Bir kültürsüzlük çeşidi olarak kafe kültürü !

'Konuşlandığın yer; konuştuğunu, yediğini içtiğini, oturuşunu kalkışını kısacası seni belirler.'

VAN 22.03.2017 10:06:15 0
Bir kültürsüzlük çeşidi olarak kafe kültürü !
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Orhan Pekçetin / Diriliş Postası

Konuşlandığın yer; konuştuğunu, yediğini içtiğini, oturuşunu kalkışını kısacası seni belirler.

Kendini hangi ortama yakıştırıyor, hangi ortamda olmaktan haz alıyorsan o hazzın esiri olarak yaşıyorsundur. Eğer hazzın dünyevi ise dünyevileşip gidiyor; yok eğer hazzın manevi ise uhrevîleşip kalıyorsun.

Son dönemin gittikçe yükselen ortam buluşması şu duman altı, loş ve gürültülü masa başı şamata akustiği(!)nden ibaret kafelerden ve onların hayatımıza müdahalelerinden bahsedeceğim.

Ailece birlikte yapılan sosyal faaliyetlerden, arkadaşlarla muhabbet kurdurup sıhhat bulduracak sportif aktivitelerden, hocaların/üstatların dizi dibinde boş kaba doldurulan su misali dolduğunuzu hissettiğiniz ilim ve hayat sohbetlerinden uzaklaştıran alıp bizi iyi ve güzel olan her şeyden milim milim uzaklaştıran yapmacık bir ortam olduğundan şikâyet edeceğim.

Ahlaki bir erozyon olarak toplumsal iklimimizi darmadağın eden flört kavramını hayatımızın göbeğine oturtan mekânlardan yakınıyorum. Hatta kimi yerleşim yerlerinde asma katlı, direk arkası gayrimeşru ilişkilerin neşvünema bulduğundan dem vuruyorum.

“Flört”, bize Batı’dan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı. Evlilik öncesinde fertlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan, bir çeşit duygusal ilişki diye tarif ediyorlardı. Hani şu günümüzde literatürümüze yerleştirmek için sık sık tekrarlanan “Aşk yaşıyorlar(!)” tabiri var ya işte böyle başlamıştı flört de.

Kafelerde vakit öldürmenin(!) adet olduğu -ki Efendimiz’in (sav) işaret buyurduğu; insanın kıymetini bilmediği iki husustan birisi olan boş vakittir- ve kültürel bir aktivitede bulunduğu zannıyla gençlerin birbirini iştahla davet ettiği kültürsüzlük ya da alt-kültür ortamından rahatsız olduğumu ifade ediyorum.

Toplumsal değerlerimizin temellerini dinamitleyen her ne tür yaşam tarzı varsa onlara karşı rahatsızlık duyuyorum. Bizi biz yapan değerlerden uzaklaştıran, mahremiyet sınırlarını tarumar eden Cenâb-ı Mevlâ’nın yaklaşmayın dediği şeylerle hemhal olunmasına sebebiyet veren bu kültürel(!) ortamlardan şikâyet ediyorum...