ARINMAK VE ARINDIRMAK

MUHAMMED CELİL

VAN 19.09.2015 09:56:06 0
ARINMAK VE ARINDIRMAK
Tarih: 01.01.0001 00:00
 İslam daki arınmanın gayesi hakkın ortaya  çıkmasını sağlamaktır ‘su ile köpük örneğinde’ olduğu gibi, çünkü hak karşısında batılın bir hükmü yoktur “Hak geldi batıl yok oldu” Hak; inkar edilemeyen, aksi ispatlanamayan, zıttının gücünü yok eden gerçektir. 


Arınmak; yabancı unsurlardan temizlenmek, arı-duru olmak, esası ortaya çıkarmak, maddi manevi kirlerden temizlenmek… anlamlarına gelmektedir.


Arınmak, içe dönük bireyin kendi özünü tahir/temiz hale getirme ameliyesidir. Bunun şekli inancın yapısına göre farklılık gösterebilir. Mesela; hristiyanlıkta arınma vaftiz adı altında, Hinduizm de arınma Ganj Nehri’nde yıkanılarak, doğu dinlerinde arınma meditasyon ile, İslam da arınma Allah’a yönelinerek tövbe etmek şeklinde yapılmaktadır.


Dünyaya temiz/günahsız gelen insana, karşısına çıkan faktörler etki ederek şahsiyetinin oluşmasında rol oynamaktadır. Bu oluşum sürecinde insanın benliği  birçok etmen tarafından ya aslına uygun şekilde beslenerek mecrasını bulmakta ya da kirlenip “tuğyan” etmektedir.


İnsan yaradılışı itibarıyla doğruyu kabule meyyal olduğu gibi, kire/yanlışa da bulaşabilir “Fucur ve takva”1  İki unsurdan birini benimseyerek kişiliğini ve hayatını  şekillendirebilir. Kaldı ki, insan yaradılışı itibariyle  zayıf/zaaf sahibi bir varlıktır, dolayısıyla kirlenebilir. Arınmaya bir kez karar verildi mi, arındırılmayacak hiç bir günah/kir yoktur.


İslam daki arınmanın gayesi hakkın ortaya  çıkmasını sağlamaktır ‘su ile köpük örneğinde’2 olduğu gibi, çünkü hak karşısında batılın bir hükmü yoktur “Hak geldi batıl yok oldu”3 Hak; inkar edilemeyen, aksi ispatlanamayan, zıttının gücünü yok eden gerçektir. Hak ile insan fıtratı sünger ile su  gibidir; birbirlerine temasları sonrası biri diğerini içine çekecek/emecektir. Hakkı duyup,  görüp,  bilip de inkar eden ancak zorba inadından dolayı bunu yapar,  bunun başka açıklaması olamaz.


Arınmaya, hakkı sahibine teslim etmeyi istemekle başlanır, ikrar ile devam edilir, zararın telafisiyle tamamlanır. Sadece yüzeysel/sözle özür (tövbe) dilemek ruhi tatmine, vicdanı rahatlatmaya yönelik bir söylemdir; arınmak için yeterli değildir.


Arınmak, günah kirlerinin giderilmesiyle olur. İslam inancına göre, dünyaya  günahsız gelen insan hata yapmakla günah kirine bulaşabilir, yanılan hata yapan insan tövbe (günahtan dönme) sonucunda arınabilir. Arınmayan/temizlenmeyen lekesi çıkmayan şirk günahı bile bile yaratıcının hakkını gasp etmek olduğundan hak sahibine hakkı teslim edilmediği müddetçe bu lekenin giderilmesi mümkün değildir.“Müşrikler necistir (pistir)”4 bu bağlamda anlaşılmalıdır.


Arınmak, doğru bilgi ile muhakeme ve mukayese etme sonucu mümkündür, bu ise insandan başka varlıkta bulunmayan akıl ile yapılır ancak. Akıllı insan aklın kendisine  sordurduğu; kimim, nerden, niye geldim, nereye gidiyorum, öldükten sonra ne olacağım?… gibi  sorulara tatmin edici/ dinginleştirici cevaplar bulduğunda “itminana ulaşır”5  Dolayısıyla aklı kirleten unsurlardan akıl temizlemiş olur. “Bunu ancak temiz akıl sahipleri anlar”6 kirlenmiş olan aklın temizi bulması ancak akla doğru bilgi vermekle mümkündür. Bilgi doğru olmadığı müddetçe, aklın kirlenmesi, kirden mikrop kapması sonucu akıl hastalanacaktır, hasta aklın ürettiği bilgi de arızi/hastalıklı olacaktır.


Arınmak, durduk yerde kendiliğinden gerçekleşen bir olay değildir; bir devini, bir uğraş sonucu oluşmakta, arınma derdi olmayan ‘toplum ne der’ hastalığına müptela olmuş (elle gelen düğün bayram anlayışı) sıradanlaşmış insanların yapacağı bir şey değildir. Kiri, lekeyi kendisine dert edinen arınmanın yollarını arıyacak, ak, pak olmadığı  müddetçe rahatsızlık duyacaktır.


Arınan, dinginleşen başkalarını da arındıracaktır, arındırmak için kendisinde bulunanı hemcinsleriyle paylaşma yolunu tutması arınmışlığın bir göstergesidir. Fikir sahibi insanlar,  fikirlerinin taraftarlarının çoğalmasını, fikrin başka insanlarda makes bulmasını isterler, fikir ister temiz ister pis olsun. Lut aleyhisselama “Ey Lut siz temiz kalmak mı istiyorsunuz?”7 diyenler de onun temizliğinden rahatsızlıklarını dile getirip kendileri gibi kirli olunması gerektiği fikirlerini beyan etmeleri de bundan olsa gerek. “Müşrikler pistir“ diyen Allah herhalde onların üzerine bulaşmış galattan bahsetmiyor. Kirlenmiş aklı ve onun ürünü olan kirli fikri kastediyor olmalı, işte bunun için “LA” arındırıcısıyla aklını,  gönlünü temizleyecek ve temizlenmiş olan yere “İLLALAH”ı koyarak yoluna devam edecektir.


Temiz, lekesiz, arı-duru pak olmak; temiz akıl sahibi insan tarafından reddedilmeyecek ve sahip olmak istenilecek bir şeydir. Bu kir ister maddi ister  manevi olsun; Namazı kılmak için, Mü’minin sadece elbisesini temizlemesi yetmez. Evini, sokağını ve caddesinin temiz olması gerek. Namaz kılınacak yerin de pislikten arındırılması gerekir. Çünkü bütün yeryüzü mescittir.8


Arınmak, “ hakkı ve sabrı tavsiye”9 ile gerçekleşir, insan kirden ve pisliklerden bu sayede kurtulur. Bu iki elin bir birini yıkaması gibi bir şeydir. ‘El eli yıkar elde döner yüzü yıkar’  güzel ata sözünde olduğu gibi. Temizleyici, arındırıcı ellerin sayısı arttığı  müddetçe dünya tertemiz olacaktır. “Siz insanlar içerisinden çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, insanlara marufu emreder münkerden de uzak durmalarını tavsiye edersiniz…”10


Arınmışlık, arınan kişiyi artık oturtturmayacak; rahatsızlık vererek etrafını da arındırmanın/ temizlemenin yolunu tutturacaktır. Mü’min egoist, ferdiyetci olamaz çünkü bütün bir yeryüzünü ıslaha memurdur, o ne oportünist ne de makyaveldir.  “ Emrolunduğu gibi dosdoğru”11 olmak zorundadır.


Arınmak, tutku haline dönüşen her ne varsa ondan özgürleşme işidir; kıskançlık, haset, kin, nefret, merhametsizlik, cimrilik… Kitabullah’ın olumsuz olarak saydığı ne kadar davranış var ise bunlardan soyutlandığımız an tertemiz arınmış olacağız…

Mcelil62@hotmail.com

  1-      Şems/8, Yusuf/53

  2-      Ra’d/17

  3-      İsra/81

  4-      Tövbe/28

  5-      Fecr/27

  6-      İbrahim/52, Zümer/18

  7-      A’raf/82

  8-     Müslim, Mesâcid 3, hadis no: 521; Buhârî, Salât 56, hadis no: 84

  9-     Asr/1,2,3

  10-   Al-i İmran/110

  11-  Hud/112