Çocukları için kovuldukları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin karşısında eylem yapan annelerin umutlu bekleyişi sürerken, onları yaralayan Selehattin Demirtaş'ın aksine Altan Tan'dan destek geldi. Daha önce olduğu gibi yine PKK'ye seslenen Tan, çocuğun yerinin ailesinin yanı olduğunu hatırlattı ve hiçbir polemiğe girmeden PKK'nin onları göndermesi gerektiğini söyledi.
KAÇAK ELEKTRİK TÜKETİMİ
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Güneydoğu'da çiftçilere, kaçak elektrik tüketimine ilişkin, 50 bin lira ile 200 bin lira arasında ceza yazıldığını söyledi.
Bölgede tarlaları susuz kalan çiftçinin kaçak kuyulardan su elde etmeye çalıştığını belirten Tan, "Çiftçi, diyor ki 'Zaten bu kuyuya elektrik bağlanması yasak. Ayrıca bir de ben buradaki elektriğin bedelini ödersem o zaman gelsin tarlayı da devlet eksin. Öte taraftan firma da 'Bu beni bağlamaz, benim bu elektriğin parasını almam lazım' diyor" diye konuştu.
Her iki tarafın da haklı olduğunu belirten Tan, iktidarın bu konuya çözüm bulması gerektiğini belirterek, "Osmanlı dönemindeki mültezimler gibi uygulama yapamazsınız" dedi.
PKK POLEMİĞE GİRMEDEN ÇOCUKLARI BIRAKMALIDIR
Gazetecilerin, PKK’nin çocuk kabul etmesşne ilişkin sorularını yanıtlayan Tan, "Öyle bir tablo ortaya çıktı ki memleketteki 14-15 yaşındaki çocuklar için yanan, ağlayan, feryat eden, yemek yiyemeyen, gece gündüz düşünen, uykusuz kalan bir Başbakan var. Bülent Arınç var, Beşir Atalay var... Öbür tarafta da BDP'li, HDP'li milletvekilleri sanki diyor ki, 'Bu çocuklar dağa gitsin, iyi ki gittiler...Kaçtılar kurtuldular. 14-15 yaşındaki çocuğun dağa gitmesinin doğru olacağını söyleyebilecek bir siyasetçi var mı? Bu yaştaki çocuğun yeri, anasının, babasının yanıdır, sıcak yuvasıdır. PKK'ye da düşen, hiç bu kadar polemiğe girmeden, 'Biz asla 14-15 yaşındaki çocukların dağa gitmesini savunamayız, doğru bulmayız' demektir. Kimse doğru bulmaz zaten. Çünkü biz 14-15 yaşındaki kızların evlendirilmesine bile karşı çıkıyoruz. Bütün feminist ve kadın hareketleri diyor ki, çocuğun iradesi hukuğa göre reşit değilse, yaşı reşit olmayana kadar onunla ilgili kararlar evebeyinlerdedir, anne babalardadır. Bunu söyleyeceksiniz. PKK de bunu söyleyecek, biz de bunu söyleyeceğiz. 'Eğer böyle bir durum varsa, çocuklar bir şekilde dağa gitmişlerse, bunların tamamı anne, babalarının yanına dönmelidir' diyeceksiniz ve geleni de göndereceksiniz.
ÇOCUKLAR NİYE LUNA PARKA DEĞİL DE DAĞA GİDİYOR?
Sonra döneceksin Başbakan'a. Timsah gözyaşları döken AK Partililere. Sen bu çocukları bu kadar seviyorduysan, hiç düşündün mü Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Cizre’de, Hakkari’de, Kerboran’da, Çewlik’te, Ammara’da, Zengen’de bu çocuklar niye lunaparka gitmiyor da dağa gidiyor. Kandırılarak giden de yok. Bunu oraya yollayan sebepler ne? Bunu nasıl engelleyebiliriz? Pozantı’da tecavüze uğrayan çocuklarla ilgili ne yaptın? Uyuşturucu çetelerinin ellerine düşen çocuklar için ne yaptın? Diyarbakır’dan her sene İstanbul’a ve metrepollere fuhuş için, uyuşturucu için, hırsızlık için, mafya için, çaresizlikten giden kaç tane çocuk var, bunları sordun mu? Diyarbakır’da sokaklarda uyuşturucu ilköğretimlere kadar düşmüşse senin emniyet müdürlerin, polislerin nerede sayın Başbakan? Dağa giden 14 yaşındaki bir çocuk dağdan döndü. Bu çocuğu sen televizyonda gösterdin. Asker parka giydirdi, çay içirdi. Bu çocuğa sonra ne oldu Sayın Erdoğan? 45 sene ceza aldı. Herkes mi aklını kaybetti yoksa büyük bir tiyatronun ortasında mıyız bilemiyorum. Bir taş attı diye 2 çocuğun birine 9 yıl ceza verildi diğerine 18 yıl ceza verildi. Ve bunlardan birisinin elinde taşla resmi var. Taşı da atmamış. Dolayısıyla tekrar başa dönersek, 14-15 yaşındaki çocuğun yeri anasının babasının yanıdır. Okuldur, eğitimdir, tecavüze ve sıkıntıya da uğramışsa rehabilitasyondur, eğitimdir. Ama dönüp Başbakana bu soruları sorma hakkımız da var. Senin mahkemelerin 14 yaşındaki çocuğa 45 yıl ceza veriyorsa, Roboski’de 14 yaşındaki çocukları Roboski’de senin uçakların paramparça yapıyorsa, Allah seni de bildiği gibi yapsın. Hakkımız haram olsun, zıkkım olsun.‘ dedi.
ISLAH HABER
