Allah Affedicidir (1)

Yağmur Yaz

VAN 17.12.2017 10:04:18 0
Allah Affedicidir (1)
Tarih: 01.01.0001 00:00
 “Ey yavrularım! Haydi gidin, Yusuf ile kardeşi hakkında haber elde etmeye çalışın! Allah'ın rahmetinden de umut kesmeyin! Şu bir gerçek ki, Allah'ın kuşatıcı ve kurtarıcı rahmetinden yalnızca kafirler güruhu umut keser.” 

(Yûsuf/87) 

 

Zaman, her ne kadar onu nasıl kullandığımız bağlamında göreceli bir kavram olsa da dünyada, yaşamın bir gün son bulacağı gerçekliği, zamanın hızla tükendiğini bize hatırlatıyor. Bu kısacık dünya hayatında hepimiz çeşitli zorluklarla karşılaşıp kimi zaman ağır yükler yüklendik. Musibet olarak gördüğümüz ve bizi zora sokan olayların art arda gelip bize, gücümüzün tükendiğini hissettirdikleri oldu. Yaşarken bize olağanüstü gelen ve bizden başkalarının da başına gelmiş olabileceğini düşünemediğimiz olayların, çok sonraları dönüp geçmişe baktığımızda aslında o kadar da önemli olmadığını fark edip yolumuza devam ettiğimiz de oldu. Tüm bu süreçte belki isyan ettik; belki hamd ettik; belki de olaylara kayıtsız kalarak hiçbir şey yapmamayı tercih ettik. Yaşadıklarımıza her ne tepki vermiş olursak olalım tüm bu yaşanılanların insana dair olduğunu ve başımıza gelen her olayın hayatımızda olumlu ya da olumsuz bir iz bırakıp bizi terbiye edebileceğini çoğu zaman düşünemedik. 

 

“Andolsun ki, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız biliniz ki bu, azimle sarılınacak bir iştir.” 

(Âli İmrân/186)

 

Bize çok uzun gibi görünen ve hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız bu dünya hayatını, ahiretin sonsuzluğu ile kıyaslayacak olursak onun, aslında ne kadar da kısa olduğunu anlayacağız. Dolayısıyla kısacık bu dünya hayatında o dağ gibi gördüğümüz dertlerimiz Ahiret inancı taşıyan bizler için aslında ufak ve geçicidirler. 

“Allah, onlara “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye sorar. “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte, sayanlara sor!” derler.” 

(Mu’minûn/112-113) 

 

Bununla beraber bilmeliyiz ki mükemmel insan yoktur. İnsan, günah işleyebilir, hata yapabilir, hatalarından pişmanlık duyup af dileyebilir. Bunlar olağandır. Burada önemli olan tüm bu sıkıntıların, dertlerin yahut günahların arasından Allah’a teslim olarak sıyrılmaktır. Zira insan, her zaman ümitsizliğe kapılıp isyan etme eğilimindedir. Allah’ın günahlarını affedemeyeceği ya da affetmeyeceği düşüncesiyle hareket eden biri, günah ve dert bataklığında kendi kendisini boğacaktır. Çünkü hiçbir günah, Allah’ın rahmetinden büyük değildir. 

 

“De ki: “Allah şöyle buyurdu: Ey kendi nefisleri aleyhinde haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok affedicidir; merhamet sahibidir.” 

(Zumer/53) 

 

Kendisini ‘Rahman’ olarak tanımlayan ve ayetlerinde birçok kez sonsuz merhamet sahibi olduğunu söyleyen Rabbimizin günahlarımızı affedemeyeceğini düşünmek düpedüz Allah’a iftiradır. Olması gereken, Allah’ın samimi bir tevbe ile kendisine gelen bir kulunu boş çevirmeyeceğine gönülden inanmaktır. 

 

“Allah'ın rahmetinin belirtilerine bak! Nasıl ölümünden sonra toprağa hayat veriyor. Şüphesiz O, ölüleri de böyle diriltecektir. O'nun her şeye gücü yeter.” 

(Rûm/50)

 

Bir müslüman için ümitsiz olmak aynı zamanda Ahiret şuurunu da tam kavrayamamış olmakla ilgilidir. Çünkü inanan bir insan, hangi dertten dolayı canı yanarsa yansın bunun kalıcı değil; geçici olduğunu ve eğer sabredenlerden olursa kendisini Ahirette büyük bir mükafatın beklemiş olduğunu bilir. Ve yine o, ne günah işlemiş olursa olsun Rabbinin rahmetinin kendisini kuşatacağını, Allah’ın gücünün üstünde bir güç olmadığını bilir. Aksi halde Allah’a tam güvenmemiş olur ve işlediği günahın Allah’ın rahmetinden daha büyük olduğunu zannetme yanılgısına düşer. Bu, vahim bir durumdur. Zira umutsuzluk şeytandandır. Kul, fiili bir tevbe ile günahının meydana çıkarmış olduğu tüm olumsuzlukları gidererek Allah’a samimiyetle yönelmelidir. 

Yüce ve azametli olan Rabbimizin her türlü günahı bağışlamaya gücü yeter. Dileyene/dilediğine hidayet etme ve onu bağışlama yetkisinin tümünü elinde bulunduran, kullarına karşı oldukça şefkatli olan Allah, her türlü noksandan münezzehtir. 

“Allah hiç kimseye taşıyacağından fazlasını yüklemez. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük de kendi aleyhinedir. Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak, bundan dolayı bizi sorguya çekme! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükü bize taşıtma! Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim Mevla'mızsın; Kafirler güruhuna karşı Sen bize yardım et!” 

(Bakara/286)