Bir Kedinin Anlattıkları

Hasan Değirmenci

VAN 10.04.2018 10:15:45 0
Bir Kedinin Anlattıkları
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Her şey alttaki komşu Özlem teyze’nin bize misafirliğe gelmesiyle başladı. Sohbet sohbeti açarken birden mesele yeğeninin kedisine ve yavrularına geldi. Onları öyle bir anlattı ki eşim ve kızlarla birlikte o yavru kedilerden birini almaya karar verdik. Yavruların biraz büyümesi için bekledik. Aradan 2 hafta geçti, biz bu arada kedinin tüm malzemelerini aldık. (Kum,yem taşıma çantası vs) Kedi benim için sokaklarda dolaşan, çöpleri karıştırıp ortalarda gezinen bir hayvandan öte bir şey değildi, hiçbir anlam taşımıyordu. Bir de Van kedisini duymuştum gözleri renkli diye, nihayet kedimiz bir hafta gecikmeyle geldi.

 

İlk başlarda birbirimize pek ısınamadık, kedimiz biraz ürkekti. Biz de çekingen davranıyorduk ama zaman geçtikçe  o bize yaklaşıyor bizde onu tanımaya ve anlamaya çalışıyorduk. Aslında karşımda Allah’ın yeni bir ayeti vardı ve biz onu keşfediyorduk. Rabbimiz Mü’minun 21’de “Hayvanlarda sizin için elbette ibretler vardır,  sizin için onlarda birçok yarar bulunur.” ayetini sanki ilk defa okuyordum.

Zaman geçtikçe kedi bize alıştı, biz de ona. Aramızdaki bağ kuvvetlendi, sevgi ve diyaloğumuz arttı. Bizimle oynuyordu; bazen tırmalıyor, bazen ısırıyor, bazen de yanımızda uyuyordu. Evde yalnız bırakıp geri geldiğimizde bize trip atıyordu. Anlayacağınız evin sahibi gibi davranıyordu. Zaman geçtikçe kedilerin de duyguları olduğunu, sevgiye, ilgiye ihtiyacı olduğunu öğrendim. Günler geçtikçe o bize alışmaya, biz de onu tanımaya başladık. Hırlamasının, mırıldamasının, yalamasının, sürtünmesinin bir dili olduğunu fark ettim. O bir canlı idi, bir düzeni, uyku ve oyun zamanı vardı. Acıkıyor, bazen de miyavlıyordu, biz evde hayretler içindeydik. Evin içinde bizden farklı bir canlı dolaşıyordu, merakım daha da artmaya başladı. Ve kedilerle ilgili yazılar okumaya başladım, araştırma yaptım ve Avrupa’da kedi ile terapi merkezleri olduğunu öğrendim. Kedi mırlamasının doğal bir iyileştirme ve terapi olduğunu, ayrıca kedisi olanların depresyona girme ve kalp krizi geçirme olasılığının %40 daha düşük olduğunu  okudum. Kedi masajının kas ve eklem ağrılarına iyi geldiğine tanıklık ettim, insandaki stresi aldığını, kan basıncını düşürdüğünü, insanları sakinleştirdiğini test ettim. Ayrıca biz dindarlar olarak hayatımız boyunca hayvanlara bakışımız ve yaklaşımımız hep olumsuz olmuştu. “Hayvanlara laikler baksın, onlar ilgilensin, haklarını onlar korusun,” diyerek öteledik ve ötekileştirdik. Hayvan besleyenlere karşı artniyet besledik, onlardan uzaklaştık, böylece hayvanları sevmeyen (kediyi nankör, köpeği uğursuz) diye niteleyen, yeşil bir dünya için ses çıkarmayan resme gavur işi diyen, sporu yok sayan, müziğe burun kıvıran, sinema ve tiyatrodan anlamayan, bilime önyargılı yaklaşan, kısaca sanata ve sanatçıya değer vermeyen, şiir ve edebiyatı entellere bırakan kimseler olup çıktık. Böylece toplumdan ve bu değerlerden uzaklaştık ve kendimizi soyutladık. Hayatımızı kendi ellerimizle renksiz, monoton, şekilsiz ve tekdüze yaptık. Hayvanın, müzik ve sanatın bir ayet olduğunun farkına varmadık. Kendi kendimize Kuran’da olmayan birçok haramlar ve haram alanlar icat ettik. Sonra da bu alanın içinde kavga edip durduk.

 

Biz nerede yanlış yapıp İslam’ı nasıl bu kadar yanlış bir şekilde yorumlamıştık. Biz bunlara Allah’ın bir ayeti, bir nimeti diye baksaydık belki de o zaman hayatımız daha renkli ve daha güzel geçer, yaşamdan ve yaşamaktan  zevk alır,  hayatımıza katma değer katardık  diye düşünüyorum.

Kısacası bir kedi hayatı yeniden  sorgulamamızı ve anlamamızı sağladı.

Son olarak hayatımız kediden önce (kö) kediden sonra( ks) diye ayrıldı, tavsiye ederim.