‘Çözüme sivil katkı’da taraf olmak

Sibel ERASLAN

VAN 17.10.2014 16:27:00 0
‘Çözüme sivil katkı’da taraf olmak
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Zorlu bir sınavdan geçiyoruz. Son yaşadığımız olaylarda aralarında emniyet görevlilerinin de bulunduğu 46 insanımız canından oldu, 682 yaralı var ve 323 kişi tutuklandı. Sorumsuz tavırlarla, Kobani’deki trajediyi bahane ederek yapılan sokak çağrısının ağır bilançosu vahim boyutlarda. Halkın tüm ağır tahriklere ve sokak çağrılarına rağmen cidden sağduyuyla, şiddet olaylarına iştirak etmemesiyse, belki de toplumu tehlikenin eşiğinden döndürdü, çok daha vahim sonuçlar gelebilirdi. Böylesi gözü dönmüş bir cinnetle ne Kürt Hareketinin ne de Türkiye’nin kazanacağı bir şey yok!

Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26), Yusuf Er (18), Hüseyin Dakak (19) yoksullara kurban eti dağıtmak üzere çıktıkları yolda işkence edilerek katledildiler. Av. Kezban Hatemi’nin bölgede yaptığı görüşmeler sonrası getirdiği fotoğraflar korkunçtu. Kobani bahane edilerek, aynı etnik kimliğe mensup oldukları halde, inançlı kişilere yönelik yürütülen bu cinnetin ne siyasetle ne de kurtuluşçu söylemle ilgisi var... Uygarlık tarihini sıkı bir ahlaki eleştiriden geçirerek kurulan ‘’Özgürlüğün Sosyolojisi’’nde böylesi bir vahşete yer yok!  

Hakiş Sendikası Başkanı Mahmut Arslan’ın feveranla aktardığına göre; özellikle Yüksekova ve Erciş’te can güvenliği kalmayan esnaf ve sendika mensupları, yerlerini yurtlarını terk ederek göçmeye başlamışlar. Muhsin Kızılkaya, Kobani’de kaybettiklerimizden fazladır dedi taziyelerimiz için... Bölgeden gelen acı dolu mesajlarda, telefonlarda işittiğim söz hep aynı: ‘’Taziye çadırı kurup, taziyelerimizi almayacağız, hak yerini bulmadan...’’ Bu tepkilerde, evlatlarını kardeşlerini feci işkencelerin akabinde kaybetmiş, otopsilerde bile teşhis etmekte zorlanan acılı ailelerin kederleri ağır basıyor kuşkusuz... Ama o acının altından bile ‘’hak yerini bulsun’’ nidası çıkıyor... Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır yağdırsın Cenabı Allah. Bize düşense, metanetin adaletin sağlanabilmesi için, hukukun işleyebileceği zeminleri hazırlamak. Kan, kuşkusuz kan ile temizlenmez. Allah Resulünün(s) Veda Hutbesinde ‘’ayaklarımın altındadır’’ diyerek lanetlediği kan davasını sürüme sokmakla kimsenin kazanacağı yok...

***

Hakkın yerini bulup, hukukun ve adaletin işler hale gelebilmesi için, öncelikle çatışma ortamının derhal kesilmesi gerekiyor. Karşılıklı güç denemesi bizi eski acılı günlerimizin bataklığına çekmemeli. Aklımızı başımıza toplamamız gerekiyor! Ancak çatışmasızlık vuku bulursa, derdimizi anlatabiliriz birbirimize.

Bu bağlamda Akil Heyet üyelerinden Can Paker, Oral Çalışlar ve Av. Mehmet Uçum’un davetiyle bir araya gelen 25 Akil Heyet üyesi, barış çözümüne sivil katkı bağlamında neler yapılabileceğini konuşmak üzere insiyatif aldı.

Kuşkusuz siyaseti belirlemek ayrı konu, onun içeriğini, programını karşılıklı güç satrancını belirleyecek olan gene siyasettir, siyasi muhataplardır. Lakin bu süreçte sivil katkı da meseleye taraftır. Çatışmasızlık ortamının tesisi , taraflar arası ilişkide kolaylaştırıcılık ve iletişimde şeffaflık gibi imkanları da sağlayabilecek dinamizmi haizdir.

Barış çabasının çok önemli bir kısmını da halkla ilişkiler kısmı oluşturuyor. Prof. Doğu Ergil’in bu minvalde dile getirdiği; ‘’içeriğin belirsizliğine dair artan eleştirilerin’’ ve Etyen Mahçupyan’ın dikkat çektiği haliyle; “çözüm sürecinin uluslararası zeminde yeterince dile getirilemeyişi gibi handikapların” aşılmasında da mezkur sivil katkı önemlidir.           

***

Çözüm Sürecine Sivil Katkı başlığındaki toplantımızın evsahibi işadamı Erdal Aksoy’du. Bölgede yatırımları olan, ekonomik kalkınma dendiğinde elini taşın altına koyan kişilerden birisi olarak “Bölgede kalıcı barışın tesis edileceğine ve Türkiye’nin tecrübelerine güveniyoruz, tüm Ortadoğu’ya örnek olacak bir toplumsal mutabakat için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız” dedi...