ÇÖZÜN KÜRT SORUNUNU İŞİMİZE BAKALIM

Vahdettin İnce

VAN 31.05.2016 10:28:18 0
ÇÖZÜN KÜRT SORUNUNU İŞİMİZE BAKALIM
Tarih: 01.01.0001 00:00
Türkiye’de Müslüman zihinlerin içe kapanmasına yarayan bir tuzaktan başka bir şey değildir. Yıllar yılıdır akademisyenlerimiz, hukukçularımız, edebiyatçılarımız, sanatçılarımız, siyasetçilerimiz bütün enerjilerini bu soruna bir çözüm bulmak için harcıyorlar… Batı’da üretilmiş eserleri tüketmeyi marifet sayarız o kadar. Tıpkı ekonomide tüketici olduğumuz gibi bilim ve sanatta da tüketiciyiz. Çünkü bizim için tek uğraş alanı bu sorundur. Müslümanlığın evrensellik özelliğini esas alanlarımız da varsa yoksa Filistinle uğraşmak zorundadırlar. Biçilen ufuk bu. Dayatılan zihinsel boyut bu.
Memleketten akademisyen bir dostum katıldığı bir sempozyumdan sonra bana misafir olmuştu. Gece ilerleyen saatlere kadar sohbet ettik. Bir ara sempozyum sırasında bir papazla aralarında geçen bir diyaloğu anlattı. Dünyanın içinde bulunduğu durumu konuşuyorduk. Papaz: Allah bütün insanlara yardım etsin deyince, ben: Allah Müslümanlara yardım etsin dedim dedi. Dostum iyi ve İslam’a uygun bir şey yaptığını düşünüyordu. Ben bunun evrensel bir dine inandığını söyleyen bir insanın ağzından çıkacak bir söz olmadığını söyleyerek itiraz edince dostum, aslında maksadının “Müslümanlar kurtulsun da diğer insanlara ne olursa olsun” olmadığını söylediyse de mevcut pratiğe bakınca reel durumdan kaynaklanan bir tavır takındığı belliydi.
Müslümanlar evrensel düşünemiyorlar. Mesela dostum sadece “Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik” ayetini hatırlasaydı eminim Allah’ın rahmeti bağlamında Müslüman bencilliği yapmasının yanlış olduğunu anlardı.
Bu konuda kabahatin tümü Müslümanlara ait değildir elbette. Müslüman memleketlerin her biri dev sorunlarla boğuşacak şekilde (onların iradesi dışında) dizayn edilmiş. İç sorunlar sonunda zihinsel olarak da içe kapanmayı getiriyor. Çok çok evrensel düşüneni de biraz daha büyük ölçekte bir başka iç sorun olan Filistin meselesine kafa yormak durumundadır. Yani hepimiz ya ulusal sınırlar içindeki kangren olmuş sorunlarla uğraşıyoruz ve zihnimiz o sorunun boyutlarıyla sınırlıdır ya da ümmet düzeyinde iç sorun olan Filistin meselesiyle yatıp kalkıyoruz ve zihnimizin evrenselliği onun boyutlarıyla sınırlıdır.
Mesela Kürt sorunu. Türkiye’de Müslüman zihinlerin içe kapanmasına yarayan bir tuzaktan başka bir şey değildir. Yıllar yılıdır akademisyenlerimiz, hukukçularımız, edebiyatçılarımız, sanatçılarımız, siyasetçilerimiz bütün enerjilerini bu soruna bir çözüm bulmak için harcıyorlar. Bu saydığım alanların tümünde özgün üretim sıfır dolaylarındadır. Batı’da üretilmiş eserleri tüketmeyi marifet sayarız o kadar. Tıpkı ekonomide tüketici olduğumuz gibi bilim ve sanatta da tüketiciyiz. Çünkü bizim için tek uğraş alanı bu sorundur. Müslümanlığın evrensellik özelliğini esas alanlarımız da varsa yoksa Filistinle uğraşmak zorundadırlar. Biçilen ufuk bu. Dayatılan zihinsel boyut bu.
Bu yüzden bir papazla karşı karşıya kaldığımız zaman evrensellik iddiasında sınıfta kalıyoruz.
Bu köşede ve başka mecralarda sürekli “Kürt sorununa bir çözüm bulun” diye feryat etmemin sebebi budur. Biz bu sorunu çözmedikçe, bu soruna çözüm diye onu biraz daha derinleştiren girişimlerde bulundukça tükeniyoruz çünkü.
Filistin meselesi de öyle. Yıllardır Müslümanların veya Arapların çabalarıyla çözülemeyeceği bellidir. O halde neden bu sorunun bütün bir ümmeti esir almasına sebep olacak şekilde bütün enerjimizi buraya yoğunlaştırıyoruz? Şimdi bunu okuyanlar İsraillilerin yaptığı zulümleri, Filistinli kardeşlerimizin mazlumiyetini ileri sürerek bana itiraz edecekler. Ben de zaten bunun için söylüyorum. Biz vaktimizi öfkeli bir şekilde harcadığımız sürece Filistinin kurtuluşu gecikir. Gerçek bir gündemle kendimize gelirsek daha sağlıklı düşünür ve sadece Filistinin değil, bugün insanlığın çokça ihtiyaç duyduğu İslami evrensel erdemleri egemen kılabiliriz.
Adını şimdi unuttum. Haçlı seferleri sırasında Hristiyanlar Kudüs’ü ele geçirip orada bir krallık kurdukları zaman dönemin Müslüman alimlerinden biri “bugünden sonra Müslümanların Kudüs ve çevresinde kalmaları haramdır. Hemen göç etmeleri gerekir. Bizim onları kurtaracak gücümüz yoktur. Hiç kimse Müslümanları başkasının esareti altındaki bir zillete mahkum edemez” diye fetva vermiş. Nitekim Selahattin Eyyubi de sükunetle Filistin’i kurtaracak çözümleri üretecek zaman bulabilmiş.
Aynı fetvayı 67 savaşında Arap orduları İsrail karşısında yenilince Şam’da yaşayan Arnavut alimlerden Nasiruddin el-Elbani de veriyor ve Filistinliler göç etsinler, çünkü bizim onları koruyacak gücümüz yok diyor. Arap ve Müslüman milliyetçileri demediklerini bırakmıyorlar. Adamı bir hain ilan edip idam etmedikleri kalıyor.
Tekrar ediyorum. Türkiye’de Kürt sorunu, ümmet düzeyinde Filistin sorunu bizi lokal ve genel düzeyde içe kapatıyor. Zihnimizi daraltıyor, bakışımızı sınırlandırıyor. Evrenselliği, hiç de hak etmeyen medeniyetlere, dinlere bile kaptırmamıza sebep oluyor.
Ak Parti iktidarı yeni ve hatalardan arındırılmış bir çözüm süreci başlatsın biz de kendi işimize bakalım. 
iktibasdergisi

Karar/ Vahdettin İnce