Ana dili özgürlüktür

Dünyada 2473, Türkiye'de 18 Dil Yok Oluyor

VAN 22.02.2013 14:07:22 0
Ana dili özgürlüktür
Tarih: 01.01.0001 00:00

Bugünün en anlamlı olduğu ülkelerden biri kuşkusuz başta Kürtçe olmak üzere resmi dil olan Türkçe dışındaki tüm dillerin baskı altında olduğu Türkiye. Ülkenin en yakıcı sorunu olan Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmaların en önemli gündemlerinden biri de Kürtçenin hayatın tüm alanlarında kullanılabilmesi ve eğitim dili olması. Kürtçenin seçmeli ders olması, mahkemelerde sanığın ‘ücretini ödeme şartıyla’ tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapabilmesi, bazı üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin açılması geçtiğimiz dönemin önemli tartışmaları olarak hafızalarda kaldı. Kürtler şimdi hayatın tüm alanlarında kamuda ve her düzeyde eğitimde Kürtçenin tanınmasını talep ediyor. Kürtler bugün ülkenin pek çok kentinde diğer diller üzerindeki baskılara son verilmesini talep eden diğer halklar gibi bir çok etkinlik düzenleyecek ve taleplerini dile getirecek.

‘ANA DİLE YASAK KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ’

Birleşmiş Milletler’in 1999 yılında 21 Şubatı Dünya Anadil Günü olarak ilan etmesinin ardından her yıl bugün baskı altındaki dilleri konuşanların taleplerini daha yüksek sesle dile getirdiği bir gün oldu. Kürtçenin kullanımının geldiği aşamayı, yürütülen tartışmaları ve Kürtlerin dile ilişkin taleplerini gazetemize değerlendiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Dil, Eğitim, Kültür ve Bilim Komisyonu Üyesi Osman Özçelik, yetersiz düzenlemelerle asimilasyon politikalarının ortadan kalkmayacağını belirterek, eğitimin tüm aşamalarında Kürtçenin kullanılması gerektiğini söyledi. Dilin halk için sadece iletişim aracı olmadığını söyleyen Özçelik, “Dil halkın kültürünü ve tarihini de içinde barındırır. Onun için dillerin yaşatılması büyük bir önem kazanıyor. Türkiye’de yıllardır Türkçe dışındaki diller üzerinde asimilasyon politikaları sürüyor. İnanıyoruz ki önümüzdeki süreçte bu asimilasyon politikalarının yanlışlığının farkına varılır, bunun hiçbir yarar sağlamadığı görülür ve dil özgürce gelişme imkanı bulur” dedi.

‘DİLİN ÖZGÜRLÜĞÜ HALKIN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR’

“Dilimizin özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür” diyen Özçelik, “Kürtlere statü demek, dile statü demektir. Eğer dil özgür değilse o dili konuşan halk da özgür değildir” şeklinde konuştu. Hükümetin çok övündüğü ve önemli bir demokratikleşme adımı olarak sunduğu Kürtçenin seçmeli ders olması ve Kürtçe savunma konusuna değinen Özçelik, “Kürtler için Kürtçenin seçmeli ders olmasının bir anlamı yok. Kürtlere ‘Kendi dilinizi seçmeli ders olarak kullanabilirsiniz’ demek Kürtlere ve Kürtçeye hakarettir. Mahkemelerde ‘Tercümanın parasını kendiniz verin’ demek de doğru değildir” dedi.

‘TÜM DİLLERE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ’

“Biz dile tam özgürlük istiyoruz. Özgürlük de tam eşitlikle sağlanır” diyen Özçelik, “Türkçe ne kadar özgürse Türkiye’deki diğer dillerin de o kadar özgür olması lazım” şeklinde konuştu.

Kürt kurumlarının, yazarlar ve sanatçıların Kürtçeyi geliştirmek için büyük çaba içinde olduğunu belirten Özçelik, “Ancak bir dilin ilerleyebilmesi için eğitim dili olması şart. Bu nedenle biz Kürtlerin kendi dillerini eğitimin tüm aşamalarında rahatça kullanabilmesini talep ediyoruz. Kürtçe resmi dil statüsünde olmalıdır. Onun dışında ki çabalar dili sadece yaşatmaya yarar” dedi.

‘EĞİTİM DİLİ OLMAYAN DİLLER YAŞAYAMAZ’

GAZETEMİZE konuşan Kürt Yazarlar Derneği Başkanı Şeyhmus Sefer de “Kürtler açısından bir kırmızı çizgiden bahsedeceksek bu Kürtçe’yi koşulsuz olarak kullanmalarıdır” dedi.

Kürtçenin uzun süre ‘ana dilde savunma’ eksenli tartışıldığını söyleyen Sefer, “Yetersiz bir düzenlemeyle mahkemelerde konuşulmaya başlandı. Ancak Kürtçe sorunu sadece mahkeme duvarları arasında konuşulup nokta konulacak bir sorun değil. Kürtçenin hayatın her alanında; hastanede, postanede, bankada ve en önemlisi de okullarda eğitim dili olarak kabul edilmesi gerek. Kürt çocukları her gün biraz daha asimile edilmeden, kendilerini rahatça ifade edebilecekleri dilleriyle konuşmalıdır” dedi. Eğitim dili olmazsa Kürtçenin de kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan diller arasına gireceği değerlendirmesinde bulunan Sefer, “Özellikle şehirlerde yaşayan Kürt çocukları ana dillerinden uzaklaşıyor. Aileler çocuklarıyla daha çok Kürtçe konuşmalı. Ama asıl önemlisi devlet Kürtlerin yaşadıkları bölgede Kürtçenin önündeki tüm engelleri kaldırmalı” şeklinde konuştu.

‘KÜRT DİLİ VE KÜLTÜRÜNE BASKI SON BULSUN’ DÜNYA Anadili Günü’ne ilişkin bir açıklama yapan Emek Gençliği Bölge Örgütü, “Dil, bir halkın kendi kimliği ve kültürünü yaşatmasının en önemli aracıdır. Onlarca yıldır süregelen inkar, baskı ve asimilasyon politikalarına karşı onurluca mücadele eden halkımızın 21 Şubat Dünya Anadil Günü kutlu olsun” dedi. AKP hükümetinin Kürt sorununun çözümünde yeni bir sürece girildiğini söylediği ama Kürt halkının ulusal, kültürel haklarını görmezden gelmeye devam ettiği belirtilen açıklamada Kürt dili ve kültürü üzerindeki baskı ve yasakların devam ettiğine dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi; “Halkımızın varlığını tanımanın en temel koşulu, Kürt dilinde eğitim ve Kürtçenin kamusal alanda kullanımının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Yeni anayasanın tartışıldığı bu günlerde, başta Kürtçe eğitim yapılmasını yasaklayan, ‘Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez’ diyen anayasanın 42. maddesi ve ‘tek millet, tek dil’ anlayışına dayanan bütün gerici yasalar değiştirilmelidir.”