Çelik: Yargının kimyasında problem var

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, İmralı'ya gerçekleştirilecek ziyarete ilişkin, 'BDP'li milletvekilleri gitti geldi diye bir mucize olacakmış gibi beklenti içine girmenin anlamı yok' şeklinde konuştu.

VAN 21.02.2013 12:01:36 0
Çelik: Yargının kimyasında problem var
Tarih: 01.01.0001 00:00

Çelik, "Toplumda beklentiyi bu derece yükselttiğiniz zaman herhangi bir tökezlemede, herhangi bir aksaklıkta insanların moralleri bozulur, ümitleri kırılır. Yani böyle abartılmış bir iyimserlik yaymak doğru bir şey değil. Biz ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeyiz" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın hazırlayıp sunduğu Ankara'nın Gündemi programına konuk oldu. İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'in sorularını yanıtlayan Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan Yardımcısı Çelik, uzun tutukluluk sürelerine ilişkin, Başbakan Erdoğan'ın "Adil yargılanma herkesin hakkıdır. Uzun tutukluluk süreleri fiili infaza dönüşmesin" şeklindeki açıklamalarını hatırlatarak, "Geciken adalet, adalet değildir. Bu KCK için de böyledir, Ergenekon için de böyledir, Balyoz Davası için de böyledir, sıradan bir dava için de böyledir.

Başbakanın asla 'darbelerle hesaplaşmayalım, darbecilerle hesaplaşmayalım, darbeye teşebbüs edenler hukuk önünde hesap vermesin' gibi bir tavrı olmadı. 'Başbakan madem böyle söylüyor peki yargı sizin sözünüzü dinlemiyor mu?' diyenler var. Yargı bizim sözümüzü dinlemeli mi? Bir ülkede yargı, siyasetin emrine girmişse orada o ülke infaz etmiş demektir. Hukuk neyse onu yapacak" şeklinde konuştu.

Uzun tutukluluk süresinden rahatsız olduğunu da dile getiren Çelik, "Adil yargılanma herkesin hakkıdır, masumiyet karinesi sonuna kadar tamam. Ama sanki hiçbir şey olmamış da birileri tutmuş da generalleri içeri atmış, kimse bunu da söylemesin" dedi.

AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde cezaevindeki her 100 mahkumdan 50'sinin tutuklu, 50'sinin mahkum olduğunu kaydeden Çelik, "2001 yılında yüzde 50.4 olan tutuklu sayısı şu anda yüzde 23'e düştü. 0-1 yıl arasındaki tutuklular yüzde 74.8'i oluşturuyor. 1-3 yıl arası olanlar yüzde 96'dır. 3 yıldan fazla olan tutuklu sayısı ise yüzde 3.1'dir o da bin 177 kişi ediyor. Adalet ne kadar seri işlerse, adalet ne kadar çabuk taahhuk ederse o ülkede gerçek anlamda hukuktan söz edebilirsiniz" diye konuştu.

"YARGININ KİMYASINDA PROBLEM VAR"

Yargının kimyasında problem olduğunu söyleyen Çelik, "Konfüçyüs der ki: 'Hükümdar adil olursa, kanuna gerek yoktur, hükümdar adil değilse kanunun anlamı yoktur.' Kanunu insanlar kendisine benzetir. Türkiye'deki yargı sistemi militan yargı olarak şekillenmiş. Halkın, vatandaşın hukukunu temin etmek, kişinin kişiye, kişinin devlete karşı hukukunu temin etmek için şekillenmiş bir yargıdan ziyade devletin hukukunu korumaya talip olan, rejimin hukukunu korumaya talip olan Mahmut Esat Bozkurt'un ruh ve şekil verdiği bir yargı sistemi var. Bizim Cumhuriyet'imiz bürokratik bir Cumhuriyet olarak kurulmuş.

Dolayısıyla Türkiye bugün bürokratik Cumhuriyet'ten demokratik Cumhuriyet'e geçmeye çalışıyor. Tabu bu geçiş biraz sancılı oluyor. Bugünkü tartışmaların da sebebi bu. Bürokratik Cumhuriyet'teki alışkanlıklar devam ettirilmeye çalışılıyor. CHP bizi zaman zaman 'yargıyı ele geçirmekle', 'yürütmenin yargıyı kontrol ettiğiyle' suçluyor. Ama CHP'nin bütün iktidarı boyunca güçler ayrılığı diye bir prensip yoktur, güçler birliği prensibi vardır" ifadelerini kullandı.

"TANIKLIK, İTİBARLA DOĞRU ORANTILI BİR ŞEY DEĞİLDİR"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Ergenekon Davası'na bakan mahkemenin eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Işık Koşaner ve eski kuvvet komutanlarının tanık olarak dinlenmesini reddetmesine ilişkin, şunları kaydetti:

"Tanıklık müessesi itibarla doğru orantılı bir şey değildir. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Silivri'ye gidip tanıklık yapmak istediklerini söylese mahkeme kabul edecek miydi? Bunun adı mugalatadır, bunun adı demagojidir. Mahkeme, 'ben sanıkları ve dinlemem gereken tanıkları dinledim, bütün belgelere ulaştım inceledim, iddianame hazırlandı, iddianame kabul edildi, karar verme aşamasındayım. Pişmiş aşa kimse su katmasın' diyor ve yoluna devam ediyor. Yeryüzünde hiçbir hukuk sisteminde böyle bir şey yoktur. Sadece demagoji yapılıyor."

İMRALI'YA 2. HEYET

İmralı'ya gidecek 2. heyetle ilgili konuşan Çelik, "BDP'li milletvekilleri gitti geldi diye bir mucize olacakmış gibi beklenti içine girmenin anlamı yok. Toplumda beklentiyi bu derece yükselttiğiniz zaman herhangi bir tökezlemede, herhangi bir aksaklıkta insanların moralleri bozulur, ümitleri kırılır. Yani böyle abartılmış bir iyimserlik yaymak doğru bir şey değil. Biz ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeyiz. Biz önce PKK'nın silahlarının susmasını sonra bırakmasını istiyoruz. Nitekim PKK'nın ileri gelenleri de gördüler ki insan öldürerek, kan akıtarak bir sonuca varamıyorlar, varamayacaklar. Biz hiçbir zaman romantik iyimser olmadık, realist iyimseriz. Gerçekleri görmemiz lazım ona göre hareket etmemiz lazım. İmralı'ya gidildi ertesi gün her şey gül gülistan olacak gibi düşünmeyelim. Neticede bu, sürecin bir parçasıdır" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de insanların kendilerini demokratik yollardan hukuk zemininde ifade etmesinin yollarının açık olduğunu kaydeden Çelik, "BDP'li milletvekilleri Abdullah Öcalan'ın bütün fikirlerini TBMM'nin çatısı altında söylesinler, söylüyorlar da zaten. Ama terörü kutsamadan, teröre meşruiyet kazandırmadan, terörü bir çözüm aracı olarak ileri sürmeden, şiddeti, kaba kuvveti devre dışı bırakarak kim ne söyleyecekse söylesin. Türkiye 90 yılların Türkiye'si değil, bugün artık herkes her şeyi konuşabiliyor. Abdullah Öcalan, Kandil, PKK, BDP istese de istemese de Kürtler bu memleketin birinci sınıf eşit vatandaşlarıdır ve Kürt vatandaşlarımızın makul, meşru, mantıklı taleplerini yerine getirdik, getiriyoruz, getireceğiz, onlar istemese de... Kimse şunu zannetmesin: PKK, BDP masanın karşı tarafına oturacak, hükümet ve devlet başka bir tarafa oturacak ve pazarlık yapacak, yok böyle bir şey. Türkiye'nin üniter yapısını kimseyle pazarlık konusu yapmayız" dedi.

"İHTİYAÇ OLURSA GÖRÜŞMELER DEVAM EDEBİLİR"

Çelik, BDP'nin İmralı'ya ikinci ziyaret gerçekleştirecek BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Diyarbakır Milletvekili Altan Tan İmralı'nın isimlerini Adalet Bakanlığı'na bildirmesiyle ilgili, "İsimlerin kabul edilip edilmediğini Başbakanımız bugün açıklayacak. Bu üç isimle ilgili ciddi bir rezerv olacağını zannetmiyorum. Çünkü bu 3 isim toplumda tartışma konusu olan isimler değil. Bundan sonraki süreçte de ihtiyaç olursa görüşmeler devam edebilir" şeklinde konuştu.

BDP'NİN SÜREÇTEKİ ROLÜ

BDP'nin bu süreçte yapıcı rol oynayabileceğini vurgulayan Çelik, "Son zamanlardaki halleri geçmişle mukayese edildiği zaman daha iyi. Gerekli hassasiyeti gösterirlerse, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirirse onlar da bu çözüm sürecine katkıda bulunmuş olur" dedi.

"CHP'NİN SÜRECE VERDİĞİ DESTEĞİ ÖNEMSİYORUZ"

Bu dönemde çok önemli bir konjonktür olduğunu bundan dolayı da son derece iyimser olduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi:

"Bir kere siyasi destek var. AK Parti ile CHP tek başına yüzde 75 ediyor. CHP şart da koşsa, bazen söylemleriyle incitseler de CHP'nin bu sürece destek vermesini önemsiyoruz. Türkiye'de MHP'nin dışında bu sürece aleni olarak karşı çıkan bir siyasi parti yoktur. Ciddi bir medya desteği var, medyada iyimser bir hava var. Türkiye'de vesayet zayıflamıştır. Geçmişte bu tür irade ortaya konulduğu zaman vesayet bunu sabote ederdi. Vesayet hala devrede olabilir ama artık sonucu etkileyecek bir güçte değil."

SİNOP'TAKİ OLAYLAR

BDP İstanbul milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel'in yer aldığı Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyetine yönelik Sinop'ta yapılan eylemlere ilişkin konuşan Çelik, "Bu yapılmamalıdır. Bu görüntü Türkiye'ye yakışan bir görüntü değil. Orada şehit ailelerini öne sürmüşler. Polisi kuvvete başvurarak bunlara dağıtılmamasına yol açan unsurlardan birisi de budur.

Şehit ailelerine duyulan saygı, hassasiyet grubun dağıtılmasını daha uzun sürmesine yol açmıştır. Orada iyi niyet yok, provokasyon var. Çeşitli platformlar sosyal medya üzerinden gençleri tahrik etmişler, tansiyonu yükseltmişler. Oraya bir grup milletvekili gelmiş sen onu beğenirsin veya beğenmezsin ama diyelim ki Sinop'a sokmadın, ne elde ediyorsun, neyi sağlıyorsun, hangi sonuca varıyorsun? Belgeler ve görüntüler elimizde bunları açıklayacağız" ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA