Büyükşehir ne getirir, ne götürür?

TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, yaptığı yazılı bir basın açıklaması ile büyükşehir olmanın Van’a neler kazandıracağını ve ne gibi olumsuzluklar yaşatacağını paylaştı.

VAN 24.11.2012 15:11:06 0
Büyükşehir ne getirir, ne götürür?
Tarih: 01.01.0001 00:00
Belediyeciliğin asfalt, kaldırım ve temizlik yapmakla ibaret olmadığını söyleyen Bakır, büyükşehir belediyesinin teknik ve yetkin insanlar tarafından yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
Büyükşehir olmanın Van’ı kazandıracakları ve kaybettirecekleri ile ilgili bir açıklama yapan Bakır, açıklamasında, “İçişleri Bakanlığının Şanlıurfa, Denizli ve Malatya’nın Büyükşehir yapılacağı bunun içinde 750 bin kişilik nüfus şartı kaldırılacağı duyurmasından sonra İMO Van Şubesi olarak bir kampanya başlatmak gerektiğine inanarak, bu kampanyayı 25.08.2010 tarihinde başlatmış olduk. Büyükşehir ile ilgili kampanyamıza 20.702 kişi destek verdi. O günkü büyükşehir olma talebimiz Van Merkez, Edremit ve Bostaniçi beldesine içine alacak şeklinde düşünmüştük. İlimizin Büyükşehir olmasına sevinelim mi yoksa üzülelim mi diye bir ikilem içerisine girmiş bulunmaktayız. Van belediyesi ve ilçe belediyelerin teknik ve bilgi açısından teknik hizmet götürme kapasitesinin yetersiz olduğu bilinmektedir. Bu düzenlemeyle hâlihazırda yeterli hizmet veremeyen belediyelerin az sayıda personel ile genişleyen bir coğrafyaya hizmet götürmesi mümkün görülmemektedir. Belediyecilik anlayışının asfalt, kaldırım ve temizlik yapmakla ibaret olamadığı günümüzde, belediyelerimizin hem teknik hem de yetkin insanların eksik olması bu kadar geniş yelpazede hizmet vermesi güç olacaktır. Ama bunların telafisi mümkündür yeter ki kenti yönetenlerin ufku geniş olsun şehircilik konusunda bilgi sahibi olsunlar. Fakat TBMM‘den alelacele geçirilen ve ilgili kurumların, belediyelerin ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlanan "Büyükşehir Belediyesi Kanunu” Tasarısı’yla demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan yerel yönetimlerin sayısı azaltılmakta, merkezi otorite daha da güçlendirilmektedir. 2000 yılında belediye sayısı 3.228, 2010 yılında 2950 ve TBMM‘den geçen son düzenlemeyle 1591 belediye daha kapatılmakta, belediye sayısı 1.359‘a inmiştir. Bu sayıya yeni kurulan ilçe belediyelerinin eklenmesiyle sayı 1.384 olmuştur. Bu durum iktidarın 10 yılda belediye sayısının yaklaşık yüzde 60 azalması anlamına gelmektedir.” Dedi.
 
“YEREL YÖNETİM ZAYIFLAYACAK, MERKEZİ OTORİTE GÜÇLENECEK” 
Bakır açıklamasını şöyle sürdür, “Demokratikleşme sağlanacağı, halkın katılımının arttırılması, mahalli idarelerin sürekli biçimde geliştirilmesi ve etkin hizmet üretme kapasitesine sahip hale getirildiği gerekçesi ile hazırlandığı iddia edilen "Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nla demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan yerel yönetimlerden 29 il özel idaresinin, 1.591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği kaldırılmakta, büyükşehir sınırlarındaki beldeler mahalleleri ile köyler ise mahalle olarak ilçe belediyelerine katılmakta, diğer illerde tüzel kişiliği sona erdirilen belde belediyeleri de köye dönüştürülmektedir. Yasa kapsamına alınan 13 il ile birlikte büyükşehir sayısı 29‘a çıkmaktadır. Ülkemizin kamu idaresinde önemli değişimlere yol açan değişiklikler öngören düzenleme ile yerinden yönetim anlayışından vazgeçilmektedir. Kurulması öngörülen Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi bu durumu değiştirmemektedir. Aksine merkezi idarenin yerel üzerindeki kontrolünün artmasının bir aracıdır. Öngörülen sistem ile yerel yönetimden vazgeçilmekte merkezi otorite güçlendirilmektedir. Yerel yönetimler Anayasa‘da il özel idaresi, belediye ve köy olarak sayılmaktadır. Kapatılan il özel idaresi yerine "Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi" adı altında Anayasa‘da yer verilmeyen yeni bir yapılanma öngörülmektedir. Belediyelerin kapatılması, köylerin mahalleye dönüştürülmesi yereli yok sayan, yerel yönetimleri kapatan ve etkisizleştiren, merkezileşmeyi yoğunlaştıran bir modeli öngörmektedir. Ölçeğin genişlemesi, demokrasinin gelişmesine değil, kontrol adına otoritenin artmasına yol açacaktır. Merkezi idarenin, yerel yönetime doğrudan müdahalesini olanaklı kılan bu yeni yapılanma ile merkezileşme güçlendirilmektedir. Yerel yatırımlara yönelik karar ve tercihlerin belirlenmesinde etkin rolü olan seçilmişlerin oluşturduğu il genel meclisleri yerine idarenin atanmışları geçecektir. Bu yasa değişikliği ile  Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı‘nın "yerel yönetimlerin sınırlarında, bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz" ilkesine açıkça aykırıdır.”
 
“MERKEZİLEŞMEYE DOĞRU GİDİYORUZ”
 
Bakır, “Söz konusu düzenlemenin demokrasinin geliştirildiği iddialarının aksine yerel yönetim kültürünün silinmesi anlamını taşıdığını söyleyen Bakır, “Yerel yönetim birimlerinin kapatılmasıyla belediye hizmetinin en yakın ilçe merkezinden karşılanacak olması hizmete erişimi ve kararlara katılımı neredeyse imkansız hale getirmektedir. Ayrıca, il özel idaresi yerine yeni oluşturulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi ile merkezi idarenin sınırsız yetkisi bir kez daha genişletilmiştir. "Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi’ne "gerektiğinde" merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ile "görevini yerine getirmediği durumlarda" diğer kurumların yetkisinde olan görevleri de yapabilme görevi verilmiştir. Merkezi idarenin, yerel yönetime müdahale ucu gibi tasarlanmış olan yeni yapılanmanın ortaya çıkışının, İl Özel İdarelerinin kapatılmasından kaynaklanacak boşluğu ortadan kaldırmak olduğu görülmektedir. Ancak bu yeni yapı, bir yandan yerelleşme iddiaları bulunan bir anlayışın, aslen merkezileşmeye doğru gittiğini de göstermektedir.” Dedi.
 
“BU DURUM YERELLEŞMEYE TEZATTIR”
 
“Yapılan bu düzenlemeler birlikte okunduğunda, günümüzde İl Genel Meclisi aracılığıyla, seçilmiş yerel karar vericilere ait olan, yerel yatırımlara yönelik bazı karar ve tercihler, doğrudan merkezi idarenin atanmış görevlilerine alınmaktadır.” Diyen Bakır, ayrıca, “Bu durum yerelleşme iddiaları açısından önemli bir tezattır. Sınırsız kontrol tutkusu nedeniyle sadece yetki sınırını genişletme amacıyla yapılan bu düzenleme; belediye sınırlarına uzak yerlerde yaşayanların hizmet almasını zorlaştırarak bazı kesimlere ulaştırılmasını neredeyse imkânsızlaştırırken, bir yandan da su, kanalizasyon gibi hayati önemde olan hizmetler pahalılaşacaktır. Önceki deneyimlerde açıkça görüldüğü üzere daha önce mahalleye dönüştürülen yerlerde yaşayanlar açısından yoksullaşma artmıştır. Yetki ve güç dağıtımı ile sınırların genişlemesi, belediye hizmetleri açısından hizmetin de genişlemesi ve yaygınlaşması anlamına gelmemektedir. İlçeler göz önüne alınarak oluşturulan yeni belediyeler ile birlikte, belediyelerin mekânsal dağılımında da dengesizliğin büyümesine yol açacaktır. Özellikle dağınık olarak yer alan ve mahalleye dönüşmesi öngörülen köylere hizmet götürülmesinde önemli aksaklıkların çıkması kaçınılmazdır. Genişletilen sınırlar, belediyelerin ve seçilen belediye başkanının toplumdan kopması anlamına gelmektedir. Yerleşmelerin tarihiyle, kültürüyle bağdaşmayan, tepeden inme kararlarla ilçelerin, belediyelerin parçalanması, ortadan kaldırılması orada yaşayanların aidiyet duygusu yok edilerek kendi tarihlerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılmasını amaçlamaktadır. Büyükşehir yasasında yapılan düzenlemeyle köy tüzel kişiliği ortadan kaldırılan ve mahalleye dönüşen yerleşmelerdeki önemli bir bölümü kaçak yapı niteliğinde olan mevcut yapıların ruhsatlı sayılması bazı koşullara bağlanmış olsa dahi, bugüne kadarki uygulamaların bize gösterdiği bunun bir genel af niteliğine dönüşme riski taşıdığı yönündedir. Yasa ile köylü kendi yaşam alanı üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmiştir.” Sözlerine yer verdi.
 
“RANT BELEDİYELERE AKTARILACAK”
 
Köy alanları belediyeler için yeni yatırım alanı haline getirilmesiyle rantın tamamı belediyelere aktarılacağını söyleyen Bakır, “Bu, aynı zamanda zaten çok azalan tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerin de ortadan kalkmasına yol açacaktır. Ayrıca köylüler ücretsiz eriştiği altyapı hizmetleri için ve emlak vergisi için beş yıl sonra bedel ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bu durum tarım ve hayvancılıkla geçinen dar gelirli köylüleri daha da yoksullaşacaktır.” Dedi. Bakır ayrıca, “Yukarıda sözü geçen olumsuz birçok şeyi olumlu hale getirmek ve kentin bütününü laikiyle yönetmek için Büyükşehir Belediye Başkanlığının her türlü Yatırım Ve Şehircilik faaliyetlerinin planlama ve uygulama birimi uluşturulmalıdır. Büyükşehir Belediyesinin gelirleri artacağından, bu gelir artışını avantaj olarak olumlu kullanılırsa kentte birçok yeni yatırımların yapılmasına hizmet edecektir. Büyükşehir Belediyesi aslında Van il merkezini birden fazla belediyeye bölünmüş ve bir milyonun üzerinde bir nüfusa sahip Van’da belediyelerin; Plan bütünlüğü, Altyapı hizmetleri, Temizlik, Ulaşım, Sağlık, Eğitim, Kültür, Sanayi ve Turizm alanlarında şehrin ve çevrenin gereksinimine göre bir plan ve program çerçevesinde, yaşam standartlarını yükselten, israfı önleyen ve belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan bir üst yapılanmadır. Büyükşehir Belediye Başkanlığının, Büyükşehir Belediye Kanunu gereği yapılacak olan stratejik planına uygun olarak yatırım programını hazırlamak, diğer yatırımcı kuruluşlarla koordinasyon kurmak ve ilin ihtiyaçları ile önceliklerini dikkate alarak hazırlanan yatırım programını Belediye Başkanına  sunmak için, Van İlinin Kentsel gelişmesinin sağlanması, sağlık ve kentleşmeye dair tedbirlerin alınması, kent donatılarının kurulması,  yol meydan, bulvar ve yaya yollarının çağın gereklerine ve standartlarına uygun yapılması, her türlü  üst yapı tesisinde ses ve gürültü kirliliğini azaltıcı tedbirlerin alınması, sosyal tesis ve bina eklentilerinin yapılması,  iş ve iş birimlerini bu iş ve işlemlerde ihtiyaç duyulan destek ve tamamlama hizmetlerinin yerine getirilmesi tüm belediyenin iş makinesi ve hizmet araçları ihtiyacının belirlenmesi, kentin Büyükşehir Belediyesinin iç ve dış ilişkilerinde gerekli plan proje ve tüm yatırım Programlarının çağın gereklerine hazırlanması için teknik ve diğer branşlarda nitelikli eleman ve Belediye Meclis Üyelerine ihtiyaç olacaktır.” Dedi.