Bazı şehirler bazı notlar
Kudüs
Hiç öyle numara yapmaya kalkışmayın. Birleşmiş Milletler’de alınan Kudüs kararı büyük bir başarıdır ve bu başarının baş mimarı, Trump’ın gerzekçe kararını duyar duymaz Kudüs ve Filistin konusunda tavizsiz, dimdik duran Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Oylama günü, ‘bir oylama için Amerika ile aramızı bozmaya değmez’ yazan Bahreyn siyasetine, Recep Tayyip Erdoğan 'Filistin' dedikçe onun aleyhine maskaralık kampanyaları düzenleyen Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve hepsinden önemlisi, “Evet oyu vermezseniz borçlarımızı tahsile geliriz.” diyen Trump aptalına rağmen çıkmıştır bu karar. Kudüs’ü, Filistin’i dert edinen Türkiye sayesinde çıkmıştır ve evet, büyük bir başarıdır. Ve yine evet, “Dünya 5’ten büyüktür.” cümlesinin ete kemiğe büründüğü bir oylama olmuştur bu.
Kendi adıma, “İyi ki Türkiyeliyim, iyi ki sürekli mazlumun, mağdurun, haklının yanında duran bir ülkemiz var.” dediğim bir an olmuştur bu oylama. Ertuğrul Özkök’ün, Aykut Erdoğdu’nun falan bu karara bildiğin üzülmüş olmaları da şahane hissettirmiştir bana.
Saraybosna
Bosna, Kudüs oylamasında 'çekimser' kalınca devreye muazzam bir 'cahil cesareti' girdi. Bosna’ya kızanlar mı dersiniz, koca ülkeyi nankörlükle suçlayanlar mı dersiniz, “Türkiye’nin onca desteğine rağmen” diye başlayan cümleler kuranlar mı dersiniz, “Bu karar, Türkiye Bosna ile yeteri kadar ilgilenmediği için böyle çıktı.” analizi kasanlar mı dersiniz, hatta küfrü basanlar mı dersiniz…
Net: Cehalet, farkına varılıp susulması gereken bir şeydir. Bosna Hersek’in nasıl yönetildiğini, üçlü başkanlık konseyi sistemini, bu sistemin Boşnak, Hırvat ve Sırp üç üyeden oluştuğunu bilmemek suç değil. Bu üyeler ittifak etmezse herhangi bir oylamada 'evet' ya da 'hayır' oyu verilemeyeceğini, küresel emperyalizmin Bosna’yı bu aptal yönetim biçimi ile işlemez hale getirdiğini bilmemek suç değil. Bu aptal devlet sistemi değişmeden Müslüman Boşnaklar'ın huzura kavuşamayacağını bilmiyor olmak suç değil. Başkanlık konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzetbegoviç’in Kudüs’ten yana tavır aldığını, bunu resmî yazıyla konseye sunduğunu, ancak Hırvat ve Sırp üyeler yüzünden 'çekimser' oy çıktığını bilmemek de suç değil. Fakat bilmiyorsan sus yahu. Sus da adam zannedelim seni.
Mardin
İki yıl aradan sonra gittim Mardin’e. İki yıl önce gittiğimde dükkânlar 'bilmem ne olayları' bahane edilerek taşlanmıştı. Hemen her yer kapalıydı. Şehrin en temel 'yerel yönetim ihtiyaçları' karşılanmıyordu. Şehir içi yollar berbattı.
Bu kez gittiğimde ise bambaşka bir Mardin vardı karşımda. Sokakları, dükkânları, çarşıları cıvıl cıvıl, yolları yapılmış…
Bu değişimin mimarı ise, hem Valilik hem de Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Mustafa Yaman.
Hele Yusuf Genç ve Aykut Ertuğrul ile söyleştiğimiz Mardin Gençlik Merkezi’ni görmeliydiniz. Kütüphanesine, sanat sınıfına, proje yazım ofisine, konferans salonuna, içeceklerden ücret alınmayan kafeteryasına, her şeyine hayran kaldım. Binlerce gence temas eden ders programlarına bayıldım.
Bir de tabii, o gençlerin Vali Mustafa Yaman’la, Yaman’ın da o gençlerle kurduğu 'hasbi iletişim' o denli güzeldi ki… Mardinli gençlerin gözlerinde gördüğüm yaşama sevincini ise tarif edecek kelime yok.
