Cahil Merkep

Murat Aydoğdu

VAN 3.09.2015 11:04:43 0
Cahil Merkep
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Türkiye “Lider Fetişizmi”nin uzun yıllar yoğun baskısı altında kalmış ve hala da bunu üzerinden atamamış bir ülke. Doğrusu bu sadece Türkiye’ye mahsus bir durum da değil.

Hilal Kaplan kardeşimizde can yakmış ve hala da can yakıcı soruna işaret etmek için bir makalesinde Dünya’nın hiçbir ülkesinde bir meydan muharebesine Başkomutanlık ya da İnönü gibi isimlerin verilmediğinden bahsetti. İnönü isminin şahıstan meydan muharebesine değil, yer isminden o şahsa alındığı hususunda bir bilgi hatasını da barındıran cümleye binaen de “Tarihçi” vasıflı bir zatın alay ile kardeşimizin cahilliği üzerine bir taarruza uğradı.

İlim sahibi olmak mutlak anlamda sadece Allah’a ait bir vasıf olduğundan hepimiz bir takım bilgi noksanları, yanlışları yapabiliriz. Hatta üzerine kurguladığımız ana tema, vermek istediğimiz mesajda da yanlışlıklar olabilir. Erdemli bir kişi, her durumda hatasını kabul eder ve düzeltme yoluna gider. Tabi düzeltilecek olanın bilginin tekil bir kaynağı mı, bütünü mü, yoksa işleniş biçimi mi olduğu önemli.

Burada yüzlerce örneği ile meydanlara, sokaklara, okullara vesaire verilmiş bir şahıstan, lider fetişizminden söz ediyoruz ve söz konusu argümanın yanlışlığı kurguyu zedelemediği aşikâr.

Her cumartesi dernekte Menar eksenli tefsir okumaları yapıyoruz. İnteraktif katılımlı okumada Menar’ın hayli dışına da taştığımız oluyor. Okumalarımızın moderatörlüğünün, amiyane tabirle hamallığını Aydın Ünlü Hoca’mız yapıyor. Peşinen söyleyeyim; ne hamallıktan kastım başlıktaki merkep’lik, ne de Hoca vasfı ile örnekleme yaptığımız lider fetişizmi değil.

Son dersimizde cahil kelimesi üzerine Hamalımız, Cahilliğin sadece bilgi noksanlığı olmadığını Ulemanın tarih içerisinde cahilliği ikiye ayırdığını; İlmi noksanlıktan mamül cahilliğe “İlmi Cehil”, bilgiye dayanan ama onun yanlış kullanılmasından mürekkep cahilliğe de “Cehli Mürekkep” dendiğinden bahsetti.

Cehli Mürekkeb’in ne menem kitap yüklü merkepler olduğunu haylice işlediğimizden ve mahallemizin ilmi cehaletinden yakınan bir merkebin batını ilimlerin hafifliğinden olsa gerek nasıl da Ümmetin kaybolmuş koyunlarını bırakıp Beyoğlu’ndaki hayali Araf tepesine uçuverdiğini de hatırladık bu arada.

Evet, tam da burada sıkıntımızın bilgi değil bunun işlenmesi olduğundan bahisle, Menar dersimizden öğrendiğimiz ana temaya dönelim: Ulemanın dediği gibi; zararın büyüklüğü İlimi Cehil’de değil Cehli Mürekkep olan merkeplerin toplumda pek de matah hale gelmesi ile vuku bulmaktadır.

Cehli Mürekkep iradi bir şey ama ansiklopedik bilgileri irade özürlü otistiklerin yaptıkları gibi tekrarlayanlarınkinden hayli farklı.

Velid b Muğire Kavminin en zekilerinden ve bilgililerinden birisi olarak Allah Elçisinin mesajının farkına da varır ve Kureyş’e “buna tabi olalım, ya civar Bedeviler bunu öldürür kurtuluruz ya da buna tabi olurlar biz daha da güçleniriz” der. Kureyş’in müstekbirleri telaşla “Ey Muğire istediğin mal ise aramızda toplayalım, şan şeref ise sana payeler verelim” sözü üzerinde çark eder. Dememiz o ki; Cehli Merkep’lik Mele ve Mütrefin’in öyle ya da böyle satın alıp kervanına kattığı bir katırlık oluyor.

Tabi Hilal Kaplan fetişist yönelimler karşı çıkarken, sadece Kadim Kemalizm’e değil, Arap Kemalizm’ine ve Kürt Kemalizm’ine meyletmiş İslamcı(!) geçinenlerinde hayli taşladığı bir kardeşimiz. “Eh Ablamız da bilir bilmez her konuda konuşuyor” diyerek koroya ucundan bucağında katılan Müslüman kardeşlerimizi de buradan uyarmak gerek. İyi ölçüp biçin, zira bir gün sizi de aynı ölçülerle ölçerler. Bizim her gün onlarca kez düştüğümüz İlmi Cehli hatalarımızdan bir tanesine sarılıp ta, böylesi bir taşlama kervanına katılmayın. İnsan yetiştirmek zor ama harcamak kolay günümüzde.

Hani mütevazı ve Allah korkusu ile dolu Ehli Kitap Âlimlerine gidip sorarız ve onların hatırına saygı gösteririz de; hem Mekke mele’sinin fetişlerine laf söyleyemeyen ölçüp biçip büyüklenen Velid b Muğire kılıklı merkeplere hiç mi hiç saygı duymayız yüz çeviririz. Yoksa Kör geldi diye köre mi yüz mü çevirmeliyiz?