"ZAHİR"EN(APAÇIK) KAÇIŞ
Öncelikle her zamankinden daha fazla huzura barışa ihtiyacımızın olduğu şu günlerde bir takım odaklar çeşitli eylemler yaparak toplumu germeye çalışıyorlar. HDP'nin genel merkezine düzenlenen silahlı saldırıyı ve Ak partili adaylarına Van'a geldiklerinde bir gurup tarafından yumurta ve taş yağmuruna tutulmalarını her duyarlı vatandaşın tasvip etmediği ve karşı çıktığı gibi bende şiddetle kınıyorum.
Tüm umutları halkların demokrasi partisi(HDP)'nin Türkiye barajını aşıp aşamayacağı sonucuna takılı olan AK Parti Van milletvekili adayları Van'a geldiler. Şöyle bir göz atayım dedim miting alanlarına gittim. Ben bu makalemde adayları karşılamadaki bir ucu havaalanında diğer ucu ise miting alanında olan araç kuyruğundan bahsetmeyeceğim!.
Beş yoldaki AK Parti binasının önünde bir önceki seçimde tek adayın topladığı el parmağı sayısı kadar kalabalığın sekiz adamla toplanan sekiz kat artışın on bini aşan binlerden gözlerin orgun argın düştüğünden bahsetmeyeceğim!.
Aday profilleri içinde bir-iki kişinin dışında toplumsal karşılığı olmayan buna rağmen kitap-gazete-dergi okuma alışkanlığının %1-2'lerle ifade edilen bir toplumda makaleleri ve kitaplarıyla ünlü birinin kör inat uğruna nasıl da ünsüzleştirildiğine de değinmeyeceğim!.
O mahşeri kalabalığa hitap eden adaylardan "adama bakarlar, atına ona göre nal çakarlar" atasözünü çağrıştıran tarzda hangilerinin karşılık bulduğunu da yazmayacağım!.
Bütün zahir'i(Apaçıklığa) rağmen hala bu adaylar cumhurbaşkanının ve başbakanın adaylarıdır nakaratına da değinmeyeceğim!.
Çünkü bunun iddiasını yapmak bile bu toplumun en azından kendilerini dinleme nezaketini gösterenlerin akıllarıyla alay etmekten başka bir şey olmadığını bildiğim ve inandığım için yazmayacağım.
AK Partililer "İster gülün ister ağlayın ama gerçek." Biliyorum kızacaklar, salya sümük saldıracaklar. İzahat yapmak yerine karalayacaklar. Ama bütün bunların hiçbir önemi yok benim yanımda ben parçacı yaklaşım yerine parçanın bütününden yani Türkiye genelinden olaylara gelişmelere bakmaya devam edeceğim.
Bunu da söyleyeyim ki, merkezde yeni bir Türkiye için bırakın ellerini bedenlerini bu yola koymuş insanların emeklerinin karşılığının Van'da çok ucuza satılması zoruma gittiği için yazmak zorunda hissettim kendimi.
Bir kıssamız var Ankara'da Van'da başka söylemlerle halkın karşısına çıkanlara halk en güzel cevabı alanı hınca hınç doldurarak nasıl verdi ona bakalım. Şehrin manifaturacısı hasat zamanı ödenmek üzere misli misline mal satar, günü geldiğinde gider alacaklarını toplarmış.
Battal ağa diye birinin köyüne her gittiğinde, battal ağanın misafiri olur. Battal ağa yedirir içirir yola salarmış manifaturacıyı. Manifaturacı battal ağaya hep dayı diye hitap edermiş…
Şehre gelirsen beklerim misafirim ol diye de hatırlatırmış. Derken battal ağa bir gün şehre inmiş. Manifaturacıyı görmek istemiş, mağazasına giderek selam verir, fakat manifaturacı hoş geldin bile dememiş. Yahu ben senin dayın battal ağayım..
Niye bu soğukluk? Dediğinde!...
Manifaturacı tanımadığını söylemiş!.
Battal ağa köyüne dönmüş ve gelecek seneyi beklemiş. Manifaturacı işi gereği yine köye gelir. Dayı dediği battal ağanın evine misafir olur. Hoş beş ettikten sonra Battal ağa yeğenim senin yatağını bostandaki çardağa sereceğim orada daha rahat edersin. Amman dikkat et, geçe ayı falan gelebilir!..
Hatırlatmasında bulunmuş. Gece bir çatırtı kopmuş mısırların arasından!..
Manifaturacı silahını çektiği gibi ateşlemiş. Battal ağa hemen feneri yakmış bakmışlar ki, manifaturacı kendi cins tayını vurmuş. Dizlerini döverek ağlamaya başlar manifaturacı!..
Tam bu sırada battal ağa taşı gediğine koyarak: "Ulan sen şehirde(Ankara'da) dayını, köyde de tayını(Toplumsal gerçekliği) tanımazsın…"
Ağlama haydi defol bir daha gelme buralara!...
Bütün bunlardan dolayı "ZAHİR"en "KAÇIŞIN" niçin olduğunu anlayabiliriz. Bilmem anlatabildim mi?...
Nasihatlerin musibetlerden evla olması dileğiyle.
