“Dağıtdın haver-i İslam’dan küffar kâbusun”

O günlerin Azerbaycan’ından bir ses;

VAN 15.09.2015 12:23:06 0
“Dağıtdın haver-i İslam’dan küffar kâbusun”
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Stepan Şaumyan, Lenin’in emriyle Bakü’ye vaziyet ediyordu. Komünist/faşist Şaumyan rejimi kısa bir süre içinde binlerce Azerbaycan Türkünü katliamdan geçirdi. Tiflis’te ilan edilen ve hükümeti Gence’de bulunan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetleri bu soykırım harekâtını durdurabilecek güçte değildi. Öte yandan Kuzey Kafkasya halkları (Çerkesler, Çeçenler, Karaçaylar, Balkarlar, Avarlar, Kumuklar, Asetinler, Abhazlar…) da topun ağzındaydı. Yeni kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bir yandan Kızılordu’nun, öbür yandan Çarlık yanlısı Beyaz Rusların taarruzu altında can çekişiyordu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Mehmed Emin Resulzade ve Kuzey Kafkasya Cumhurbaşkanı Abdülmecid Çermoy, Batum’da imzalanan dostluk ve yardımlaşma anlaşmalarına istinaden, Devlet-i Aliye’den destek istediler. Başkumandan Vekili Enver Paşa, hiç vakit kaybetmeden, üvey kardeşi Nuri Paşa komutasındaki 20 bin kişilik “Kafkas İslam Ordusu”nu bölgeye gönderdi. Kafkas İslam Ordusu, önüne çıkan bütün Bolşevikleri, Daşnakları ve onların yardımına koşan İngilizleri ezip geçerek, 15 Eylül 1918’de Bakü’yü düşman işgalinden kurtardı. Soykırımın eşiğinden dönen ve başkentlerine kavuşan Azerbaycan Türkleri, Kafkas İslam Ordusu’nun her bir neferini başlarına taç ettiler. Taçların en büyüğü, bittabii, bu ordunun kuruluş emrini veren Enver Paşa’ydı.
O günlerin Azerbaycan’ından bir ses; Şeki’den şair Salman Mümtaz”ın sesi:
Müselman gayretin çekdin, gözetdin Türkün namusun,
Dağıtdın haver-i İslamdan küffar kâbusun.
Mesacidden dilerdi Rus asa öz nehs nakusun,
Güneşden parlak amalın olup Şark ehline ezher,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Bakü zaferinin üzerinden bir ay bile geçmemişti ki, Kafkas İslam Ordusu, Dağıstanlıların tekbir sesleri eşliğinde, düşmandan temizlenen Derbent’e girdi. 14 Ekim 1918’de Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Ordusu Komutanı Yusuf İzzet Paşa ve Kuzey Kafkasya Cumhurbaşkanı Abdülmecid Çermoy, Derbent’te bir araya gelip, şehrin burçlarına Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı bayrağını diktiler.
Şeytanın bacağı kırılmış, Kafkasya’nın Müslüman halkları için istiklal güneşi nihayet doğmaya başlamıştı. Ne var ki, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya cumhuriyetleri Kafkas İslam Ordusu’nun koruyucu şemsiyesi altında ve Osmanlı subaylarının tecrübelerinden istifade ile devlet müesseselerini -bilhassa düzenli ordularını- kurmak için kolları sıvarken, İstanbul’dan gelen acı bir haber bütün planları alt üst etti: Kafkas İslam Ordusu, Devlet-i Aliye’nin imzaladığı Mondros Mütarekesi uyarınca geri çağrılıyordu…
Kahraman Nuri Paşa ve askerleri, çaresiz, Kafkasya’dan çekildiler. Geride aziz hatıraları kaldı.
Tarih şuuruna sahip bütün Kafkasya Müslümanları için bir kurtuluş meşalesi olan Nuri Paşa’yı -ve elbette Enver Paşa’yı- bilvesile rahmetle anıyoruz.
* * *
Üç sene sonra, Kafkas İslam Ordusu zaferlerinin 100’üncü yıldönümlerini idrak edeceğiz inşaallah. Görkemli kutlamalara ne dersiniz? Bu muazzez ordunun fetihlerini gündeme getirmek ve sürekli gündemde tutmak, aşağılık kompleksinden mustarip olan kimselere ilaç gibi gelecektir. Çanakkale Müdafaasını ne kadar konuşuyorsak, Bakü’nün kurtarılışını da en az o kadar -hatta belki ondan da fazla- konuşmalıyız. Zira Bakü’nün kurtarılışı daha ”dinamik” bir ilham verir, daha ”atak” bir halet-i ruhiye kazandırır. 
Mazlum kardeş halkların imdadına koşmak… Hatta, kardeş olmayan mazlum halkların da imdadına koşmak… Bu toprakların çocuklarına böyle bir misyon yakışır.