BU YAZI'DA ÇOK ŞEY ANLATILIYOR!

STK’larla resmen alay edildi.

VAN 21.06.2015 13:05:38 0
BU YAZI
Tarih: 01.01.0001 00:00
 MOZAİK ÜLKENİN MOZAİK PARTİSİ

 

“Sen tebliğ et! Çünkü(Hatırlatma ve Nasihat) Mü’minlere fayda verir.(Zariyat 55)

Hayal kırıklığı kötüdür. İnsanın umduğunu bulamaması, çabalarının boşa gitmesi, emeğin ziyan olması, güvendiği kimselerin suyun üzerindeki saman çöpü gibi kayıp gitmesi kötüdür. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin sonucu özellikle mütedeyyin kesim için üzücü oldu. Nitekim bir çoğumuz bu sonucu az çok tahmin ediyorduk. Çünkü yozlaşmanın, vurdumduymazlığın, aymazlığın farkına varmıştık. Hatırlatma ve nasihatlere de kulak kabartan, dikkate alan muhatap da bulamadık. AK Parti kurulduğu ilk günden itibaren yelpazesini geniş tuttu ve her kesimi bünyesine kabul etti. Mozaik ülkenin mozaik partisi herkesin umudu oldu. AK Parti adeta 28 Şubat mağdurlarının omuzlarında yükseldi. Doksanlı yılların acılı anneleri ölesiye destek verdi. 12 yıldır iktidar olan parti icraatleriyle seçmenin yüzünü güldürdü.

 

Son yapılan seçim sonrasında Türkiye halkını özellikle doğu halkını vefasızlıkla, nankörlükle suçlayan batı kesimi, yapılan yanlışlar zincirinin çoğunu bilmiyor.
Çözüm süreci iyi mi olmuştur kötü mü olmuştur bunun tartışması uzun vâdelidir. İyi olan tarafı şudur. Ne Kürt anaları ne de Türk anaları artık ağlamıyor. Kötü tarafını doğu halkı yaşıyor, çözüm sürecinin bedelini, sesini bile çıkarmaya korkan halk ödüyor. Seçmen bu kez neden AK Partiyi değil de HDP’yi tercih etmiş? Tarafsız anket şirketleri asıl şimdi sahaya inmeli, neden sorusunu sormalılar. Veya Ak Parti Genel Merkezi geç kaldığı soruyu şimdi sormalı.

Neden tercih edilmediğini, neyi yanlış yaptığını, seçmenini neden kaybettiğini, mevcut il başkanlarına, vekillerine, teşkilatına değil de ötelediği tabanına sormalı…
Kimseye rahat batmamıştır, kimse nankör değildir. 23 Ekim 2011 de olan Van depremi akabinde hükümetin yaraları sarmak için acele davranması vazifesini ifa etmesi Van halkına bir lütuf mudur? Yoksa bir devlet;deprem, erezyon, yangın, sel vs. olabilecek tüm felaketlerde Doğu-Batı ayrımı mı  yapacak? Van veya Doğunun başka bir şehri Türkiye haritasında yer almıyor mu?
Yoksa bu şehir İran’a, Ermenistan’a bağlıydı da bizim haberimiz mi yoktu?
Neden yapılması gereken şey bu kadar dillendiriliyor? Hem ülke yöneticilerinin haberi yoktur eminim, Van halkı gelen yardımlardan nasiplenemedi, neden mi? Ne belediyeler ne de Ak Parti il teşkilatı üzerine düşen görevleri yapamadılar. Bu görevi layıkıyla yapanlar başta İHH ve diğer STK’lardı. Evet, hesapsızca yardım yağdı ama ya depolarda çürümeye terkedildi yada göz göze göre yandı. Gelen kamyonların önü kesildi. Kim olduğu belli olmayan kişiler tarafından gasp edildi; dağa gtti, ovaya gitti, nereye gitti bilinmiyor… Emniyet güçleri yetersiz kaldı.

 

Korkularına, depremin artçılarına,yenik düşenler evlerini, şehrini terketti. Geride kalan evlerini, iş yerlerinin önüne güpe gündüz kamyon dayandı, soyuldu. Şehrin asayişi sağlanamadı. Van halkı gittikleri şehirlerde aşağılandı, terorist damgası yedi… Bunlara bizzet tanık olmuş biriyim. Akabinde 1 yıl içinde 14 bin konut yapıldı bir çok eksiği ile kesinlikle ücreti taksite bölünerek sahiplerine teslim edildi. Şehir merkezine uzak olan, bu tokilerin su sorunu hâlâ çözülmüş değil. Ulaşım ayrı bir problem.AK Parti teşkilatına başvuranlar hep belediyeye havale edildi zaten belediyenin de ilgileneceği yoktu.

 

Gerek yerel seçimde gerek Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhurbaşkanı, Başbakan, gelen bakanlar, Van milletvekilleri ve il teşkilatının bu konutlardan başka söylemleri olmamıştır. Resmen depremzede halkın gözüne sokmuşlardır. Sanki yapılanlar bir lütufmuş gibi sunuldu. Yani siz üvey evlatsınız biz olmasak kimse size bu iyiliği yapmaz dediler…

 

Yapılan tüm konuşmalar çiğ kaçtı, seçmen resmen bıktı. Akabinde zaten şehrin yarısı Ak Partiliydi ve bu seçmenin sadece %10’u Türk’tü. Gerisi Kürt halkıydı. 13 yıldır partisini destekleyen, besleyen bir kitle… Neden pes etti? Neden fikrini değiştirdi? Ak parti teşkilat yapılanmasında her zaman bir tecrübesizlik vardı zaten. Türkiye genelinde 3 dönem kuralı parti yapılanmasına çok zarar verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu kuralla genç siyasilerin önünü açmak istedi fakat bu kural 3 dönemi tamamlamış tecrübeli siyasilerin hoşuna gitmedi, kırgınlığa ve küskünlüğe sebeb oldu. Bilgi ve tecrübeleri ziyan oldu. Siyasette kurumsallaşmış, örgütleşmiş tüm tapılarda olgunluk ve dinamik enerjiler yan yana durmalı ki bu birlikten kuvvet doğsun. Yerel yönetimlerde de binlerce hata yapıldı. Ak partinin temelini atanlar, iskeletini oluşturanlar, ne hikmetse çatıya ulaşmakta hep zorluk yaşadılar. Demokratik bir parti olduğunu söyleyen Ak parti yerelde pek de demokrat davranmadı. Birkaç yılda bir yenilenen il ve ilçe teşkilatları arkalarında kırgınlar, küsgünler orudusu bırakarak yoluna devam etmeye çalıştı. Teşkilatı kuranlar, yokluklarla, bağış yoluyla parti binasının kirasını, giderlerini kendi ceplerinden ödeyerek, bedel ödeyerek belli bir yere getirdiler. Muhatap alınan bir merci olurlar, her şey rayına oturur, tam işi öğrenmiş ilerleme kaydederken seçim olur, il teşkilatı değişir, yeni teşkilat gelir, eski teşkilat(affınıza sığınarak) tukaka olur.

Eski teşkilata selam verenler dahi parti binasının önünden dahi geçirilmez. Bu muydu siyaset! Böyle miydi örgütlü çalışma! Peki ülkenin tek istikrarı olan devasa partinin hiç mi parti içi eğitimi yoktu? Çalışma sistemi bu muydu? Ayak kaydırmayla, ötekileştirmeyle, bu iş, bu siyaset, bu teşkilat nasıl büyür? İnsanların kağıt mendil gibi kullanılıp atılması hoş değil. Özellikle doğuda yapılan mücadele kayda değerdir. Bu insanlar bölgedeki karışıklığa rağmen bedel ödeyip Ak partide durabiliyorlarsa bu göz ardı edilmemeli. Elbette yönetimler değişir, başkanlar, milletvekilleri değişir. Lakin gideni de geleni de yine aynı çatı altında tutmak gerekir. Onure etmek, emek verenin tecrübesinden faydalanmak gerekir. Örgütlü bir teşkilatın bunu bilmesi, uygulaması lazım. Demokratik bir parti, demokratca davranır. İl, ilçe başkanlarını yönetiminin seçmesine fırsat verir. Genel merkezin yeşil ışık yaktığı bir başkan adayının karşısına parti içinde başka bir aday çıktığı zaman aday ötelenmemeli, cezalandırılmamalı, uzaklaştırılmamalı, sağ duyu, özgüvenle yerelde kim en çok tercih edilmişse o tercih edilmeli. Demokratik seçim budur. Ak partide son dönemde bunların hiçbiri yapılmamış. Tamamen dayatmacı bir zihniyetle, yerel teşkilatlar kurulmuştur. Akabinde yeni yönetimler, giden yönetimlerden hiçbir şey öğrenmemiş, sandık çalışması nasıl yapılır, seçim çalışması veya teşkilat içi toplantılar nasıl olur onu dahi öğrenememişlerdir.

 

Yaşanan tüm olumsuzluklar birer kan kaybıdır. Oysa x partide durum böyle değildir. Parti kurulduğundan beri, eskiler yeniler beraber çalışır. Birbirlerinden çok şey öğrenirler. Sokaktaki sempatizanları dahi teşkilatın başındaki adam gibi bilgi sahibidir, partisini sahiplenir. Partilerine yeni adam kazandırmak için ceplerindeki son kuruşu harcamaya hazırlar. Sokakta, kahvehanede, düğünde, taziyede, minübüste, mahallede, evlerde… Ve yorulmadan çalışırlar, anlatırlar, ikna ederler. Ak parti yereli ne yapar? Cilalı ayakkabıları tozlanmasın diye arabadan inmez, grand takımının ütüsü bozulmasın diye, sağa sola bile dönmez.

Parti binasından dışarı çıkmaz. Lüks otellerde 500-600 kişiye yemek daveti verir. Bunu twitler, facede paylaşır ki, genel merkez görsün. Sıkıntısını anlatmaya gelen vatandaşa bugün git yarın gel çok meşgulum der. Vatandaş merdivenlerden inerken(kendi kulaklarımla duydum) Erdoğanın hatrı olmazsa, bu adamların bulunduğu binanın önünden bile geçilmez der. Yerel yönetimler ihale peşinde koşmaktan seçim çalışmasına fırsat bulamazlar. Bütün yükü yaşı kırkbeşin üstünde olan kadın kollarına üye olan, evde canı sıkılan, kadınlara atarlar. Onlar gariban oğulları, kızları işe alınır umuduyla, broşürleri yüklenir, kapı kapı dolaşırlar. Çoğu kapıdan kovulurlar, bazıları yine Erdoğanı çok sevdiğinden onun hatrına oy sözü verirler. Gençlik kollarını ise koruma kalkanı gibi kullanırlar. Karşı tarafın iki bin gencine karşılık Ak partinin yerelinde elli altmışı geçmeyen işsiz gençliği emre amâde, kapı kulu gibi durmaya zorlanır. Eğitim yok, bilgi yok, tecrübe yok…

 

2015 Genel Seçimlerinin milletvekili adaylarını kim nasıl tercih ettiyse, kesinlikle ya bölgeleri bilmeyen veya Ak partinin bölgede kaybetmesini isteyenler tarafından yapıldı.bu kanaat herkeste oluştu… 14 yıllık bir parti nasıl olur da seçim bölgelerinin demografik yapısını bilemez bilmemezlikten gelir. Kürtlerin, aşiretlerin etkin olduğu bölgelerde kim takardı akademik kariyeri olan adamları? Bu bölgelerde partinin ikinci planda olduğunu şahısların önemli olduğunu Ak parti unutmuş gibiydi.

Kabul göremeyecek listelerin çıkması zaten pamuk ipliğine bağlı olan seçmeni tamamen kopardı. Seçmen zaten Erdoğanın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyor, Ak partinin başında ve başbakan olarak kalmasını istiyor ve bu isteğini her seferinde yineliyordu. Halk onun liderliğinde olan partide kalmayı yeğliyordu. Henüz hazır olmayan bir ortamda başkanlığın konululması da ayrı bir kopuşa neden oldu. Benlik algısı oluştu. Bölgede artan işsizlik, sessiz, silahsız, sözlü terör, şantaj, kaçırılmalar, cemaat-devlet kavgası, halkta endişeye neden oldu. Özellikle doğuda Kürdistan kurulacak söylemleri Ak parti seçmenini tamamen tüketti. Yılgınlık, güvensizlik, istikrarsızlık en önemlisi ak parti uğruna yıllarını vermiş bir tabana yapılan vefasızlık.

 

2015 Genel Seçimleri şöyle bir tablo ortaya koymuştur. Halk aslında hiçbir partiye bizi yönet vesayetini vermemiştir. Halk Ak Partinin şımarıklığını, kibrini yüzüne vurmuştur. Kendisini toplaması için ona bir ders, bir nasihat vermiştir.

 

Ez cümle, anlayana bir bakış bile yeter gerek yok her lafı söz ile beyana. Halk sessiz, kavgasız bir şekilde devrimini yapmıştır. Lakin tercihte bulunmamıştır. Kapıyı aralamış, sonuna kadar açmamıştır. Ülkenin istikrarı için koalisyon çözüm değildir. Türkiye, Kürt veya Türk milliyetcilerin veya solcu laik bir partinin tek başına iktidar olabileceği bir ülke değil. Bu ülkenin ve doğu bölgesinin istikrarı için, Ak parti yönetimi ve onun muadili olan bir partinin, iktidar olması şarttır. Ki eğer Ak Parti neden kaybettim sorusunu sorar ve kendini toplarlarsa tekrar iktdar olabilirç geçmişte koalisyonlar yüzünden çok acı çeken bu ülkenin geleceği için tekrar seçime gidilirse, seçmen silkinmiş, ölü toprağını üzerinden atmış, mozaik partisini tekrar tercih edecektir. Fakat mozaik partinin lideri dahil tüm parti teşkilatının nefis muhasebesi şarttır. En evveli Ak Partinin özellikle doğu bölgesinin yarattığı güvensizlik tablosu iyileştirilmelidir.

Cumhurbaşkanının bölgeye son gelişi, seçmeni daha da tedirgin etmiştir. 4500 polis korumasıyla gelen Cumgurbaşkanı sadece bir saat sürecek miting için şehrin ana caddeleri felce uğramış, miting alanında bulunan bütün esnafın dükkanına keskin nişancılar yerleştirilmiş, esnafın kimlik bilgileri alınmıştır. Havadan, karadan koruyan bir ordu… Bu tablo özellikle Ak Parti seçmenini korkutuyor. “Madem bu denli tehlikeli bir ortam benim ne işim var Ak Partinin yanında?” der. Başbakan geldiğinde yine aynı tabloyla karşılaşır.

Bu insanlar hem aynı soruyu sordular. Başımızdakiler sadece burada bir saat konuşmak için bu kadar güvenlik önlemi aldılar. Onlar gidecek biz kalacağız, burada siyaset yapmak böyle tehlikeliyse o halde bizi kim koruyacak. Neticede aynı tabloyu milletvekili adayları yaptı. Esnafı dolaşırken arkalarında bir polis taburuyla dolaştılar. 2014 Yerel Seçiminde Van da her gün saldırıya uğrayarak, Ak Parti seçim çalışması yapılmıştır. 2015 Genel Seçiminde HDP tavrını yumuşatmış, bu saldırılar azalmıştır. Fakat seçmen ortaya konan bu güvensiz ortamda endişesini sandığa yüklemiştir. Türkiye Doğu halkının netice olarak istediği şudur.

 

1-Cemaat ve Devletin kavgasının bitmesi.

2-Çözüm sürecinin muallak olan durumunun artık netleşmesi.
3-Siyasetin kavga değil, demokratik bir tercih olması.
4-Halk artık kavga eden siyasi parti lidelerini görmek istemiyor.  Ülkeyi ileriye götüren siyasi birliktelik istiyor.
5-Partisinin tebasıyla alay bir genel merkez modelini istemiyor.
6-Parti teşkilatına adaylar için temayül yoklaması yaptırıp sonra bırakın temayülde birinci olan adayı, adı dahi olmayanları vekil adayı yapmasını istemiyor.

7-STK’larla resmen alay edildi. STK’ların görüşünü alan Ak Parti genel merkezi onların görüşünü kesinlikle dikkate almamıştır. STK oylamasında tercih edilen hiçbir aday vekil aday listesine girememiştir.
8-Bölgede yapılan ön anketlerde önemsenmemiş, adı en çok zikredilenler listeye alınmamıştır.

Halkta oluşan algı şudur. Madem kendi düdüğünü çalacaksın o halde bizim sahada ne işimiz var?
Neticede ortaya şu sonuç çıkmıştır. Sahada kazanan fakat Ak parti genel merkezinde kaybedenler hayal kırılığına uğramıştır. Ak parti isterse yeniden küllerinden varolabilir. Yeter ki davam ve kavgam diyen insanları çatısı altında toparlamayı başarabilsin.