorularını çalan ve yabancı istihbarat örgütlerine devletin sırlarını satan illegal bir örgütünün maşası konumundalar. Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde bu eylemler suçtur. Bu suçların maşası olmak gazeteci ve akademisyen olmaya ihanet etmektir.

ABD'DE OLSA BİR DAHA TURİST OLARAK BİLE GİREMEZSİNİZ

Bu ülkenin bazı gazetecileri ya da dışarıdan ithal edilen ajanlar Türkiye El-Kaide'ye yardım ediyor manşetleriyle dünyaya haberler geçiyorlar. Her gün Türkiye Cumhuriyeti'ni terörist bir devlet olarak gösteren karanlık isimler açık açık suç işliyorlar. ABD'de yaşayan yabancı bir gazeteci, ABD'nin El Kaide'ye destek verdiği gibi bir yalanı söylediği an ABD'den kovulur ve bir daha o ülkeye turist olarak bile giremez.

PARALEL MEDYA VE DOĞAN MEDYASI EL ELE

76 milyon insanın geleceğini karartma amaçlı MOSSAD kaynaklı, 'Türkiye El-Kaide'ye yardım ediyor' türü istihbari imaj operasyonu noktasında Türk medyasının bir bütün olması gerekirdi. Artık Türkiye ile hiçbir samimi bağları kalmadığı ayan beyan ortada olan paralel yapı medyası ile Aydın Doğan medyası el ele kol kola meşru hükümet aleyhine yayınlar yapıyorlar.

RADİKAL GAZETESİ'Nİ PARALELLERİN EMRİNE VERDİĞİNİN FARKINDA MI?

Benim merak ettiğim şu: Aydın Doğan özellikle Radikal gazetesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne savaş açmış bu paralel yapının emrine verdiğinin farkında mı? Doğan yargının elindeki birkaç davası uğruna milli devletine, ordusuna, istihbaratına ve toprağına kötülük ettiğini görmüyor mu? Yılda 10 milyon dolar zarar eden bir gazete sırf birkaç dava uğruna paralel yapıya rehin verilmiş durumda.

Radikal'in demokrat yazarları da sivil hükümetin meşruiyetini sorgulama uğruna her türlü tezviratı yapan gazetelerini sorgulamak zorundalar. Ahmet İnsel şu an Nedim Şener'i, Ahmet Şık'ı ve yüzlerce masum Kürt aydını haksız yere içeri atan bir çeteyi görmezden gelen gazetesinin paralel yapıyla aynı yerde durduğunun farkında değil mi, çok merak ediyorum. Halbuki gerçek bir demokrat olan Oral Çalışlar'ın duruşunu kendisine örnek alabilir.

PARALEL YAPIDAN NASIL KORKUYORSA ARTIK...

Cengiz Çandar iki yıl önce paralel yapının Aziz Yıldırım'ı içeri attığını söylüyordu ve haklıydı. Şimdi ise Başbakan attırdı diyor. Hükümet şike yasasını değiştirmezse Yıldırım 50 yıl ceza alacaktı. Cengiz Çandar'da ne yazık ki fikri takip yok. Aynı şekilde programlarında Nedim Şener'i özgürce konuşturmayacak kadar paralel yapıdan korkan bir Cüneyt Özdemir portresi var karşımızda. Cüneyt Özdemir şu an paralel yapı gerçeğine gözlerini kapatıyor. Belki de odatv davasından böyle kurtuldu. Paralel yapının kara propaganda uzmanları o zaman Soner Yalçın'la beraber Özdemir'in de odatv kapsamında alınacağını yayıyordu. O günlerde bir anda başörtülü annesini hatırladı Özdemir ve bunun sömürüsünü yaptı. Sık sık paralel yapı medyasında boy gösterdi. Özdemir neyin ne olduğunu biliyor ama paralel yapıdan nasıl korkuyorsa artık, bu illegal yapıya tek laf edemiyor.

AKADEMİK ALANDA DA SORUN VAR

Benzer sorun akademik alanda da var... Önce İhsan Yılmaz'a birkaç laf edeyim. Yılmaz yazılarımda geçen ibareleri saptırıyor. Herkesin idam edileceğini ya da kendisinin darağacına gönderileceğini yazdığımı belirtiyor. Halbuki gerçek belli: Şu anda hükümeti yıkmak isteyen paralel yapı ve çete gerçeği var. Bu çete darbe planlıyor. Seçilmiş hükümeti yıkma teşebbüsü suçtur. Eğer sen dahil kim hükümeti devirme işleri içindeyse ve bunun kanıtları varsa, herkes yargılanır. Kimse bundan kaçamaz. Şayet içinde değilsen rahat ol, kimseye bir şey olmaz.

Gelelim akademik camiaya. Mümtazer Türköne AK Parti kapatılmalı gibi tamamen gayrimeşru bir söz ederek entelektüel hayatını sıfırladı. İhsan Dağı açıkça ateşkesin bitip savaşın yeniden başlamasını talep ederek şiddeti teşvik eden gayrimeşru bir pozisyon aldı. Dağı'nın şiddeti öven, Türköne'nin demokrasiye aykırı tavırları David Irving ve Ernst Zündel vakalarına benziyor. Holokost'u yok sayan bu iki isim aslında yaşarken ölmüştü. Bu isimleri daha sonra detaylı yazacağım. Batı'da aydınların bu tür durumlarına 'medeni ölüm' deniyor. Demokrasiden saptın mı, meşru hükümete savaş açtın mı zaten kendini bitiriyorsun demektir.

'Onun ayakkabı topuğunu sökeceğim' günlerinden Erdoğan'a rahatça diktatör denen günlere geldik. Ama bu ülkedeki gazeteci, aydın takımının bir kısmı paralel yapı gerçeğini bildiği halde, kimi Erdoğan'a olan nefretinden, kimi boynuna yular takılan yargı dosyalarından, kimileri de ne şiş yansın ne kebap mantığından dolayı iflas etmiş durumdalar.