Ankara size bir ‘şaka’ yapar, o zaman anlarsınız…

Nedret Ersanel

VAN 2.12.2018 09:49:19 0
 Ankara size bir ‘şaka’ yapar, o zaman anlarsınız…
Tarih: 01.01.0001 00:00
 Ankara size bir ‘şaka’ yapar, o zaman anlarsınız…
ABD tarafından Suriye sınırına inşa edileceği ve ‘bizi koruyacağı’ söylenen gözlem noktalarının ciddiyetini anlamak konusunda kimi yerli akıllarda patinaj var…

Aynı açıklama ve karşılıklı mesajlaşmaları alıntılayarak, satır aralarını tercüme ederek, nedamet getirecekleri ümidini yitiriyoruz...

Durum basittir: Amerika Birleşik Devletleri, 1991 yılında Irak’ın kuzeyinde çizdiği Çekiç Güç paraleli düzeneğini Suriye’ye klonluyor!

O yıldan günümüze, güney sınırımızın ‘tamamından’ ne kadar melanet ve acı geldiyse işte o paralel yüzündendir. Hatta 15 Temmuz ihaneti de, o paralele paraleldir…

Dramatik olan, zamanın 36’ıncı paralelini uydurmak için Saddam zulmünden kuzeydeki sivilleri koruma palavrasını sıkanların —ki o günün ABD Başkanı bu satırların yazıldığı sırada hayattan ayrıldı— bugünkü mümessilleri, gözlem noktalarını, üsleri aynı amaçla Kuzey Suriye’ye kuruyor ve bunun açıklamasını Türkiye’yi muhatap tutarak, yani bize Saddam muamelesi yaparak izah ediyor…

‘Teröristleri koruma’nın formülü bu. İnkâr etmiyorlar. Hatta dosdoğru söylüyorlar. Teminat bile veriyorlar; ‘merak etmeyin tasmaları bizde’ diyorlar. Anlıyoruz. Biliyoruz ki, bu yapılanmanın nihai amacı, Türkiye-Irak-İran-Suriye haritasını, yani bölgenin merkez çekirdeğini parçalamak ve İsrail’e yeni(den) yaşam alanı açmak…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Savunma Bakanı Akar’ın, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu akış içindeki tüm konuşmaları bu tarifin sonucudur ve ‘işin nereye varabileceği’ konusunda açık ifadeler içerir.

Geçtiğimiz Perşembe akşamı açıklanan MGK bildirisindeki “meşru müdafaa” ifadesi, bu yapılanmaların/bileşenlerin Türkiye’nin varlığına yönelik saldırı olarak kabul edildiğini gösteriyor.

Ankara daha ne desin? Daha açık nasıl söylenir; “Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırları boyunca her türlü risk ve tehdide karşı gerekli adımları atacağından hiç kimse şüphe etmemeli”…

TSK ifadesini metinden çıkardığınızda anlam değişmezken, özellikle konulmasını bütün dünya anlıyorken ‘bunların’ anlamaması nedir?..

Meseleyi böyle koyduğunuzda, ‘ne yapacaksınız kardeşim ABD’yle mi savaşacaksınız’ sorusu, ABD ile zaten savaşta olduğumuzdan vareste, daha önce savaşmamız gerekenler olduğunu gösteriyor…

Türkiye bu yapıyı sadece PKK ve ‘mutant’ yavrularını kolladığı için eleştirmiyor, Suriye’deki varlığını meşrulaştırmak için DAEŞ gibi örgütleri beslediği, büyüttüğü için de hatta diğer ülkelerin bunları yok etmesini engellediği için de kınıyor. Ankara’nın iddiasından yürürseniz, işin ta başında insanların gırtlağını kesenlerin maskelerini yırttığınızda kimin yüzüyle karşılaşacağınız bellidir…

Türkiye’nin bu bölgeye yönelik operasyonlarının ‘geldiğine’ ilişkin istihbaratların gözlem noktaları kararını ivedi hale getirdiği belli. Mattis açıklamalarında yer alan, “yerimiz belli, işaretlerimiz, ışıklarımız görülüyor” mealindeki ifadelerini, “tasmaları kısa” okumasıyla birleştirdiğinizde TSK’nın yeni silahlarını ustalıkla kullanması gerekecektir!

Takvimden yaprak koparmama müsaade edin: “Başkan Obama, Kürt milis güçlerine DAEŞ’le mücadelede tavsiyelerde bulunmak için Suriye’ye 50 komando gönderiyor” haberinin üzerinden üç yılı aşkın zaman geçti. (‘Obama orders US special forces to ‘assist’ fight against Isis in Syria’, 30/10/2015, The Guardian.)

Ve o günlerde Amerika’nın bölgeye ilişkin temel politikası ‘yere postal basmayacak’ yani asker gitmeyecekti. (… not to put “boots on the ground.”) Bugün oradaki Amerikan asker sayısı kaç biliyor musunuz; 5000! Üç yılda 100 kat. Ve artıyor.

Canlı canlı ama yavaş yavaş pişiriyorlar.

Askerlerin bölge yerleşim düzeni ve hazırlıklarına baktığınızda görünen; bir kara savaşına hazırlık pozisyonudur.

ABD askerleri ve tasmaladıkları, Fırat’ın doğusunda Hırvatistan büyüklüğündeki bir alanı kontrol ediyorlar. (‘Is the Trump Administration Pivoting the Fight in Syria Toward a War with Iran?’, 26/11, The New Yorker.)

Ve biliyor musunuz, ne ABD Kongresi ne de Birleşmiş Milletler böylesi bir askeri harekâta onay vermiş değil.

Türkiye’yi kuşatma, Şam ve Bağdat’ı kontrol etme, Rusya’ya sınır çekme, İran’ı çökertme, Astana üçgenini silme ve “Kürdistan” olmadan yaşayamayacak İsrail’i kurtarma projesinin kırıcı hamlesi, ani ‘devlet ilanı’ olabilir.

Moskova ve Ankara’nın sürekli biçimde birbirlerini “hızlı olmaya” davetleri, S-300 konuşlandırmaları, İran’ın ülkedeki mevcudiyeti tartışmaları, itirazlarımıza rağmen gözlem noktası, üs ve diğer askeri varlıkların çoğaltılması, S. Arabistan Bakanı Tamir el Sebhan ve ABD Başkanı’nın Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün sahada buluşması. Suudi ve BAE’nin İsrail ile ilişkilerini artık gizlememeleri, Şam’da açılan BAE büyükelçiliği vb., hep işaretlerdir…

Kaşıkçı vakası da ABD’nin Riyad’a yönelik ‘şantajla tırtıklama’ fırsatlarına yeni boyut eklemekle kalmıyor aynı zamanda Arabistan ve BAE’ni Suriye’de ABD-İsrail hizmetkârlığına daha da gönüllü köle yazılmasını sağlıyor…

Şimdi bunların hepsi şaka mı?

İçeride ‘şaka’ diyenler var…

Ankara size bir ‘şaka’ yapar…