Cumhurbaşkanlığı seçimi çok sert ve hızlı başladı.
İlk hamle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Seçimin hemen ertesinde çıktığı Kuveyt gezisinde gazetecilere “ben de varım” dedi.
Gül Cumhurbaşkanlığı seçiminde sahneye çıkınca cevabı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan aldı.
Erdoğan’dan ilk işaret Azerbaycan ziyareti öncesi geldi.
Pazar günü 24 gazeteci ile yaptığı yemekli toplantıda cumhurbaşkanlığı adaylığının startını verdi.
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olacağını kapalı toplantıda ilan edince Abdullah Gül
yarıştan
çekildi.
Abdullah Gül siyasette bilgi birikimi olan tecrübeli bir isim. Neyin ne olacağını önceden kestirebilecek durumda.
Öyle kamuoyunda tartışıldığı gibi Bayburt modeli yöntemlerle Başbakanlık istemeyeceği açıktır.
Bir lütuf bekleyen isim değildir.
Kenara çekilmeyi bilir.
Nitekim önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan ile bir görüşme yapacaktır. O görüşmede düşüncelerini söyleyecek, Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olma isteğini dile getirmesinden sonra her hangi bir tartışmaya girmeden “hayırlı olsun” deyip kenara çekilecektir.
Başbakanlık konusunda en ufak bir talebi olmayacaktır. Kimin Başbakan olması konusunda fikri sorulursa belki bir şey söyleyebilir.
Onun dışında kendiliğinden bir isim zikretmesi düşünülemez.
Alanı tamamen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bırakacaktır.
Zaten Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı tarzında Abdullah Gül’ün Başbakanlık yapma şansı yoktur. O tarz Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişiye yakışmaz.
Nasıl bir Cumhurbaşkanı?
Tayyip Erdoğan nasıl bir Cumhurbaşkanı olacaktır?
Kelimenin tam anlamıyla bir Başkan gibi davranacaktır.
Anayasa’nın buna imkan tanımıyor olması sadece teferruattır. Yasaların arkasından dolaşılacak, önünden geçilecek fiilen Başkanlık sistemi uygulanacaktır.
Başbakan hem Devletin başı olacak hem de icranın başında bulunacaktır.
Bakanlar Kurulu’na istediği zaman başkanlık edecek, atamalardan, kararlara kadar hemen her alanda liderliğini sürdürecektir.
Öyle zannedildiği gibi AK Parti’den uzaklaşacak sanılmasın.
Hayır.
Bugün durum ne ise Cumhurbaşkanı olduğunda da aynen öyle olacak.
Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin Genel Başkanı gibi davranacaktır.
Partili Cumhurbaşkanı olarak görev yapacaktır.
Türkiye böyle bir tabloda Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor.
O zaman Cumhurbaşkanlığı
yarışında
Erdoğan’ın rakibi kim olacak?
Rakibi olmadan mı seçime girecek?
İlk bakışta hiçbir rakibi yok gibi görünüyor.
Eğer rakip yoksa
yarış
da yok demektir.
En kötü hal bu durumdur.
Abdullah Gül’ün geri çekilmesi ile AK Parti içinden Erdoğan’a rakip yok demektir.
Dışarıdan muhalefetten bir rakip çıkar mı?
Çıkmış olmak için aday olanları rakip olarak saymıyoruz.
Bu durumda bir rakip görünmüyor.
Hal böyleyken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na neden yumrukla saldırıldı?
Hem de Meclis’in içinde.
Bunun
özel
bir anlamı olması gerekiyor.
Bir de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir hafta suskun kaldıktan sonra Meclis’teki ilk konuşmasında neden “ey Tayip Erdoğan sen Cumhurbaşkanı olamazsın” dedi?
Yumruk ve Bahçeli’nin tonu çok sert bu açıklaması ne anlama geliyor?
