Dini İletişim De Mesaj

M. Fatih Ergenekon

VAN 22.11.2017 08:41:48 0
Dini İletişim De Mesaj
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Günümüzde Kur’an’ı tebliğ eden, haddi aşanları Kur’an ile uyarmaktan vazgeçmeyen Kur’an talebelerine bir metod olması niyeti ile bu haftaki yazımı kaleme alıyorum. Zira mü’minin tebliğ etmeden, Kur’anı anlatmadan bir gün dahi geçirebileceğini tahayyül edemiyorum. 

 

Kaynağın alıcıyla paylaşmak istediği duygu, düşünce ve davranışları temsil eden sözlü, sözsüz ya da yazılı işaretlere, sembollere, simgelere mesaj denir. 

 

Dini iletişimde kaynağın alıcılara ulaştırmak istediği dini bilgi, beceri, duygu, inanç, tutum ve davranışları temsil eden içerik ve sembollerdir mesaj.  

 

Bizim için ise ilk akla gelen vahiy’dir. O halde vahyi aktarmanın da bir kriteri olmalı değil mi? Bu kriterlere göz atacak olursak: 

 

DOĞRU VE SAĞLAM OLMALI 

 

Mübelliğin temel sorumluluğu alıcılara doğru mesaj sunmaktır. 

 

İnsanlara sunulan mesajın neliği ve niteliği çok önemlidir. Allahtan kendilerine ineni olduğu gibi tebliğ eden peygamberler dahi nefislerinden, heva ve heveslerinden bir ekleme yapmamışlardır. 

 

O halde din adına konuşan tebliğci, kendi görüşlerini din diye sunmamalıdır. Aksi halde bu ilahi değil, beşeri bir ürün olacaktır. 

 

ZAMANINDA, YERİ̇NDE VE YETERİNCE 
 

Bir iletişim mesajın içeriğine uygun bir zaman ve mekanda gerçekleştiğinde etkili olur. 

İnsanlar ne söylendiğiyle ilgilendiği kadar nasıl söylendiği ile de ilgilenmektedirler. Bu nedenle söylenen ne kadar önemliyse, mesajın yerinde, zamanında, ortam ve şartlara uygun üslupla söylenmesi de o kadar önemlidir. 

 

Söz söylenmek için söylenmemeli, kelimeler de israf edilmemeli. Sözün fazladan söylenmesi, sözün tazeliğini kaybetmesine sebebiyet verecektir. 

 

AÇIK, NET VE ANLAŞILIR 

 

Bir uyarıcıda ki belirsizlikler ne kadar azsa, o uyarıcının algılanması o kadar kolay olur. 

 

İletişim kişinin algılama gücü ile sınırlıdır. Bu nedenle söz mutlaka mukteza-yı hâle göre söylenmeli, muğlak ifadelerden kaçınılmalıdır. 

 

Aksi durumda ya mesajın alıcıya tam olarak ulaşmamasına ya da alıcının mesajı yanlış̧ yorumlamasına sebebiyet verebilir. 

Mübin olan Kur’an, Mübin bir dil ve üslup ile kendisini açacaktır. 

 

Dini iletişimde içerik, çoğu zaman soyut konular ve kavramlardan oluşur. 

 

Mesaj düzenlenirken alıcıların konuyla ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı olarak bildiklerinden, duyduklarından, gözlemlediklerinden işe başlayıp sonra bilinmeyene doğru geçiş yapmak gerekir. 

 

İbadetlerin nasıllarından önce niçinlerinin anlatılması bedenden önce ruhun, maksattan önce lafzın öncelenmesi gibidir. 

 

Kur’an; “Göğe bakmazlar mı? O’nu nasıl bina ettik...” örneğini vererek, muhatabının bildiği ve gözlemlediği şeyden yola çıkarak tezekküre, tefekküre, tedebbüre, teakkule ve tefakkuha çağırıyor. Bunu yaparken de kademeli biçimde sunuyor. 

 

Tedrici metodu da atlamamalı. Tedrici metodu bizzat Kur’an uygulamıştır. Bu uygulama Mekki ve Medeni ayetler diye kendi özelliklerini doğurmuştur. 

Haramların 13. yıldan sonra olması da, bu cihetle okunabilir.  

 

AMACA UYGUN (MAKSADA MEBNİ) 

 

Dini iletişimin hedef kitleye göre farklı amaçları olabilmektedir. Bunlar; 

 

1. Bilgi ağırlıklı: Seçilen konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak ,

2. İkna ağırlıklı: Değer, tutum, inanç ve davranış değiştirmeyi hedeflemek,

3. Dinleyenlerde heyecan, coşku ve derin hisler uyandırmaktır.

 

Özetle; hedef kitleyi bilgilendirmek, tutum ve davranışlarında değişiklik meydana getirmek, iyi ve güzel olana teşvik, kötü ve çirkin olandan ise sakındırmaktır. 

Akıldan çıkmamalı ki en güzel etki yaşayarak olacaktır. (Bu konuya ise bir sonraki yazımızda “ahlak” başlığı altında değineceğiz.) 

 

MUHATABA UYGUN (MUKTEZA-YI HÂL) 

 

Mesaj düzenlenirken alıcılar hakkında hedef kitle analizi yapılmalı ve bu mesajlar “kime verilecek?” sorusunun cevabı verilmelidir. 

 

Muhatapların yaşı, cinsiyeti, eğitimi, mesleği, yaşadığı yer, sosyal – siyasal düzeyleri gibi özellikleri göz ardı edilmemelidir. 

 

İmanın iç faktörü olan zihin, irade ve duygu faktörleri Hz.Peygamberin “hangi amel daha üstündür?”, “En büyük günah nedir?” gibi sorulara verdiği cevaplar bu çerçeveden anlaşılabilir.  

 

HAYATİ

 

Mesajların içeriğinin hedef kitlenin yaşadığı hayatla ilişkisi olmalı, bir sorununu çözmeye ya da karşılaşacağı çeşitli durumlarda işine yarayacağı türden olması gerekir. 

 

Ne yazık ki günümüzde bir çok kesimin anlatmış olduğu din, gençlerimizin hayatta karşılığı olmayan, hayatın içinden konuşmayan örnekler, olaylar ve hayatlar. Bu anlamda mesaj verilirken muhatabının  hayatına dokunabilmeli, dokunabildiğimiz oradan da değiştirilebileceği hatırdan çıkamamalıdır.

 

Kur’an duvar değil, hayat kitabıdır. Bizimle hayatın içinden konuşur, şimdi ve burada ya seslenerek k-okuyanını inşa eder. Hayatın içinde yer almayan ise mit olmaya adaydır. 

 

GÜNCEL 

 

Mesaj hazırlanırken yakın zamanda yaşanılan, güncel olaylardan istifade edilmeli, geçmişi günümüze taşımalı. Kur’an kıssalarının karşılıkları muhakkak ifade edilmeli. Kassa – yekussu fiili birşeyin izince, ardınca gitmek demektir. Kur’an kıssaları mü’minlerin başına gelen ya da gelebilecek olan her ihtimali ve olayı barındırmaktadır. 

 

Buna Kur’an’ın dinamikliği ve kyamete kadar mu’ciz olması da unutulmamalı. 

 

Mekke’nin fethinden sonra sevgili Peygamberimizin müşriklere “Bugün size kınama yoktur (Yusuf 92) okuması, kıssaların ilk Kur’an nesli döneminde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunun göstergesidir.  

 

Dua eder dua beklerim.