Akil adamlar, demokrasi, 2007 ve 2013...

ALİ BAYRAMOĞLU

VAN 4.04.2013 13:43:19 0
Akil adamlar, demokrasi, 2007 ve 2013...
Tarih: 01.01.0001 00:00

Reform süreçlerinin bir dizi direnç içermesi kaçınılmazdır.

Öyle oldu.

Hatırlayın...

2003-2004 yıllarında iki darbe girişimi, sokak çeteleri ve devlet içinde yuvalanan çetelerin el ele vermesi, 301. madde etrafında yaşanan Hrant Dink'in öldürülmesine kadar giden milliyetçi ve devletçi kabarma, laikçi anlayışın askeri müdahaleyi davet eden hamleleri bir 'direnç silsilesi' olarak karşımıza çıktı.

Direncin tepe noktası da 2007 yılına rastgeldi.

28 Şubat 1997'den tam 10 yıl sonra Silahlı Kuvvetler, 27 Nisan Muhtırası'yla sisteme ve siyasete yeni bir müdahale girişiminde bulundu.

Ama bu tarz bir girişim Türk siyasi tarihinde ilk kez toplumun siyasi alana ağırlık koymasıyla karşılıksız kaldı.

Bunun önemi ve değeri, 'değişimin taşıyıcılığında siyaset ve hukukun yanına toplum'un, 'iç dinamikler'in eklenmesinden kaynaklanmaktadır.

Toplum sadece devletçi, içe kapamacı, statükocu bir kast düzenine itiraz etmekle kalmamıştı.

Aynı zamanda sağ ve sol ikili siyasi yapıların yok olduğu, çoğulculuk ile çoklaşma ve çeşitlenmenin iç içe yaşandığı bir dönemde, son derece önemli bir demokrasi sınavı vermiş, tarihinin en büyük ve en zengin demokrasi ittifakını gerçekleştirmişti.

İrtica ve bölücülük tehlikesi üzerine kurulu, tehdide dayalı meydan okumalar, suikastlarla gelen bir otoriterleşme dalgasına bir bütün olarak göğüs gerilmiş, askere ilk defa bu denli açık ve kitlesel bir tavır konulmuştu.

Son beş yılın değişim politikalarına sahip çıkılmış, AB projesine, siyasetin alanını genişletmesi ve meşruiyetine destek verilmiş, siyasi iktidarın reformcu politikaları onaylanmıştı.

'Beyazlar', 'liberaller', 'solcular', 'azınlıklar' bu ülkede belki de ilk kez herhangi bir kompleks duymadan, ait oldukları kesim ve geleneğin dışında, hatta karşısında yer alan bir siyasi partiye destek vermişlerdi.

Tüm bunlar toplumsal bir değişmenin derinliğini göstermişti.

Nitekim bu değişme, laik kesimin demokratlaşmasını, İslami kesimin sekülerleşmesini ifade eden bu gelişme bir kez daha kanıtlanmıştı…

Mırıldanmalar, dirençler derken elbet süre gitti. 2008 yılının Temmuz ayında Hürriyet'in başyazarı hala şöyle yazabiliyordu:

'Biz bugüne kadar Sayın Tayyip Erdoğan'ın ne değiştiğine inandık ne de bundan sonra değişeceğine inanırız. Eğer bu değerlendirmemiz hatalı olsaydı zaten 'kapatma' davası açılmazdı…'

Ancak, keskin inançlılar ne derse desin, 'toplumsal çevreden yola çıkan bir siyasi parti, üzerindeki tüm soru ve kuşkulara rağmen merkezi hem siyasal hem toplumsal anlamda doldurmayı bilmişti.'

Tarih 2007'yi böyle yazdı.

Sanırız 2013'ü de böyle yazacaktır.

2007 büyük bir toplumsal silkinme hamlesinin dev yılıydı.

2013 ise bu hamlenin kökleşmesinin yılı olmalıdır.

Başlangıç iyi oldu.

Nitekim Kürt sorunu konusunda ülkenin yaşadığı seferberlik, sanırız bu yolda çıkan pürüzlerden, taraflar arası mesafelerden çok daha önemlidir.

Devamının gelmemesi için bir neden yok.

Devam, söyledik, değişim hamlesinin derinleşmesinin, yeni bir Türkiye'nin kurulması demektir.

Devam toplumun ve iç dinamiklerin ağırlıklarını yeniden hissettirmeleri demektir, devam demokrasi ittifakı demektir.

Akil İnsanlar treni de yola bu çerçevede, Türkiye'nin barış projesi için, demokrasi ve değişim istikametinde toplumsal seferberlik ve meşruiyet için çıkacaktır.

2007'yi anmamız bu yüzdendir...