Diyarbekir İstanbul kadar sevgilidir!

Hüseyin Yahya Şekerci

VAN 25.08.2015 10:17:06 0
Diyarbekir İstanbul kadar sevgilidir!
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Çocuksu safiyetimi kuşanarak yazdım ne yazdımsa. Analiz yapmadım, değerlendirmede bulunmadım, stratejik ya da konjonktürel davranmadım yazarken. Bir iç döküştü benimki. İrrasyoneldim evet. His yüklüydüm, canımın yandığına sayın. Kaldı ki benim işim de değildi akılcı yorumlarda bulunmak.

22 Ağustos tarihli ‘Kardeşlik, hemen şimdi’ başlıklı yazıma pek çok tepki geldiği için yeni bir yazı ihtiyacı hâsıl oldu. Kimileri benim gibi düşünmüş olacak ki olumlu şeyler söylediler; kimileri ise piyon olmakla suçladılar beni ve benim gibi düşünen herkesi. ‘Satılmış, hain’ gibi söylemlerle karşılaşmadım değil. Yakın arkadaşlarımdan bir kısmı ise “keşke yazdığın gibi bir ortam olsa” diye ince, naif telkinlerde bulundular sağ olsunlar. Haklılar, herkes haklı bir açıdan. Zaten tüm bunları göze aldığımı en başta ifade etmeye çalışmıştım.

Şimdi “farkındayım” diye bir lafla başlamayacağım cümlelerime. Olanın bitenin ne olduğunu, neyin ne anlama geldiğini de irdelemeyeceğim, üzerinde geniş tahlillerden de kaçınacağım ısrarla. Bence camiamızda, etrafımızda, gazete köşelerinde, düşünce kuruluşlarında bu izahatlar yeterince yapılıyor; hatta fazlasıyla yapılıyor. Bırakalım onlar işlerini yapsınlar. Biz ise bir annenin gönlünden dünyaya bakmaya devam edelim. Ölümlerin insanları nasıl sarstığını, bunun artık bir an evvel dindirilmesi gerektiğini ifade edelim. 


Son tahlilde bu necip İslam Milleti’nin evlatları bu duayı etmiyorlar mı? Öfkelerini, nefretlerini duaya tahvil edip nihai kertede sözlerini böyle sonlandırmıyorlar mı? “Allah memleketimizi, milletimizi muhafaza etsin” demiyorlar mı? Ve bırakın ben de o ağzı dualıların hislerine tercüman olma misyonu yükleneyim. 


İnsan kendi derûnunda ne yaşadığını bilir. Ne sakladığı da Allah’a âyândır. Sulhu herkese ve her şeye rağmen tercih eden bir medeniyetin çocuğuyum. Daha doğru bir ifadeyle, o medeniyetin milyonlarca çocuğundan yalnızca biriyim. Böylesi bir ortamda ise işin sonunun kötüye gittiğine işaret etmeye çalışıyorum hepsi bu. 


Şekerci-364x2451994’te yalnızca yüz gün içinde milyona yakın insanın öldüğü Ruanda’daki Tutsi ve Hutu’lar gibi olmaktan endişe ettiğim için, ümmetin en büyük virüsü olan milliyetçilik, ulus-devlet belasının küresel güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünü ve böylece biricik memleketimizin parçalanmasını arzu ettiklerini bildiğim için, Diyarbekir’i en az İstanbul kadar sevdiğim için, birini ötekine tercih etmek istemediğim için feryat ediyorum. 


Bu belaların az ya da çok etkilemediği hiçbir zihin yok neredeyse. Safraysa asıl safra budur; bünyeden atılması gereken. ‘Ya sev ya terk et’çi söylemin şimdilerde doğu ve güneydoğuda da dillendirildiğini görmek size de acı vermiyor mu? Hangimiz masumuz! Hangimiz ifrattan ve tefritten beri durarak meseleye bakabiliyoruz.


Meselelerin tamamen seküler bir zemin üzerine inşa edilmiş yerlerde tartışıldığı bir ortamda yerliliğin, İslamlığın yagâne deva olacağını bilen, söyleyen her bir insan tekine katkı yapmayı bugün en büyük vazife addediyorum. 


Bunu bir savunma cihetiyle değil, iç döküşlerimin, devamı olarak ifade ediyorum. 


Zor durumlarda “kardeşlik” diyenlere selam olsun.