Biraz sansasyon katınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor

Kurtuluş Tayiz

VAN 7.11.2016 10:57:40 0
Biraz sansasyon katınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor
Tarih: 01.01.0001 00:00

PKK/HDP ile FETÖ’nün zihniyet kodlarının aynı olduğunu gösteren kanıtlardan biri Diyarbakır’daki terör saldırısından sonra yaptıkları açıklamalar. PKK’nın, ikisi polis 11 vatandaşımızı katlettiği terör eylemini, HDP’nin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan vekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Ziya Pir tarafından önce DEAŞ’a, oradan da devlete bağlanıverdi.

Doğan grubu ise 11 vatandaşımızı katleden PKK/HDP’nin algı operasyonunu “müthiş iddia”başlığıyla Türkiye ve dünyaya servis etti. Hürriyet, dünkü baskısında Diyarbakır Valiliği’nin ortaya koyduğu net deliller yerine PKK/HDP’nin “Bombayı DEAŞ patlattı” yalanını öne çıkarmayı tercih etti.

Bazen gerçeği örtmenin en iyi yolu daha büyük bir yalana başvurmak ve sansasyon yaratacak iddialarla gündemi saptırmaktır. Elinizin altında Doğan grubu gibi bir medya grubu varsa, piyasaya süremeyeceğiniz, dolaşıma sokamayacağınız yalan yoktur.

Bu taktiği en iyi FETÖ uyguluyordu. Gülen çetesi, sansasyonel yalanlarla dikkatleri başka yöne çekmeyi ve kendi varlığını gizlemeyi iyi biliyordu. Kandil’in bu taktiği FETÖ’den öğrendiğini söylemek PKK’ya haksızlık olur; zira Kandil’in ve HDP’nin 40 yıllık tarihi, çeşitli yalanları tekrarlamaktan ibaret.

Tezgâhı kuran, bombayı patlatan, katliamı yapan PKK olmasına karşın, genellikle medya üzerinden geliştirilen kara propagandayla örgüt her seferinde temize çıkarılmıştır. PKK 40 yıldır kesintisiz bir ölüm döngüsü yaratan lanetli bir örgüt olmasına rağmen, bu örgütü “Kürt siyasi hareketi” olarak pazarlamaya çalışan medya grupları dün de vardılar, bugün de varlar.

Diyarbakır’daki terör eylemi FETÖ’nün kopya ikizi olan PKK’nın DEAŞ ile bağlantısını da ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’nın DEAŞ’tan farkı yok, birbirinin aynı” dediğinde en büyük tepkiyi Türk medyasından almıştı. Sanki PKK, 40 yıldır gözlerimizin önünde DEAŞ’lık yapmıyormuş gibi.

Diyarbakır’daki terör saldırısını belirsiz bir kaynak üzerinden prestijli bir uluslararası ajansa haber yaptırarak DEAŞ’a ihale etmeye çalıştılar. Büyük yalanları genellikle en itibarlı adamlara söyletirler. Yalan haberleri de en prestijli ajanslara yaptırırlar. Algı operasyonlarının karargâhı olan yayın kuruluşlarına bakın, çoğunlukla büyük yalanları “bilmem nerenin en saygın gazetesi, yazarı” olarak sunarlar. Böyledir, medyada dünyanın en saygın isimleri olarak tanıtılanlar, aslında dünyanın en büyük yalancılarıdır.

Diyarbakır’daki terör saldırısını DEAŞ’ın yaptığına dair haber, yatsıyı bulmadan Diyarbakır Valiliği tarafından çürütüldü. Valilik, PKK’nın dağ kadrosu arasında geçen telsiz konuşmalarını kanıt olarak medyaya sundu. Saldırganın kimliğinin deşifre olması üzerine ise PKK, dün saldırıyı yan kuruluşu “TAK” adına üstlendi.

Aslında bu durum PKK ve DEAŞ arasındaki görünmez bağı ele verdiği gibi, daha önce Diyarbakır ve Ankara’da patlatılan bombaların arkasında tek bir gücün olduğunu gösteriyor ki o da FETÖ, DEAŞ ve PKK/HDP’yi kuran ve kontrol eden aynı küresel merkezdir.

FETÖ’nün akıbeti neyse PKK/HDP’nin de aynı olacaktır. Çünkü bu örgütler Türkiye’nin siyasal ve toplumsal bütünlüğünü hedef alan, tetikçi-taşeron yapılardır. Devlet bu örgütleri çiğneyip geçmezse ayakta kalamaz, dolayısıyla devlet olamaz; bunu hendek terörü sürecinde ve 15 Temmuz’da yeterince test ettik.

Devleti ve milleti 15 Temmuz’da çiğneyip geçeceklerdi. Tıpkı Irak ve Suriye’yi çiğneyip geçtikleri gibi Türkiye’yi de ezip dağıtacaklardı. Bu topraklarda ayakta kalmak istiyorsak, her şeyden önce çiğnenen bir devlet olamayacağımızı dünyaya göstererek işe koyulmalıyız.

AKŞAM