Engin Ardıç ancak ellili yaşlarında ergenlik dönemini yaşayabilen şaşkın Mustafa Kemal hayranlarının açmazdaki psikolojilerini ayna tutmuş nazikçe.
“Attila İlhan Atatürkçülüğü” pazarlayarak kariyerlerini yükseltme heveslilerine oldukça zor ve bir o kadar da ironik sorular soran Ardıç esasen çürüyüp dökülen resmî ideolojiyi muhafazakar/dindar bir takım makyajlarla muktedir kılmaya girişen oportünizmin sefaletine dikkat çekiyor:
Gezelim Görelim / Engin Ardıç
Cumhurbaşkanımız önümüzdeki ay Yunanistan'a gidecek ya, oraya giden "ilk ve son" cumhurbaşkanımızın Celal Bayar olduğu hatırlatıldı, yıl da 1952... Tam 65 yıl önce...
Orada kral vardı, niçin o da bize gelmemiş?
Çünkü ikisi de "sembolik" görevlerdi de ondan. "Kıymet-i harbiyesi" yoktu.
Nitekim Bayar'ın bu ziyareti hiçbir işe yaramadı, hemen ardından Kıbrıs marazası çıktı.
Şimdi Erdoğan güçlü yetkilerle gidiyor, kararlar alınacak, uçak seferleri ve ticaret arttırılacak, İstanbul-Selanik arasına "hızlı tren" bile söz konusu.
İzmir-Selanik gemi seferleri de başlayacakmış. Bugüne kadar yapılmamış olması her iki ülkenin ortak ayıbıdır.
Türk faşistleri bari bu sefer "adaları isteriz" diye durduk yerde gürültü koparmasalar, Kılıçdaroğlu da bilir bilmez onlara çanak tutmasa. (Bunlar ikiye ayrılıyorlar: Düz faşistler ve kendilerine Marksist süsü veren gizli faşistler.)
***
Sembolik devlet başkanları gidip gelseler de olurdu gidip gelmeseler de... Peki "güçlü" devlet başkanları niçin bunu yapmamışlar?
Başbakan Venizelos gelmiş ama General Metaksas niçin gelmemiş?
Cemal Gürsel niçin gidip o sıralar tadı iyice kaçmaya başlayan Kıbrıs meselesini görüşmemiş? Yunan ordusunun NATO'ya dönmesini sağlayan Kenan Evren niçin bir de "kıyak ziyareti"yapmamış?
Lafın nereye geleceğini anladınız: Milli Şef İnönü niçin dünya savaşı öncesinde bir dayanışma gezisi, dünya savaşı sonrasında da bir geçmiş olsun ziyareti yapmamıştır?
Şimdi lafı daha da ileri götürelim: Niçin Atatürk "hiçbir yere" gitmemiştir?
***
İngiliz kralı Edward Türkiye'ye resmi değil, "turistik" bir gezi yaptı, Ankara'ya uğramaya da tenezzül etmedi, Atatürk İstanbul'a gidip onu ağırladı...
İngilizler kralın bu ziyaretiyle hiç övünmezler, hatta bunu hatırlamazlar bile, ama biz çok övünürüz. (Kral, bir yandan "muhataralı" bir kadın olan Bayan Simpson'la ilişkisinden dolayı -sözkonusu dul bayan biri kral olmak üzere üç kişiyi birden idare ediyordu!-, öte yandan "Hitler hayranlığıyla" ünlü olduğu için o gün bu gün hiç sevilmez...) Niçin İsveç kralı, İran şahı gibi "ağırlıksız" adamlar gelmişlerdir de, Stalin, Hitler, Mussolini, Roosevelt gelmemişlerdir?
Niçin Atatürk, Atatürk sanıyla yurt dışına hiç çıkmamış, çağın hiçbir önemli liderini ziyaret edip görüşmemiştir?
Bir zamanlar bunu sırf merakımdan sormuştum, bugün olduğu gibi gene it kopuk üzerime saldırmıştı...
Günün bir şeyi (adını siz koyun)
"Ben aklımla, mantığımla, bilgim, kültürüm ve özgüvenimle konuşurum."
Kemal Kılıçdaroğlu
