BUNLAR,”İSLAMIN DOSTU” OLABİLİR Mİ?.

” LEVH-İ MAHFUZ’ UN İZAH VE TARİFİ .

VAN 29.10.2016 12:14:55 0
BUNLAR,”İSLAMIN DOSTU” OLABİLİR Mİ?.
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “son peygamber Muhammed(s.a)e indirilen vahiylerin, Allah katında bulunan ve şeytanların bir müdahalesinin olamadığı,” korunmuş yer, Korunmuş levha” anlamına geldiğini öğrendiğimiz, arapça “levhı mahfuz” kelimesi, kahin azam müstear (gerçek ismi nedir bilmiyoruz) isimli bu şahıs tarafından “insan beyni” anlamına geldiği iddia edilerek bozulmakta ve kur’anın kavramlarının anlamaları saptırılmaktadır.
Ali Göçmez.
Kur’andaki bilgilerden , “son peygamber Muhammed(s.a) e indirilen vahylerin, Allah katında bulunan ve şeytanların bir müdahelesinin olamadığı,” korunmuş yer, Korunmuş levha” anlamına geldiğini öğrendiğimiz, arapça “levhı mahfuz” kelimesi, kahin azam müstear (gerçek ismi nedir bilmiyoruz) isimli bu şahıs tarafından “insan beyni “anlamına geldiği iddia edilerek bozulmakta ve kur’anın kavramları nın anlamaları saptırılmaktadır. Aynı yazıda “kahin azam”  ın, kiramen katipleri ve cehennem bekçileriyle ilgili dediklerine de dikkat ediniz.
İşin kötü tarafı, bunları şahsi reyi, kişisel görüşü olarak değil de  “Bundan fazla izaha rabbin (Allah) izni yok ” denilerek, söylediklerine vahy süsü vermesidir. Bunun bir başka  delili de, bu izahları kabul etmeyenlerin ,  “atalarının yolunda yürüyen, eski an’ane ve itikad üzerinde bulunan, İnatçı kâfir ler ” olacakları tehdididir.
Benzeri iddialar İsmail Dinçerin “Tevhidi Kur’an Meali” isimli eserinde de bulunmaktadır. 25 Yılda hazırlandığı iddia olunan bu eserde de, kahini azam’ın iddialarına benzer iddialar serdedilmekte ve şöyle denmektedir.
Allah rasülü Muhammede “vahy indirilmediği,  Muhammedin kainat kitabını okuyarak, insanlara: “Allah dediki” diyerek kendi ağzından aktardığını söylemektedir. Bu iddialar, Kur’anda da anlatılan,  kafirlerin: “Bu (kur’an) İNSAN (Muhammedin kendisinin)  SÖZÜDÜR.” (Müddessir s.74/25 .) İfadesiyle örtüşen bir iddiadır. Rasülüllah, bu iddialardan sıkılmış olmalı ki, Allah ona “Ey örtüsüne bürünen !.Kalk ve uyar !.Elbiseni Temizle!. Kötülüğü terket !.(yaptığın iyiliği) çok görerek, başa kakma!. “(müddessir s.1..5) demiş ve KÖTÜ TELKİN DEN ETKİLENMEMESİ ÖĞÜTLENMİŞTİR. Peygamberin getirdiği vahy (Allah kelamı) için , “Hayır. Kendi sözüdür” diyen kimseyi cehennemle cezalandıracağını “söylemiştir. Surenin tamamı okunursa dediklerimiz daha iyi anlaşılacaktır.
İsmail dinçer, Kendisini uyarmamıza rağmen, uyarı ve öğütlere aldırış etmemekte ve söz dinlememektedir. Bu şahıs, mealinde Kur’an ayetlerine indi, şahsi rey ve hevasına göre anlam vererek çevirmekte ve “İSLAMI BOZMAKTADIR.” .Bu konuda daha önce yazdığımız bir yazıda örnekler verdik. Belli ki böylesi şahıslar çoktur ve bizimle aynı dili konuşuyormuş gibi görünse de “İSLAMIN DİLİNİ OLUŞTURAN KAVRAMLARININ İÇİNİ TAHNİT ETMEKTEDİR. “Bu tip adamlara dikkat ediniz.
Türkiyede, 2000 li yılllardan sonra ,”İslamı içerden teslim alma” projesi uygulamaya konuldu. Bu proje çok daha önceleri, 18.y.yılda başladı ise de, Amerika değişen şartlara ayak uydurarak, bu projeyi geliştirdi. Çünki oyun anlaşılmaya yüz tuttukça oyun kuranlarda yeni projeler geliştirmektedir. Bu iş için Amerikanın milyon dolarlar seviyesinde paralar ayırdığını ve tv kanalı kurmaktan, dergi finansmanına , radyo kanalı kurdurarak, tasavvuf ve tarikat liderlerini yemlemeye kadar onlara şey yaptığını biliyoruz. Dah “Dinler arası diyalog”,  projesinin savursuğu ilahiyatçıları ve fikir adamı ve aydınların halini unutmadık. Şimdilerde kimileri o günleri hatırlayıp, günah çıkarmaya çalışmaktalar.
Bu proje sonuçta, Müslümanım diyen insanların, kullandıkları kavramların içeriğinin bozularak, BİRLİKTELİKLERİ BİTİRİLMEK İSTENMEKTEDİR. Böylece emperyalistler, hedef ülkedeki direnişi kırmayı ve daha rahat işgal edebilmeyi ummaktadırlar. Zihinlerin işgali önceliklidir ve esas işgali kolaylaştırır. Bu işin taşeronlarıda  içeridendir. Yani bizden. Atalarımız,”Hırsız içerden ise kapı kilit tutmaz” demişlerdir. Kısa ama kitaplık mesajla dolu olan bu sözü aklımızdan çıkarmamalıyız. Türkiye de ki dini durum, 18.y.yıldaki İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan alt-kıtasındaki duruma çok benzemektedir. Hindistan alt kıtasındada kadıyaniler, ahmediler gibi birçok fırka zuhur etmiş ve Müslümanlar, fırka-fırka olmuş ve parçalanmışlardı. Türkiye de bu yıllarda yaşadıklarımızda o dönem Hindistana çok benzemektedir. Bu sebeble diyoruzki: Dininizi kur’andan öğreniniz. Allah rasülüde ne düşünecek, neye inanacak ve ne yapacağını kur’andan öğrenmiş ve hayatını vahye göre, vahyin gereklerine göre yaşamış, bu haliyle de bizlere ÖRNEK GÖSTERİLMİŞTİR Kİ ONUN GİBİ KULLUK YAPALIM İÇİN. Böyle yapmazda Kahinlere ,dinçerlere uyarsanız, onlar gibi olursunuz. Bu hiçte imrenilecek bir durum olmayıp, sonucu hüsranla bitecek bir benzeyiştir.  Biline.
Bu yazı, 5 ekim tarihli, kahin azam ın face de ki yazısı üzerine kaleme alınmıştır. İşte o yazı.
” LEVH-İ MAHFUZ’ UN İZAH VE TARİFİ .
kahin azam. 5 ekim.03:23
LEVH: İstilahi manada iki mana ifade eder.
Biri, bilindiği gibi Buutla çevrili herhangi bir ifadeyi ihtiva eden olur ki; sizler buna LEVHA dersiniz.
Diğeri iki vücudun yani Varlığın irtibatını diğerine manen intikalini temin eden bir tesis ki; Müspet İlimde buna SES PERDESİ dediniz. Buna eşdeğer telefon mikrofonlarındaki madeni plaklarla radyo hoperlorlarındaki keza madeni Plaklar olur.
MAHFUZ: Gizli, saklı, teminde yok olmayıp bekası sağlanarak ispata muhtaç olmayan Varlık olmakla beraber Tahrif, Tağyır, yok etme kuvvetinin güç yetiremeyeceği gayet hassas, cazip ve nakil. İşte bunu kısaca isimlendiririz ki; PERDEYİ HİCAP olur. Olduğuna göre;
Nüshayı Kübra olan yani bütün varlıkların sembolü bulunan İnsan Vücudunda mevcut olup Beynin, dimağın merkeziyetini teşkil eden Kara Beyin Orta Hücresi olur. Sizler buna KUVVEYİ HAFIZA dersiniz. Kuvveyi Hafıza, Levh-i Mahfuz’un bir aynıdır. Dikkat ederseniz işitip, görüp, yiyip öğrendikleriniz vuku ve suduruna kani olmak için ne kadar müddet geçerse geçsin onların vuku ve suduru hakkında inanç oluşturmak için deliller ve emare veya subut unsuru aramaya ihtiyaç duymazsınız.
İşte Levh-i Mahfuz’u o şekilde bilip tanıyınız ki; Dünya’ya gelip de idrakınız ve Fikri tekamülünüzü ikmalden sonra yirmi yaşından itibaren bütün hal ve harekatınız ve hatta kuvveden fiile çıkmayan Fkirleriniz ve düşünceleriniz ile muhayyelenizin tamamı manayı bir surette tıpkı internetten flaş belleğe alınan ve hıfzedilen sesler ve yine hal ve harekatınıza taalluk eden bütün durumlarınızın bir fotoğraf makimasının ya da kameranın çektiği gibi Levhi manen intikal eder. Ve Ervah Aleme göç ettiğinizde geçrdiğiniz Dünya hayatınızın tüm manzarası, Fikri arzularınızın kuvveden fiile çıksın çıkmasın tamamının ahsen ve su’i şekillerini orada bir manzara, film seyreder gibi geçirdiğiniz Fani Hayat hakkında kat’i bir bilgi ve kanaat edindikten sonra merhum şair Süleyman Nazif’in merhum Abdulhak Hamid’e yazdığı manayı Mektupla bildirdiği gibi Ervah Aleminin Pasaport dairesine gitmek hakkını haiz olup olmadığınızı kendiniz takdir edersiniz.
Yoksa Ervah Alemde sizleri bekleyen ne Kiramen Katibin Melekleri ve ne de cezaya mustahak olduğunuz takdirde verilen cezayı infaza memur Cehennem Zebanileri mevcut değildir.
Pasaport: Kalbi selim. ( Kahin Azam’ın daha önce verdiği mecaz izah gibi Oraya geçişte sizlerin el’an kullanmakta olduğunuz X RAY Cihazları mevcut olup, üzerinizdeki Pisliklerden arınmadıkça oraya geçemezsiniz.)
O eski şekil tarifler zaman ulemasının o zaman Dünya hayatında bulunan beşerin idrak ve bilgi kabiliyetleri icabı olmaktan ibaret kalır. Sizler bu geçmiş zamana ait tarif izahlarla iktifa edip o noktada bu beyanımızla tarif ve izah olunduğu gibi anlayıp kendi iradenizi o tarzda kullanıp ilerisini takdir ve tayin edemezseniz sizleri bu şekilde tesmiye etmek icabeder ki; Kur’an Mübinin ( İnna arazna ) ayetinin son cümlesini teşkil eden ( Zalumen Cehula ) olur ki;BU KADAR AÇIK İLMİ  İZAHA KARŞI ISRAR EDER ,ESKİ ANANE VE İTİKAD ÜZERE KALIR,ATA DİNİNİZDE İNAT GÖSTERDİĞİNİZ TAKDİRDE kendi cehillerinizle kendilerinize zulmeden KÜLLÜHÜM EKFER OLURSUNUZ. BUNDAN FAZLA İZAHA RABBİN İZNİ YOK . Vesselam.
Veren: Söyler M.M. İmza: Müderris İdris.
İhtar: Gerek İlahiyat Alimleri ve gerekse Müspet İlim sahipleri bu beyanımızın aksini ispata davetlidirler. İlimlerine güvenirlerse eğer.
Veren: İlim Heyeti İkinci Reisi: Müs’af.
İmza: Meclis Rabbani Birinci Reisi: Kutup.
İnsanlığa sunan: Kahin Azam.
NOT: Beyanımızın bu günkü delili Gök Araştırmalarına memur edilen Tepkili Uçaklarınızın Ses Perdesini geçmeye teşebbüs ettiklerinde düçar oldukları akıbetlerdir.”