Büyükşehir Van'ın, en önemli sorunlarından birisini de şehir içindeki ahırlar oluşturuyor. Yıllardır devam eden bu soruna, bugüne kadar kalıcı bir çözüm bulunamadı. Binlerce küçükbaş ve büyükbaş hayvanın barındırıldığı ah?
Her yaz Van'ın gündemine gelen, çevre kirliliği oluşturması başta olmak üzere, yaydığı koku nedeniyle de büyük rahatsızlık uyandıran hayvan barınaklarının, şehir dışında organize alanlara taşınması arzulanıyor. Şehir içinde kalan hayvan barınaklarının şehrin dışına taşınması yönünde şuana kadar hayata geçirilmiş bir proje yok.
TAKVA: “HER ÇALIŞMAYA DESTEK VERİRİZ” VANTSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, gazetemize yaptığı açıklamada; şehir içindeki ahırların şehir dışına taşınmasının zorunluluk olduğunu dile getirerek, bu yönde yapılacak olan her çalışmaya destek vereceklerini söyledi.
TAKVA: ÇÖZÜM, TARIMA DAYALI İHTİSAS HAYVANCILIK BÖLGESİ Şehir içindeki hayvanların şehrin dışına taşınması yönünde Tarıma Dayalı İhtisas Hayvancılık Bölgesi Projesinin önemli bir adım olacağını belirten Takva, bir süre önce müteşebbis heyeti oluşturulan ve Bakanlığa gönderilen projenin onayını beklediklerini söyledi.
TAKVA: ALTERNATİF BİR ALAN, ÇÖZÜM İÇİN ŞART Projenin hayat bulması durumunda, çözüm anlamında yerel yönetimlerin elinin de güçlenmiş olacağını anlatan VANTSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, şunları söyledi; “Bu proje ile en azından alternatif bir alan, alternatif bir model yaratılmış olunacak. Çözüm için bu şart zaten. Bir alternatif, bir model önerilmediği için kimsenin bu anlamda radikal bir karar alıp şehir içindeki ahırları ortadan kaldırmaya yönelik bir tutumu olamıyor, çünkü alternatif bir yer yok. Bizim düşündüğümüz, 8500 dönüm arazi üzerinde yaklaşık 5 bin baş besi hayvancılığının yapılmasına uygun bir hayvancılık bölgesi. Bu 5 bin baş tabi önemli bir rakam aslında. Yani şehir merkezindeki 3 büyük ilçede 20 bin büyükbaş hayvan varlığından bahsediyoruz ama bunun bir de kümelenmesi lazım, ortaklıkların oluşturulması lazım. Minimum 50 başlık hayvan barınakları olacak orada. Dolayısıyla 5 baş, 10 baş, 15 başlık besicilerin daha profesyonel, daha kurumsal, daha kümelenmiş halde birlikte hareket etmeleri sağlanacak. Dolayısıyla belediye o zaman bu insanların kümelenerek orada bir araya gelebilmelerini sağlayacak bir dayatma yapabilme imkanına kavuşacak. Mevzuatında var, yasada var ama sizin bazı yasaları uygulayabilmeniz için de insanların geçimlik faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir takım alternatifler sunmanız gerekiyor. Bu anlamda bu proje önemli bir alternatif, önemli bir model, önemli bir çalışmadır.”
TAKVA: KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÇIKTILAR SÖZ KONUSU OLACAK Hayvancılıkta modern teknikler kullanılmadığı için 10 baş hayvandan, 1 baş hayvandan alınması gereken verimin alınamadığını da vurgulayan Takva; “Çünkü bu iş ilkel şartlarda yapılıyor. Ancak Tarıma Dayalı Organize Hayvancılık Bölgesi Projesinin hayata geçmesi durumunda, burada insanların tüm ürünlerini katma değeri yüksek çıktılara dönüştürme imkanı olacak. Dolayısıyla kent ekonomisi olumlu etkilenecek. Bu işi yapan vatandaşlar da bu işten olumlu etkilenecekler. Ve kentsel zenginlik yaratma imkanımız olacak.” dedi.
HAYVAN BARINAKLARI HARİTALANDIRILDI Van'ın üç merkez ilçesi olan İpekyolu, Tuşba ve Edremit'te bulunan hayvan barınaklarına ilişkin önemli bir çalışmaya da Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Suvat Parin imza attı. Parin, YYÜ Coğrafya Bölümünden bir akademisyen arkadaşıyla birlikte 3 merkezi ilçede bulunan hayvan barınaklarını haritaya döktü. Haritaya göre, birkaç mahalle dışında 3 merkezi ilçenin tamamına yakın mahallesinde hayvan barınakları mevcut.
PARİN: BARINAKLARI HARİTAYA İŞLEDİK Yaptıkları önemli çalışmaya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Suvat Parin şunları söyledi; “Van'da kentlilik bilinci, aile yapısı, sosyo ekonomik aile araştırması gibi konular çerçevesinde kent merkezinde yaklaşık 6 – 7 bin aile ile görüşmemiz oldu. Son 4 yıl içinde yaptık bunu. Sorduğumuz sorulardan biri de 'mahallenizde, yakın çevrenizde ahır var mıdır, hayvan barınağı var mıdır? Bu sizi rahatsız ediyor mu? Bu kentlilik bilincini etkileyen bir şey mi?' şeklindeydi. Bu çerçevede yaptığımız çalışmayla veriler elde ettik. VAN TSO'nun da bu konuda yaptığı bir çalışma vardı, o çalışmanın içinde kısmen ben de yer aldım ve analizler yaptım. O verileri kullanıp kent merkezinde hayvan barınaklarının haritasını nasıl oluşturabiliriz diye Coğrafya Bölümünden bir arkadaşımla birlikte adres adres ahırları tespit edip, bunu haritaya işledik ve hakikaten ilginç bir tablo karşımıza çıktı. Cumhuriyet, Bahçivan Mahallesi, Hafıziye gibi birkaç mahalle hariç, kent merkezinin hemen hemen bütün mahallelerinde ahır var. İpekyolu, Tuşba ve Edremit'teki bütün mahallelerde hayvan barınağı söz konusu ve bu da haritaya işlendi.”
PARİN: SORUN GÖÇLE BİRLİKTE BAŞLADI Şehir içindeki hayvan barınakları meselesinin göçlerle birlikte boyut kazandığına işaret eden Doç. Dr. Parin, şu ifadeleri kullandı; “Hayvan barınakları şehirde yaşayanlar açısından rahatsız edici bir durumdur. Fakat neden böyle bir durum var diye baktığımız zaman; 1980 –1990 sonrası bölgede yaşanan göçlerle ilgili bir sorun olduğu karşımıza çıkıyor. Zorunlu göçle gelen insanlar, kentin iş alanlarına dahil edilebilecek imkandan yoksun olarak geldiler. Dolayısıyla barınmadan sonraki en önemli düşünceleri geçimlerini sürdürebilecekleri kanallar sağlamak oldu. Bunların içinde birkaç koyun, birkaç inek beslemek fikri onların hem hayatta, hem kente tutunmalarını sağladı. Bu çerçevede insanlar kente tutunma anlamında bir strateji belirlediler. Onlar açısından bakıldığı zaman, göçle gelmişler ve kente tutunmak için böyle bir yola başvurmuşlar. Biz bunu bu şekilde anlıyoruz.”
PARİN: BEDELSİZ KENTLEŞMENİN SONUCU Sonraki süreci de anlatan Doç. Dr. Parin; “Sonraki süreçte, genel olarak Türkiye'de, özel olarak Van'da bizim bedelsiz kentleşme dediğimiz bir olgu söz konusu. Yani kente dahil olan her nüfus tabiri caizze betondan, briketten birşeyler yapıp oturmaya başlıyor, bu insanlar kente dahil oluyor fakat buna ilişkin hiç kimsenin bir bedel ödediği yok. İşte bugün merkezdeki 3 – 4 mahalle dışında, gelen insanlar konut ve iş alanı anlamında böyle bir şey yaptılar ve kontrol mekanizması da olmadı. Dolayısıyla bu insanları destekleyecek, sübvanse edebilecek bir kanal da yoktu. Bu açıdan bizim bedelsiz kentleşme dediğimiz bir sürecin içinde bugün bu noktaya gelinmiş olundu.” diye konuştu.
PARİN: BESİCİLERLE GÖRÜŞMELER YAPILARAK ÇÖZÜM BULUNMALI Tarıma Dayalı Organize Hayvancılık Bölgesi Projesinin iyi bir öneri olduğunu da anlatan Doç. Dr. Parin, ancak sonuca ulaşmak için mutlaka periyodik aralıklarla besicilerle toplantılar yapılması, görüşmeler gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Doç. Dr. Parin şöyle konuştu; “Bu insanlarımızı yadırgamadan, ötekileştirmeden, onların da hayata tutunma anlamında bir alanları olduğunu çok ıskalamadan, onlarla görüşmeler yaparak bir çözüm yolu bulunmalı. Ben bu anlamda hayvan barınakları sahipleri ile toplantılara da katıldım. Hakikaten dirençli bir alanları var. Yani, 'ahırlarımız yıkılacak, bize ahır verilmeyecek, biz ne yapacağız?' gibi düşünceleri var. Bunların içinde bunu kapitalist bir üretim biçimine dönüştürerek besicilik yapan çok sayıda kişi de var ama hayata tutunmak için birkaç koyun besleyen de var. Bence bu besiciler ile periyodik aralıklarla toplantılar yapılmalı. Tarıma Dayalı Organize Hayvancılık Bölgesi önerisi iyi bir öneridir sorunun çözümü noktasında. Fakat bu Organize Hayvancılık Bölgesinin modeli, lokasyonu gibi tüm detaylarıyla ilgili, besiciler ile görüşmeler yapılmalı. Besicilerle görüşülmeden bu projenin ortaya konulması süreci uzatır. Yani onları da işin içine dahil ederek, ikna ederek, ortak bir noktayı bularak hareket etmek gerekiyor.”
Özel Haber: Umut TARHAN
|
|
|