Ahırlar sorunu mecliste

Van İl Genel Meclisi, Başkan Vekili Öner Yiğit Başkanlığında yapılan dünkü oturumunda öncellikle Van Valisi Münir Karaloğlu´nun "Çaldıran İlçesi´nde yapımı planlanan ´Kaz Gölünün Korunması ve Turizme Kazandırılması´ projesinin sunulabilmesi için, proje ile birlikte idareyi temsil ve ilzama ilişkin idare yetkililerine yetki verilmesi ve DAKA´ya proje sunulmasına"  ilişkin talebi gündeme alınarak karara bağlandı. Toplantıda daha sonra Kalecik, Kurubaş ve Alabayır köy yollarının neden bozulduğu, çalışmaların kimler, hangi firmalar tarafından yapıldığı, yapılan çalışmalarda ilgili kurum olan Özel İdaresinin bilgilendirilip bilgilendirilmediği hususunda hazırlanan rapor görüşüldü.
Toplantının dünkü oturumunda son gündem maddesi ise şehir içindeki hayvan barınakları oldu. Sanayi ve Ticaret Komisyonu tarafından hazırlanan rapor üzerine söz alan komisyon üyesi Ali Kalçık, Van´da büyükşehire yakışmayacak en önemli konulardan birinin ahırlar meselesi olduğunu söyledi. Şehir merkezinde 2 bin civarında ahırın bulunduğunu ve Van´da yıllardır bu soruna çözüm bulunamadığını belirten Kalçık, "Geçtiğimiz yıl Van Belediyesi gündemine de gelen ve Hayvancılık Köyü Projesi ile çözülmesi planlanan ahırlar meselesi, araya depremin de girmesi ile birlikte halen çözülemedi. Van´ın yıllardır yaşadığı en önemli sorunlardan biri olan ahır sorunu, turizm şehri olmaya aday Van´a yakışmıyor. Özellikle mahalle aralarında kötü görüntülerin oluşmasına neden olan ve yaz aylarında vatandaşların büyük tepkisini çeken ahır sorununun Van´a kurulacak Hayvancılık Köyü Projesi ile çözülmesi planlandı. Ancak araya depremin de girmesi ile birlikte bu proje hala hayata geçirilemedi. Vatandaşların da büyük tepkisini çeken bu konu 2011 yılında Van Belediyesi´nin gündemine de geldi. Van Belediyesi Tarım ve Hayvancılık Komisyonu bu konu ile ilgili bir rapor hazırladı ve Beyüzümü Mahallesi´nin üst kısmında yaklaşık 4 milyon metrekare alan üzerine Hayvancılık Köyü kurulmasına karar verdi. Bu konu tartışıldıktan sonra henüz net bir adım atılmadan 23 Ekim 2011 tarihinde Van´da meydana gelen 7.2´lik deprem bu konunun da gündemden düşmesine neden oldu." dedi.

"SIKINTIYI VATANDAŞLARIMIZ ÇEKİYOR"
Yakın zamanda büyükşehir olmaya hazırlanan Van´da birçok sorun gibi ahır sorununun da çözülememiş olmasının hiç de yakışmayan bir tablo ortaya çıkardığını vurguluyan Kalçık, "Aksi takdirde bu tablo büyükşehir olacak bir kentin büyük bir sorunu olarak orta yerde durmaya devam edecek. Konuyla ilgili, yetkili kurum, kuruluşlar, vatandaşlar, muhtarlar, STÖ´ler ve bazı yetkili kurumlar açıklamalarda bulunmuş ve sorunun çözümü için önerilerini dile getirmiş olmalarına rağmen konu Van halkının gündemine medyanın etkisiyle girmiş ve gündemdeki sıcaklığını korumaktadır. Şehirde hemen hemen tüm mahallelerde bulunan bu ahırlar yaydıkları ağır koku, ürettikleri haşere, çevreye dökülen gübre ile hem insan sağlığı hemde çevre için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Tüm bunların yanında şehir estetiğini de ciddi anlamda bozmaktadır. Şu anda tüm Van´ın beklentisi insana, doğaya ve Van´a büyük zarar veren bu ahırların kent içinden çıkarılması ve şehirden uzak yerlere yapılacak olan toplu organize besicilik bölgelerine taşınmasıdır. Yıllardır ahır sorunu çözüm beklerken, bu konuda en büyük sıkıntıyı yaşayan vatandaşlar ahırlarla ilgili şikayetlerini sürdürüyor. Her gün onlarca vatandaş muhtarlıklara ve yetkili kurumlara giderek evlerinde rahatlıkla oturamadıklarını ve çocuklarının ahırların yarattığı kirlilikten dolayı hastalandıklarını belirterek bu sorunun en kısa zamanda çözülmesini istiyorlar." diye konuştu.

"ŞEHİR İÇİNDE AHIR KANUNEN YASAKTIR"
Yasal mevzuatın sorunu çözmek için uygun olduğunu dile getiren Kalçık, zaten yasalarda şehir içinde ahır bulunmasının ise 06 Mayıs 1930 tarih ve 1489 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren 1593 sayılı kanunla yasaklandığını hatırlarak, "Kanunda çok açık belirtilmiştir. ´20 binden fazla nüfusu olan şehirlerde umumi caddelerde belediyelerce tayin edilecek mıntıkalar içinde hayvan ahırı bulundurulması yasaktır´ deniliyor. 1982 anayasasının 56. maddesinde de ´Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir´ ibaresi yer alıyor." şeklinde konuştu.

"SORUNUN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA HERKES HEM FİKİR"
Konu ile Van´da yapılan haberlerde bu güne kadar 60´a yakın STÖ temsilcisinin ve bütün mahalle muhtarlarının görüşünün alındığını ve yayınlandığını belirten Kalçık,  yayınlanan röportajlarda yetkililerin çözüm önerilerini dile getirdiğine vurgu yaptı. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi şehir içindeki ahırların dışarı çıkarılması konusunda STÖ´lerin, muhtarların, yetkili kurumların ve vatandaşların arasında bir fikir birliğinin söz konusu olduğunu aktaran Kalçık, "Konuyla ilgili görüştüğümüz ahır sahipleri ve hayvan besicileri de,kendilerine farklı seçeneklerin sunulması halinde ahırlarını şehir dışında yapılacak merkezlere taşıyacaklarını söylüyorlar. Şimdi hal ve vaziyet böyleyken şehir içindeki ahırların dışarı çıkarılması için büyük avantaj vardır. Herkes bu işin böyle olmasını istiyor. Sorunun çözümü konusunda tek fikir ayrılığı, tek bir ahır merkezi mi yoksa bir çok noktada yapılacak ahır merkezi mi? Bu iki seçenekten bir kaç yere toplu ahır merkezleri yapılması fikri daha ağır basmaktadır. Özellikle Özalp, Erciş, Kurubaş yolu ile Edremit´in arka tarafları bunun için uygun alanlar olarak görülmektedir. Özellikle STÖ, Muhtarlar, vatandaşlar ve hayvan besicileri de çözümün ancak böyle mümkün olacağını söylüyorlar. Konu oldukça hassas bir konudur. Ahır sorununu çözerken İlimiz ve bölgemiz için oldukça önemli olan hayvancılığı korumamız gerekiyor. Bu konu da özellikle İl Tarım Müdürlüğü sunacağı teşviklerle hayvan besicilerini desteklemelidir. Organize besi bölgeleri için milli emlaktan hazine arazisi desteği sağlanmalı ve derhal harekete geçilmelidir. Bu konuda kaybedecek zamanımız yoktur." uyarısında bulundu.

"TOPLUM SAĞLIĞI CİDDİ TEHDİT ALTINDADIR"
Van´ın artık büyükşehir olduğunu ve ahırlardan arınması gerektiğini söyleyen Kalçık konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şehir içinde hayvancılık yapılması kadar yanlış birşey olamaz. Şehir içinde yapılan amatör hayvancılık o ailenin hobisidir ve az bir maddi gelir sağlamaktadır. Ama bir ailenin yaptığı amatörce hayvancılık çevresindeki onlarca mahalle sakinini olumsuz yönde etkilemektedir. Kokusu, yarattığı görüntü kirliliği, sağlık açısından verdiği rahatsızlık had safhaya ulaşmıştır. Ahırlar yüzünden diğer insanların mağdur olmaları kabul edilir bir durum değildir. Şimdi bu ahırlarla bulaşıcı hastalıkların yayılması neticesinde toplum sağlığı ciddi bir şekilde tehdit altına girmiştir. Zira ahır atıklarının bulunduğu yerlerde larva, böcek ve haşereler üremektedir. Bazı hastalıklar sinek ve sivrisinekler ile taşınarak veya kedi, köpek vasıtasıyla insana bulaşmaktadır. Bu da ciddi hastalıklar doğurur ve yayılmasına zemin hazırlar. Kimse hayvancılığa karşı olamaz. Bir ülkenin teknolojisi ne kadar gelişirse gelişsin, o ülkenin ayakta kalabilmek için hayvancılığa ihtiyacı vardır. Ancak şehir içinde yapılan hayvancılık, hayvan sağlığı açısından da doğru değildir. Hayvanlar A ve D vitaminlerini güneşten almaktadır. Hayvan hastalıkları ve tırnak hastalıkları uygunsuz ortamlarda olduğu için hastalıklar da kaçınılmaz sonuçlar doğurmaktadır. Üç beş metrekarelik alanlarda hayvanların sağlıklı olmaları imkânsızdır. Bu aynı zamanda hayvanlara yapılan büyük bir işkencedir. Hayvanların tedavisinde kullanılan antibiyotik gibi ilaçlar insan sağlığını da tehdit etmektedir. Hayvancılığın sağlıklı modern, tesislerde uzman kişiler tarafından yapılması ve bu tesislerin de şehir dışında geniş arazilerde yapılması gerekmektedir. Ülke ekonomisinin gelişmesindeki en büyük, en hayati konu tarım ve hayvancılıktır. Vatandaşlarımızı mağdur etmeden bu soruna çözüm bulunmalıdır."
Kalçık´ın konuşmasının ardından rapor görüşülerek karara bağlandı.

Haber: Oktay CANDEMİR