Dağlıca’da pusunun kodları

Ömer Altaş

VAN 7.09.2015 23:37:53 0
Dağlıca’da pusunun kodları
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Strateji yoksa başarı da yok.

Vusûlsüzlük usulsüzlükten doğar.

Paradigma değişir üslup değişmezse kaybetmek mukadder olur.

PKK, ulusal ve uluslararası yeni ittifakın tabelası. PKK ittifakları arasında ideolojik ve metodik boşluklar, bundan sonra uygulanacak stratejilerin temel dayanağı olmalı.

KCK, kör bir savaşı yeniden başlatarak muhatabiyetini kaybetti. Bundan böyle siyaset de üretemeyecek.

Dağlıca’daki pusuda görüldüğü gibi, söylem ve eylemleri etkisiz kaldıkça daha da agresifleşecekler, kamikaze eylemlere yönelecekler.

Kendi terimleriyle, “mücadelelerini” çılgınlık boyutuna “yükseltecekler!”

Retrospektif bir okuma yapıldığında, PKK’nın Dağlıca eylemi, planlı ve programlı. PKK bu çapta bir eylem ile jeo-politik küresel ittifakın yeni bir planını devreye soktu. PKK, devlette siyaset yerine ordunun rol almasını istiyor. HDP başarılı bir projeydi ama buraya kadar, ötesi zor. Ancak uluslararası güçlerin acelesi var. HDP ile PKK arasındaki anlaşmazlık bu! Terör dayanılmaz noktaya getirilecek, büyük şehirler karışacak, sarsıcı suikastlar yapılacak, halk sokaklara dökülecek, hükümet düşecek, asker yönetime el koyacak.

Böylece istikrarsız ama Pentagon’a bağlı eksen ülkeler teorisi, anlaşılan o ki İran taşere edilerek hayat bulmuş olacak!

Senaryonun tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Sonucu ise tarafların strateji savaşı belirleyecek.

PKK şu an kaybediyor.

PKK kaybettikçe, ona bağlı olarak siyaset üretenler de kaybedecek. Türk Solu, HDP ve merkez medya kaybedecek. HDP’ye taktik verenler, 7 Haziran’ın kendi başarıları olmadığı, bir sosyolojiden bir kumpas ürettikleri gerçeği ile yüzleşecekler.

PKK terörü tırmandırdıkça, PKK’nın “sivil ittifakları” aşama aşama terörle eşitlenecekler.

Türk solu, HDP ve merkez medya, PKK ile öylesine iç içe girdi ki, üç yapının da kısa süre zarfında terör zemininden geri dönüş imkânı bulması zor görünüyor.

Şimdi onların kaybetmeye başladıkları süreci; yarım bırakmadan tam olarak sonuçlandırmak gerekir.

Bunun için PKK’nın belinin kırılması yanında stratejik olarak durmaksızın IŞİD vurulmalı.

Zira onlar, IŞİD gibi bir terör örgütünü öne çıkarıp PKK gibi bir terör örgütüne kamuoyunu razı etmişlerdi.

IŞİD kartı ellerinden alınınca boşluğa düşecekler. PKK’nın önündeki ulusal ve uluslararası meşruiyet perdesi de kaldırılmış olacak.

IŞİD Kobani’ye saldırıdan vazgeçince Kobani devrimi tiyatrosu da bitti.

IŞİD ve Kobani üzerinden 7 Haziran seçim sürecini profesyonelce dizayn eden hile odağı, benzer bir enstrümandan bu kez mahrum.

Bundan sonra PKK, HDP ve Türk Solu arasındaki görüş farklılıkları doğal olarak daha fazla açığa çıkacak.

Her fırsatta ısırmaktan başka bir şey düşünmeyerek bir politika hayvanına dönüşen bu kriminal ittifaktaki çelişkileri büyütecek politikalar uygulamalı.

Zor durumdalar.

Amorf şehir örgütleri, 6-8 Ekim olaylarında HDP’yi, 7 Haziran’dan sonraki süreçte de KCK’yı ofsayta düşürdü(!)

HDP ve PKK; maslahat gereği, Ölümsüzler Taburu, YDG-H gibi söz dinlemeyen örgütlerle çatışmayı göze alamadı. Eylemlerini onaylamak zorunda kaldılar. Bu durum, bağımsız şehir örgütlerinin, bölgede inisiyatifi ele geçirmesine neden oldu. HDP ve Kandil bu örgütlerin dümen suyunda politika üretiyor(!)

Murat Karayılan’la yapılan röportajlarda bu fotoğrafın bütün detaylarını bulmak mümkün.

Oyunu saniye saniye takip etmeli, yeni taktiklerle ihmal ettikleri cephelere baskınlar gerçekleştirmeli.

PKK ile komuta merkezlerini hedef alarak savaşmalı, HDP’yi bilinçli bir şekilde kendi haline bırakmalı. “Yaratıcı ilgisizlikle” onlar sadece ya cevap vermek ya da kendilerine cevap verilmesini beklemek durumunda kalmalılar.

Bu politikayla eş zamanlı olarak stratejinin ikinci aşamasını uygulamalı.

Kürt milliyetçiliğini yabancı devletlerin kullanışlı bir enstrümanı olmaktan çıkarmalı.

Kürt milliyetçiliğinin yönü sistem içine yönlendirilmeli.

Kürt milliyetçiliği de Türk milliyetçiliği gibi yeni Türkiye’nin bir cüzü yapılmalı.

AK Parti bu süreçte, yapı bozucu yeni siyaset tarzları üretemediğinde, evdeki bulgurdan da olabilir.

Öyle olmalı ki, sıradan bir Kürt’e, AK Parti’ye oy verdiğinde “kendine oy verdiği duygusu” yaşatılmalı. Ak Parti’nin Kürtlerin partisi olduğu olgusu daha güçlü hissettirilmeli.

Belki barıştan yana olan sembol isimlere AK Parti’de imkân verilmeli.

Bu strateji; BBP, SP ve MHP kitlerine dönük olarak da rafine bir şekilde uygulanabilir.

Gelinen noktada paradigma değiştirmeden, sıra dışı, şaşırtıcı politikalar üretmeden yol alınamadığı görüldü.

Bugün iki HDP gerçeği olduğu gözden kaçırılmamalı. Yeni Türkiye’ye savaş açan HDP ve yeni Türkiye ile uyumlu ama sindirilmiş HDP. Barışı isteyenler blok halinde savaş lobisinin vesayeti altında. Doğru politikalarla, HDP, bu ayrışmayı kendi içinde yapmak zorunda bırakılabilir.

Kürtlerin tercihini değiştirmesi bağlamında yetersiz bir süre olan erken seçim atmosferi için Kürt’ün önüne onurlu bir yol açılmalı.

Son dönem reklam filmlerinde sıkça izlendiği gibi bir senaryo uygulamalı: Aktör sıkıntı dolu bir hayat yaşamaktadır; birden etrafında objeler tek tek değişir, aktör mutlu olur, gülümser.

Kürde dönüş için sırtını dayayacağı makul, meşru ve göğsünü gere gere savunacağı bir dayanak sunulmalı.

Kürtler ’den anlamlı bir bloğun geri dönüşü, psikolojik üstünlüğü yeniden ele geçirmek için şart. Aksi halde AK Parti erken seçimde oyunu artırsa bile güçsüz durur.

Vakit henüz geç olmadan harekete geçmeli.

En iyi strateji; savaş başlamadan kazanmaktır.