Tablo ortada: AK Parti 7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına iktidar olacak milletvekili çoğunluğunu elde edemedi. Hemen ardından Suriye’deki Esed/Hamaney-IŞİD-PYD çarkı etkin şekilde işletilmeye başlandı. Beraberinde yeni bir göç dalgasıyla Türkiye’nin gücü bir kez daha test edilmeye kalkışıldı. Nihayet, Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile İhvan-ı Müslimin ve Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) mensupları hakkında idam kararı verildi. Bunların birbirinden bağımsız olduğunu düşünenler, kafir emperyalistlerin Birinci Cihan Harbi’nin ardından kurdukları sisteme tapmaya devam edebilirler. Son iki haftada yaşadığımız bu gelişmeler net bir şekilde gösterdi ki, “Dünya 5’ten büyüktür” ifadesi çok gerçek, çok ciddi, çok büyük bir meydan okuma imiş. Bu ifade savunuldukça güçleniyormuş ve en ufak bir zafiyet belirtisinde kafir emperyalistlerce başı ezilecek bir düşman bellenmiş. Cenab-ı Allah’a sonsuz hamdolsun, “Dünya 5’ten büyüktür”ü dillendirenler olarak zafiyet içerisinde değiliz, sadece zafiyet belirtisi gösterdik, ama bu bile zulmün iştahını kabartmaya yetmiş. Elhamdülillah, elhamdülillah. Henüz restorasyon sürecimizi tamamlamadık. Çok yol almış olsak da, 90 küsur senenin enkazından bahsediyoruz; kolay değil. Bu yüzden, seçimden koalisyon çıktığında, üstelik birinci parti yüzde 40 oyla ve en yakın rakibine 15 puan fark atmışken bilehemencecik kafir emperyalistlerin ağzının suyunu akıtacak bir durumla karşılaşabiliyoruz. Bizim içeridekilerin restorasyon dediği Türkiye’nin yeniden enkaz vaziyeti alıp “kendi çöplüğünde oynadığı” günlere geri dönmek. Koca dünyanın 5’le ifade edildiğini kabul edip, “haddimizi bilmek.” Tarih, en büyük buhranların en büyük devrimleri doğurduğuna şahittir. Paramparça haldeki İslam alemi, Nureddin MahmudZengi ile Selahaddin Eyyubi’yi çıkarmıştır. Anadolu kurdun kuşun ağzının suyunu akıttığı bir dönemde Osmanlı’nın zuhuruyla insanlık için esenliğin merkezi haline gelmiştir. Fetret Devri, Fatih Sultan Mehmet’in tarih sahnesine çıkıp İstanbul’un fethine uzanan yolu çerden çöpten temizlemiştir. Evet, Cihan Harbi’yle birlikte düştük, fena hırpalandık, gerçekten yenildik. Amma, rahmetli Turgut Cansever’in dediği gibi, ilk biz düştük, o yüzden ilk biz ayağa kalkacağız inşaallah. Düşerken attığımız tohumların, Mağrip’te, Kudüs’te, Bilad’üş-Şam’da, Kafkasya’da filizlenmeye başladığını gördük, görüyoruz. Cumhuriyet tarihinde yaşadığımız ilk askeri darbenin sonrasında Cumhuriyet tarihinin ilk aktif ve yegane fetih hamlesi olan Kıbrıs Harekatı’nın geldiğini biliyoruz. 80’de üzerimizden geçen silindirin, 90’larda yaşadığımız dünya cehenneminin peşisıra Türkiye’yi yeniden esenliğin, adaletin ve ittihadın merkezi haline getirecek bir dizi nasiple nasiplendiğimizin farkındayız. Dileyen koalisyon hesapları yapsın, meselenin 4 senelik Meclis aritmetiği olduğunu zannetsin, “Şu kadar oy aldık, şu kadar şımarabiliriz” diye davul zurna çalsın, üç tane oy, üç tane bakanlık almak, üç tane bürokrat atamak için türlü çeşit fırıldak çevirsin, 780 bin kilometrekarede defans yapıp dursun; dileyen de şu üç günlük dünyada “verdiği dersle” alimlik taslasın kocaman kocaman kibriyle. Biz işimize bakmaya ant içiyoruz. *** Cenab-ı Allah, mübarek Ramazan-ı Şerif hürmetine mağfiret, basiret ve kudret yağmurları yağdırsın üzerimize.
