Din hayattır, hayat ise dindir!..

Yani kişinin inancı hayatıdır, yaşadığı hayatı ise inancının karşılığıdır.

VAN 17.09.2015 21:52:53 0
Din hayattır, hayat ise dindir!..
Tarih: 01.01.0001 00:00
 MÜSLÜMAN’IM DİYEN BİRİNİN İDEOLOJİSİ OLMAZ/OLAMAZ.

İnsanların harcama noktasında çok cömert oldukları alanların başında din gelir, Allah'ın eksiksiz olarak gönderdiği İslam dininde haşa sanki fazlalık veya eksiklik varmış gibi fetvalarla harcama yaparlar. Oysa yüce rabbimiz "De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz?......(Hucurat:16)" dinin yani yaşamın nasıl olacağıyla ilgili olarak kararı Allah verir, birtakım yapılanmalar şahıslar değil.

Dolayısıyla, Allah'ın kendisine dünyalık olarak verdiği maddi alandaki harcama noktasında çok cimri olan insanoğlu, manevi değerler yönünden hiçte öyle cimri değildir. Gerek değerlere ilave yönünden(bit’at, hurafe, batıl), gerekse değerleri kendi durumuna göre kırparak, eksilterek, eskiterek kendi konumlarına göre uydurmaya çalışırlar…

Peki, maddi boyutuyla çokta cimri olan insan manevi değerler yönünden neden harcamada hiçte cimrilik göstermemektedir?..

Manevi değerler bilindiği üzere insanoğlunun hayatını kontrol altına alan ve belirli bir çizgide disipline eden bir olgudur. Bir insan rabbi tarafından gönderilmiş olan kitap’a diğer bir deyişle vahiye uyacağına, onları kendisine uydurmaya çalışırsa hayatının düzgün olması mümkün değildir.

Dinin statik olan itikadı ne kadar değeri varsa her insan, her bölge kendi konumlarına göre uyarlamaya çalışırsa bu sefer dini kuralların evrenselliğinin bir anlamı kalmaz!..

Tamamen maddi boyuta yönelmiş olan insan manevi yönünden kendisine göre bir tasarruf düşündüğünden dolayı çıkmazlar içerisine girmekte. Günümüz insanını sarmış olan bu buhran maalesef insanı daha da saldırganlaştırmış, daha da içinden çıkılamaz bir duruma itmiştir.

Bunun çıkış yolu yok mudur vardır elbet o’da kendisini Rabbi tarafından gönderilmiş olan dini değerlere yeniden sarılmasıyla, yaşamasıyla mümkündür. "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.(Maide:105)"

Her insanın keyfine göre bir din anlayışı olamaz, hiç kimse dine kendiliğinden bir şeyler eklediği gibi, dinden bir şeyler koparamazda. Allah’ın varlığını kabul etmekle birlikte kendiişlerine karıştırmamayı düşünmek Allah’ı hayattan dışlamanın bir başka boyutudur.

İşimize gelen konularda Allah derken, gelmeyen konularda ise kendi düşüncelerimizi ön plana çıkarırsak ister istemez huzur bulmamız, istikrar sağlamamız, hayattan tat almamız mümkün değildir.

Diğer bir önemli konuda dinle ideolojilerin karıştırılmasıdır. "Müslüman’ım diyen birinin ideolojisi olmaz/olamaz!.."

Çünkü o’nun hayatını şekillendiren dindir dolayısıyla ideolojilere göre yaşamını belirleyemez. Bilindiği gibi din Allah’ın peygamberlerine vahiyle bildirdiği hayat tarzıdır. Bu tarz sadece ibadi bir takım ritüellerden ibaret değildir, tam tersi hayatın tüm alanlarını kapsayacak durumdadır.

Dinin ideoloji haline getirilmesi yaşanılmak istenilen dinden uzaklaştırır, çünkü kimi konularda dinin sahibi olan Allah’ın söylediklerine yer verilir kimi konularda da ideolojilerin söylediklerine yer verilirse başta birey ve toplum bozulmuş olur.

Din hayattır, hayat ise dindir!.. Yani kişinin inancı hayatıdır, yaşadığı hayatı ise inancının karşılığıdır.

Kavram kargaşalığının alabildiğine yaşandığı günümüzde ne acıdır ki, insanımız birçok konuda ideolojilerin belirledikleri alanlara göre konuşmaya hareket tarzlarını ona göre belirlemeye başladılar, sanki dinde yeri ve cevabı yokmuş gibi.

İnsan sosyal bir varlıktır, insanın olduğu yerde sosyal hayatın olmaması düşünülemez. İnsan her alanda sosyalleşmek zorundadır, eğer bunu sağlamamış olsa toplumsal ahengin olması mümkün olmaz.

Sivilleşmenin her geçen gün biraz daha önem kazandığı günümüzde dinin belirleyicilikten uzak olması yani dinin ideolojileştirilmesi ideolojilerin olmazsa olmaz olarak görülmesi farklı alanlarda kurumsallaştırılmaya çalışılması özellikle Müslümanları mücadelesiz ve cesaretsiz bırakmıştır.

İnsanoğlunun yeryüzüne ayak basmasıyla ilk davranış biçimlerini peygamber belirlemiştir. Daha sonra neslin çoğalması farklılaşmaları ortaya çıkarmış bu farklılaşmalar arttıkça Allah yeniden başa yani hayatın ilk inşasına dönmek için peygamberler ve bunalar bağlı olarak kitaplar göndermiştir.

Gönderilmiş olan bu kitaplar insanların istifade etmesi kararlarında merkez olarak vahyi almalarını sağlamak için. Allah’ın göndermiş olduğu ve razı olmuş olduğu dini bırakarak ideolojik davrananlar hakkında yüce rabbimiz şöyle buyurmaktadır. “Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (Enfal:36)”

Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.