Çankaya'ya kim çıkacak?

Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak gazetesindeki bugünkü yazısında geçmişten günümüze Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ele aldı.

VAN 7.04.2014 10:27:17 0
Çankaya
Tarih: 01.01.0001 00:00

Selvi, meselenin sadece köşk seçimleri olmadığını belirterek AK Parti'nin Türkiye'nin geleceğinde olup olmamasına uzanacak kadar kritik bir kavşak olduğunu ifade etti. Selvi, geçmişte de Başbakan Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde seçimin krize dönüşmediği belirtti.

İşte Selvi’nin yazısında öne çıkan bölümler:

Bizde darbelere kadar uzanan sancılı bir geçmişe sahip Cumhurbaşkanlığı konusu.

Bu yüzden literatürümüzde, 'Çankaya Savaşları' olarak yer alıyor Cumhurbaşkanlığı konusu.

Ve bir de profili var bunun. Ya askerler çıkmış Çankaya'ya ya da liderler veya onların üzerinde uzlaştığı isimler.

14 Mayıs 1940'de DP seçimi kazandığında Celal Bayar'ın tarihi bir konuşması var. 'DP seçimi kazandı ancak iktidar olabilmemiz için bizim sembolümüzün Çankaya'ya çıkması lazım' diyor. Sembol, DP Genel Başkanı Bayar.

Aynı şekilde ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ve DYP lideri Süleyman Demirel de Çankaya'yı tercih eden liderler oldu. Bunun tek istisnası Recep Tayyip Erdoğan.

Bayar, Özal ve Demirel'in takip ettiği lider silsilesi Çankaya'ya çıkarken çok önemli bir sorun yaşadılar.

Celal Bayar, Cumhurbaşkanı seçilmeden önce kendisinden sonra DP'yi dizayn etti. DP'yi birlikte kurduğu 'dörtlü takrir'in en genç üyesi olan Menderes'in, 'Fuat Köprülü Hocamız' önerisine rağmen Bayar, Menderes'i tercih etti. Sebebi, Çankaya'da rahat oturabilmesi için DP'nin başında kitlelerde karşılığı olan ve seçim kazandırabilecek birisinin olması lazımdı. Bayar, seçim gezilerinde geniş halk kitlelerinin Adnan Menderes'e olan ilgisini tespit etmişti.

Menderes, şehit olduğu 27 Mayıs darbesine kadar DP'yi başarıdan başarıya koşturdu. Özal ise o kadar şanslı olamadı. Çankaya'ya bir zaferin ardından çıkmadı Özal. 1989 yerel seçimlerinde oyları yüzde 21.75'e düşmüş bir partinin lideri olarak Çankaya'ya son bir hamle ile kendini attı. Akbulut'la denediği 'Emanetçi' modeli de başarılı olamayınca Semra Özal'ın da katkılarıyla partisini kendi fikriyatına taban tabana zıt olan Mesut Yılmaz'a kaptırdı. Çankaya'da hem Demirel'le hem de Mesut Yılmaz'la mücadele etmek zorunda kaldığı ve altında güçlü bir partisi olmadığı için ahir ömründe Cumhurbaşkanlığı'ndan istifa edip, kurdurduğu Yeni Parti'nin başına geçmek istedi. Ama ömrü vefa etmedi.

Demirel de DYP'nin başına, 'İsmet Abi' formülünü denedi ama partisi kendisine rağmen Tansu Çiller'in eline geçti. Demirel ile Çiller mücadelesi Türkiye'yi 28 Şubat hesaplaşmasına kadar sürükleyen kötü bir tecrübe oldu.

Tayyip Bey tüm bu tecrübelerin içinden süzülerek gelen, Demirel'in, 'Çankaya, hiçbir faninin elinin tersiyle itebileceği bir yer değildir' dediği yeri elinin tersiyle iten ve 'Kardeşim Abdullah' demek suretiyle Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı yolunu açan bir lider.

Erdoğan bir kez daha yeni bir Çankaya sınavı ile karşı karşıya. İlk kez halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda yüzde 51 oy olmak suretiyle Çankaya'ya çıkmayı fazlasıyla hak eden bir isim.

ÜÇ DÖNEM KURALI KALMALI

Başbakan, Çankaya'ya çıkarken kendisinden sonra AK Parti'nin kaderi de büyük önem arz ediyor.

Birçok formül konuşuluyor. Azerbaycan gezisine çıkarken Başbakan bunların arasından erken seçim ve 3 dönem kuralı konusunda net konuştu, kapıları kapattı. Çünkü o öngörülen bir Türkiye ve öngörülen bir AK Parti istiyor. Konjonktüre göre yapılacak değişiklikleri doğru bulmuyor. Birileri bana kızacak ama AK Parti, Türkiye'nin geleceğinde var olacaksa üç dönem kuralını uygulamalı. Ancak böyle yeni bir parti olarak kalabilir.

Söz konusu Çankaya olunca Erdoğan Çankaya'ya, Gül başbakanlığa formülü yani Putin-Medvedev modeli bunlardan biri. Ama başka seçenekler de var. Devlet deneyimiyle Abdullah Gül olur ya da yeni bir Menderes ortaya çıkabilir. Bunların arasında en kötüsü emanetçi yöntemi olur ki, bu toplum emanetçiye oy vermez.

AK Parti açısından çetin bir sürecin içine giriliyor. Türkiye gemisini karaya oturtmayan Usta bu kez de kendi partisini fırtınalı denizden sakin sulara çıkarma görevi ile karşı karşıya.

Biz Usta'nın kaptanlığına güveniyoruz. Çünkü yaptıkları yapacaklarının teminatı.