Ahmet KEKEÇ

Liberal fırtına sürüyor: Şahin Alpay da ağzını bozdu!

VAN 16.04.2014 11:05:14 0
Ahmet KEKEÇ
Tarih: 01.01.0001 00:00

Farkında mısınız, artık sadece hakaret ediyorlar... Koca koca adamların ağzından tahkir sözcükleri eksik olmuyor. Bunlar, “aydın ve düşünür” bilinen kimseler üstelik. Bir de utanmadan “liberal” diye pazarlıyorlar kendilerini.

Önceki gün, bir dönem yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bir arkadaşına “dalkavuk”, “AKP trolü” diye saydıran saygıdeğer bir gazeteciden söz etmiştim.

Bugünün talihli ismi Şahin Alpay...

Şahin Alpay da, kendisine “dalkavuk” diye hakaret edilen Etyen Mahçupyan’a “hükümet şakşakçısı” demiş.

Liberal fırtına sürüyor...

Şahin Alpay’a geçmeden önce, “dalkavuk” nitelemesini kullanan saygıdeğer gazetecinin bazı halleri hakkında küçük hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.

Dün bir fotoğrafı düştü internete:

Rahmetli Özal yanağından makas alıyor bunun...

Hayır, saygıdeğer gazeteciyi tahfif etmek için hatırlatmadım bu görüntüyü. Zaten yanağından makas alınası bir gazeteciydi, sevimliydi, girişkendi. Acar halleriyle kısa sürede Özal’ın gözüne girmiş, bir tür gayrı resmi danışmanlık payesi elde etmişti.

Barzani ve Talabani’den haberler getiriyor, Barzani ve Talabani’ye haberler götürüyordu.

Bir ayağı Irak’ta, bir ayağı Türkiye’deydi...

Bir ayağı da Amerika’daydı tabii... Amerika’daki hatırlı dostlarını devreye sokarak, bir tür “Özal lobiciliği” yapıyordu.

İyi de ediyordu.

Fakat, yaptığı bu “iyi” ve “doğru” şeyler, egosuna zarar verdi...

Sonraki yıllarında hep, ego patlamalarıyla dolaştı... (Ego patlamalarının getirisi olarak girdiği “halet”, bazı yanlış, çirkin ve ayıp işler de yaptırdı ona. Detayına girmek istemiyorum. Utanırım... “Medyadaki ansiklopediler savaşları” diyeyim de, anlayın.)

Bir dönem, aynı gazetede çalıştık... Dolayısıyla, bazı özel hallerine tanık oldum ama bunları da anlatmak istemiyorum.

Şu kadarını söyleyeyim: Yönetici sınıfla yakın olmayı çok önemser... Herkes onu aramalı, fikrini sormalı, akıl danışmalıdır.

Turgut Özal’la kurduğu yakınlığı Erdoğan’la da kurmak istedi ama umduğunu bulamadı.

Bugün, umduğunu bulamamış olmanın hırçınlığı ve hayal kırıklığıyla kalkışıyor... “Ayıp ediyor” diyeceğim ama ayıp sözcüğünün onda bir karşılığı yok. Şiddetli ego patlamalarıyla yaşayan ve bunu siyasal bir tutuma dönüştürmüş, sürekli hafızasızlığımıza oynayan bir tuhaf kişiyle karşı karşıyayız... (Yine detaya girmek istemiyorum. “Şike soruşturmasından” sonraki tutumunu ve çözüm sürecine bakışını hatırlayalım... Yazdığı yazılar, “ayıbın belgesi” olarak durup duruyor arşivlerde.)

Şahin Alpay’a gelince...

Esasında zeki bir adamdır.

Demokrasi için en büyük tehlikenin “dikey otarşik örgütlenmeler” olduğunu bilir ve en berbat “açıklık rejiminin” en iyi “kapalı yapı”dan daha az ürkütücü olduğunu teslim eder.

Kendisi eski Bir Maocudur...

Dolayısıyla, manipülasyonu ve soğuk savaş tekniklerini de bilir. İcabında okutur...

Bu bilgiye ve görgüye sahip Şahin Alpay’dan, ileri sürülen fikirlere, içinde “fikir kırıntısı” bulunan argümanlarla cevap vermesi beklenirdi.

Şahin Alpay hakaret ediyor.

Sadece hakaret ediyor...

Dahası, ucuz Hasan Cemal numaraları sergileyerek, “demokrasinin seçimden ibaret olmadığı” ezberini tekrarlayıp duruyor.

Başbakan’ın tıbbi kontrole tabi tutulmasını isteyecek kadar kendisini düşüren Şahin Alpay’a şunu söylemek isterim:

Demokrasi seçimden ibaret değildir ama seçim olmadan da temsili demokrasinin gereği yerine getirilemiyor.

Önce seçim sonuçlarına saygı göstereceksiniz, sonra “siyaset sadece partilerin işi değildir” diyeceksiniz.

Madem demokrasiyi çok seviyorsunuz, “mülaane” ve “mübahale”nin siyaset yordamına dönüştürülmesine de itiraz edeceksiniz.

Ki, muarızlarınız “cemaat şakşakçısı” dediklerinde, ayıp bir cürüm işlemiş olsunlar.