DİNDARLIK TÜRÜ

DİNDARLIK TÜRÜNÜN ÖNEMİ

VAN 1.03.2017 22:44:29 0
DİNDARLIK TÜRÜ
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

DİNDARLIK TÜRÜ


DİNDARLIK TÜRÜNÜN ÖNEMİ

"Her alanda sadece o alanın uzmanları konuşsun" klişe dayatması konulara dışarıdan, dolayısı ile de daha objektif, daha cesur, daha kaygısız ve daha geniş açıdan bakılmasını hep imkansız kılmıştır. Oysa hiç bir konu zannedildiği gibi sadece bilgi meselesi değildir. Çoğu zaman esas mesele nereden ve nasıl bakıldığı meselesidir. Bazen çok fazla bilgi ile içeriden bakmaktansa az bilgi ile dışarıdan bakmak daha fazla farkındalık, isabet ve çözüm sağlayabilmektedir. 

Hep tek tip gibi bahsedilse de aslında farklı dindarlık türleri vardır! Dindarlığın hangi türde ve nasıl olduğunu o dindarlığı hangi kaynağın beslediği belirliyor. Evet nasıl bir dindar olduğumuzu dindarlığımızı besleyen kaynak belirliyor.

Gözlemlerime göre dindarlığı sadece Kur'an'ın belirlediği bir dindarlık daha dengeli, daha bütüncül, daha rasyonel bir dindarlık oluyor.

Ara yol ve yöntemlerle yani başka kitap ve ekoller vasıtasıyla inşa olmuş dindarlıkta (ki bu tür dindarlık çok yaygındır) bazı yönler çok öne çıkarken bazı yönler anlaması güç bir biçimde geri ve zayıf kalıyor. Bir boyutun aşırı öne çıkması başka alanlarda aşırı geri kalmayı zorunlu kılıyor. Oysa İslam bir fıtrat ve denge dini olduğunu beyan ediyor.

Bu durum; her bir ekolün bazı hususları -örneğin iman, zikir gibi- yorum farkı nedeniyle daha çok öne çıkarıp vurgularken bazı meseleleri fazlaca geri plana itmesinden kaynaklanıyor.

Oysa Kur'an buna izin vermeyecek derecede dengeli bir metodoloji içeriyor. Her bir konuyu tam yerinde ele alıyor, unutmanıza ya da başka alana kaymanıza fırsat vermeden bir süre sonra o konuyu tekrar hatırlatıyor. 

Söz gelimi korkunuz ön plana çıkarken umut veren ayet çıkıyor karşınıza ve zihnen dengeleniyorsunuz! Namazın öneminden bahsederken ve siz sadece namaz odaklı bir eksen kayması yaşayacakken insanlara faydalı amellerin önemini getiriyor önünüze ve yine sizi dengeliyor.

Böylece hiç bir konuyu tek başına öne çıkarmanıza da fazlaca ihmal ederek geride bırakarak buna uygun bir zihin ve ruh inşasına izin vermiyor.

Oysa ara kitaplar ve ekoller böyle bir metodoloji uygulamıyor. Kimisi tamamen eğitimi kimisi büyük ölçüde imanı kimisi en çok zikri vs. önemsiyor, bunları öne çıkarıyor. Böylece buna uygun ve büyük ölçüde bir tarafa daha çok kaymış, böylece başka şeylerden daha fazla uzak düşmüş, bir yanı çok gelişirken başka mühim yanları geride ve güdük kalmış bir dindarlık tipi yaratıyor.

Mesela böyle bir dindarlıkta insan cihat için canını vermeye hazırken aç yatan komşusu onun önceliği olmayabiliyor. Eğitim için tüm varlığını seferber ederken haksızlık karşısında son derece huzurlu bir ruh haliyle kayıtsız kalabiliyor. Namazı beş saniye geciktirmemek için akıllara durgunluk verecek ölçüde hassas davranırken abdest alırken rahatlıkla bol su tüketerek israfa düşebiliyor.

Tüm bu örneklerle anlatmaya çalıştığım dindarlık türü kaynağını tamamen Kur'andan almayan, daha çok ara yol ve ekollerden beslenmenin bir neticesi! Günümüz müslümanlığının en büyük sorunlarından birisi de az dindar - çok dindar olma sorunu değil; hangi tür bir dindar olunduğu sorunudur. Dediğim gibi dindarlığımızın türünü hangi kaynaktan beslendiğimiz belirliyor.

Çelişkisiz, tutarlı, dengeli, bütüncül, her yönü gerektiği kadar öne çıkmış, yine her yanı sadece ve sadece gerektiği kadar geride kalmış, diğer bir ifadeyle Allah'ın istediği türde bir dindarlık inşası için saf ve duru kaynakla direkt irtibatımız şart! Dini direkt kaynağından öğrenirsek bizzat olgu, ara kişi ve kurumlardan öğrenirsek de birilerinin algısı dinimiz oluyor ne yazıktır ki!