Bu sözlerle sert tepki gösterdi: "Biz mi Yunan'ı denize döktük, yoksa Yunan mı bizi denize döktü?"

Partisinin 9'uncu kuruluş yıldönümünde konuşan HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu; "Aile yapısı korunmalı, evlilik teşvik edilmelidir" diyerek televizyon programlarındaki ilkelere tepki gösterdi.

VAN 19.12.2021 18:52:36 0
Bu sözlerle sert tepki gösterdi: "Biz mi Yunan'ı denize döktük, yoksa Yunan mı bizi denize döktü?"
Tarih: 01.01.0001 00:00

Biyolojik cinsiyetin yerine ikame edilmeye çalışılan toplumsal cinsiyet kavramının kanunlardaki, yönetmeliklerdeki yerini korumaya devam ettiğini söyleyen Yapıcıoğlu, toplumsal sorunlar ve aile yapısı ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mesela bütün televizyon kanalları kanunen toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir yayın politikası belirlemek ve uygulamak zorunda. Mesela hâlâ bütün sapıklıklar ve zina serbest ama genç yaşında evlendiği için mağduriyet yaşayanların sesi duyulmadı. Merhum Ali Ulvi Kurucu, hatıratında tek parti döneminin zulümlerini dedesinin dilinden şöyle anlatır: 

“Meyhaneciler serbest, kumarhaneciler serbest... Bütün kötüler, günahkârlar serbest, bütün günah yerleri açık… Millet kimden aldı hürriyeti? Dün Cihan Harbi’nde, dinine, mukaddesatına yürüyen Avrupalılardan… Sonra? İstiklal Harbi’nde Yunanlılardan… İnsan şunu sormaktan kendini alamıyor: Bu işler kimleri razı etmek için yapılıyor? Dün varlığımızı, vatanımızı, istiklalimizi, dinimizi, imanımızı, tarihimizi, ırzımızı, namusumuzu çiğnemeye gelenlerin gönlünü almak için mi, onların hoşuna gitsin diye mi yapılıyor bütün bu zulümler? Eğer onlar bunu istiyor, biz de onları razı etmek için bu işleri yapıyorsak, hürriyet bayramlarının, şenliklerinin manası nedir? Biz, Yunan’ı denize döken millet değil miydik yahu? Yunan denize mi döküldü, yoksa Yunan mı bizi denize döktü?"

Gerçekten bu veciz ifadelerle çok şey anlatılmış. Evet, kıymetli dostlar!

Gerçekten bugün değerlerimiz, toplumsal ahlak ciddi tehdit ediliyor. Aile kurumu ve dolayısıyla geleceğimiz ciddi bir saldırı altında. Bu saldırılar ise yasal koruma altında. Sahi kim kimi denize dökmüş? Aile kurumunu korumak için ciddi tedbirler alınmalıdır. Popüler kültürün ve basının da etkisiyle evlilikler yürümüyor, dört evlilikten biri boşanma ile sonuçlanıyor. Annelik değersiz hale getirildi. Çocuk yetiştirmenin, tavuk yetiştirmek kadar değeri yok mudur? Çocuğuna aile terbiyesi vermek, ona okulda fizik, kimya veya müzik dersi vermekten daha değersiz olabilir mi? Elbette hayır. Anne olmak, annelik görevini yerine getirmek, bedenen ve ruhen sağlıklı çocuk yetiştirmek ülke ekonomisine maddi katkı sağlayacak bir fabrika kurmaktan daha kıymetli ve daha değerlidir.

Hükümete çağrımızdır: Aileyi korumak, evliliği teşvik ve anneliğe hak ettiği değeri vermek için adımlar atın. Dünyanın en zor mesleklerinden biri olan annelik için de emeklilik hakkı getirin. Çocuklarına bakıcı tutanlara verdiğiniz desteği kendi çocuğuna bakan annelerden esirgemeyin. Onlara sigorta primi desteği verin ve emekli olmalarını sağlayın. En az 25 yıl evli kalanlara emekli aylığı bağlamak için gerekli yasal düzenlemeleri getirin. 15-20 yıl evli kalmış olanların varsa anne veya babalarından kalan emekli aylıklarını almaları için boşanma şartı getirerek yuvalara bir darbe daha vurmayın."