Bu nasıl bir ikiyüzlülük?

İBRAHİM KARAGÜL

VAN 25.03.2014 10:16:23 0
Bu nasıl bir ikiyüzlülük?
Tarih: 01.01.0001 00:00

Türkiye ile Suriye arasındaki gerilimin, en azından Türkiye açısından, seçim süreciyle hiçbir alakası yoktur.

Gerek Suriye savaş uçağının düşürülmesi, gerekse Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehditler kapsamında yapılan hazırlıkların savaş kışkırtıcılığı olarak yorumlanması büyük talihsizliktir.

Birileri Tayyip Erdoğan karşıtlığı ile Türkiye karşıtlığını birbirine karıştırdı. Ak Parti'ye muhalefetlerini Türkiye'yi yıpratmaya, sarsmaya dönük kampanyaya dönüştürdü.

Türk savaş uçağı Suriye tarafından düşürüldüğünde de Türkiye'nin karşısında durdular, Türk F-16'ları önceki gün Suriye MİG-23'ünü düşürünce de Türkiye karşıtı oldular.

O zaman Türkiye'yi savaş çıkarmaya çalışmakla suçladılar, uçağın bilerek ve isteyerek oraya gönderildiğini ve Suriye hava sahasını ihlal ettiği için haksız olduğunu öne sürdüler.

Şimdi de, Suriye uçağının Türk hava sahasına girmediğini, kasten düşürüldüğünü, hükümetin savaş çıkarmaya ve dikkatleri dışarıya yöneltmeye çalıştığını söylüyorlar.

Türkiye'de yayınlanan bazı ulusal gazetelerin birinci sayfalarında haber veriş tarzı gerçekten acı vericidir. Bu olayı böyle verebiliyorlarsa o gazetelerin hiçbir cümlesinin anlamı yoktur. Güvenilmez, itibar edilmez.

Esad Türk savaş uçağını düşürdüğünde ona tek kelime etmediler. Adeta korudular, toz kondurmadılar. Ancak siyasi söylemlerinde, gazetelerinin manşetlerinde, köşe yazılarında, televizyon ekranlarında Türkiye'ye verip veriştirdiler.

Suriye uçağı düşürüldü diye aynısını yapıyorlar. Esad'a tek cümle söz söylemiyorlar. Ama Türkiye'nin Başbakanı'na, hükümetine, askerine, ordusuna verip veriştiriyorlar.

Erdoğan'ı otoriterleşmekle suçlayanların, yüz altmış bin insanın ölümüne neden olan, kitlesel kıyımlar yapan, kimyasal silahlar kullanan, cezaevlerinde açlıktan insanları öldüren, kendi şehirlerini harabeye çeviren bir adamı korumaya almaları ibretliktir.

Suriye'deki savaşı ilk aşamalarda eleştirenlere yer yer hak veriyordum. Şahsen ben de benzer eleştirileri çokça yaptım. Ama bir süre sonra olay başkalaştı. Esad sadece kendi iktidarı için ülkeyi harabeye çevirdikten sonra kurallar değişti. Artık bu aşamadan sonra o sorgulamaların ahlaki bir temeli kalmadı.

Dikkat ediyorum da, bu çevreler, aslında Esad'a söylemeleri gereken sözleri, yapmaları gereken ithamları bu ülkenin başbakanına yapıyorlar.

Yapıyorlar da ne oluyor? Kimse inanmıyor. Milyonlarca insan o kişi etrafından kenetleniyor.

Ona sahip çıkmayı ülkeye sahip çıkma olarak görüyor. Erdoğan'a değil, ülkeye yönelmiş bir tehdidin varlığını hissediyor.

Gariptir, aynı çevreler İsrail Suriye'yi bombaladığında sessizleşiyor. Savaşın başlamasından bu yana İsrail kaç kez Suriye'ye saldırdı, nereleri bombaladı? Bir kez olsun bir söz söylediler mi?

Söylemediler, söyleyemezler. Yarın ABD Suriye'yi bombalasa, Fransız ordusu Suriye topraklarına girse, İsrail Şam'ı vursa yine sessiz kalacaklar.

İkiyüzlü bir söylem, ikiyüzlü bir davranış şekli bu.

Dikkat edin; Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdit bunlar için bir anlam ifade etmiyor. Yarın IŞİD militanları buradaki askeri birime saldırsa, Türkiye de onları savunmaya dönük operasyon yapsa ortalığı ayağa kaldıracaklar.

Çünkü Süleyman Şah da onlar için bir anlam ifade etmiyor. Erdoğan'a yönelik öfkenin bir hedefi de Süleyman Şah'ın temsil ettiği misyondur. Orası sadece bir türbe değildir. Osmanlı'nın kurucularının babaları yatıyor o toprakta. Bir imparatorluğun mirasıdır orası. Bu yüzden Türkiye, Fransa ile anlaşarak o toprak parçasını kendi denetiminde tutmaya başladı. Bir hatıraya, tarihe, geçmişe hürmet olsun diye. Bir imparatorluğun ruhu orada yaşıyor diye.

IŞİD'in ne olduğunu, Şam yönetimiyle ne tür bağlantıları olduğunu bilmeyenler o örgütle Türkiye arasında ilişki kuruyor ve 'namlu tersine döndü' diyebiliyor. Yazıktır, bu bilgisizlikle her şeye yorum getirmek ayıptır.

MİT'e ait TIR'lara yönelik o meşhur operasyon aslında IŞİD militanlarının elini güçlendirmek, Suriye muhalefetinin elini zayıflatmak için yapıldı. İsterseniz, o operasyondan sonra sınır kapılarında neler olduğuna bir bakın.

Şam yönetimi bir muhalefet mevzisini bombalar, oradaki muhalifleri zayıflatır ardından IŞİD gelip orayı işgal eder. İş böyle yürür.

Öyleyse siz hangi taraftasınız?

Rusya, Kırım'ı sessiz sedasız ele geçirdi. Bölge tamamen Rusya'nın eline geçti, gündelik hayat bile ona göre yeniden dizayn edildi. ABD ve Avrupa'nın Ukrayna politikası rezil oldu. Peki Türkiye'de, yakın çevremizle bu kadar ilişkili olanlar, her fırsatta Türkiye karşıtı mevzi alanlar Rusya'nın bu eylemine tek cümle etti mi? Duydunuz mu böyle bir şey? CHP'den duydunuz mu, Cemaat çevrelerinden duydunuz mu? Müzmin muhalif çevrelerden duydunuz mu?

Bir cümlelik yorum bile yapamadılar. Ama Türkiye, Süleyman Şah türbesini savunmak için bir operasyon yapmaya mecbur kalırsa, göreceksiniz ortalığı ayağa kaldıracaklar. Çığırtkanlık yapacaklar, kıyameti koparacaklar. Neden? Erdoğan var. Neden? Türkiye yapıyor bunu.

Hastalıklı, histerik, öfke nöbetleri geçiren bu çevrelerin ortak olduğu tek şey Türkiye karşıtlığı. Az kalsın bu ülkeyi Ukrayna'ya dönüştüreceklerdi. Batılı oyun kurucuların gazıyla ülkeyi kaosa sürükleyeceklerdi. Şükürler olsun ki, millet duruma kavradı, ülkesine sahip çıktı.

Seçime bir hafta kala, 'bütün bu operasyonlara rağmen AK Parti'nin oyları nasıl oluyor da hala yükseliyor' diyenlerin kör olmalı. Kimler bu hükümete sahip çıkıyor, neden sahip çıkıyor bir türlü anlamadılar, anlamak istemediler.

O hep küçümsedikleri millet, onlara rağmen ülkesine, geçmişine, Süleyman Şah'a sahip çıkıyor da ondan. Siz böyle küçümsemeye devam ettikçe sonuç hiçbir zaman değişmeyecektir.

Bu kadar yalana, bu kadar iftiraya, bu kadar iki yüzlülüğe, bu kadar Türkiye düşmanlığına hiç tanık olmadım.

Türkiye'nin de tanık olduğunu sanmıyorum. Bakalım daha neler yapacaklar. Biz milletin, Türkiye'nin ortak iyiliğinden sapmayacağız. Yanlışlarımız olsa bile, en azından durduğumuz yer sağlam olsun.