ABD-TÜRKİYE-RUSYA’NIN “SIRADIŞI” OPERASYONU

Nedret ERSANEL

VAN 18.05.2016 11:33:25 0
ABD-TÜRKİYE-RUSYA’NIN “SIRADIŞI” OPERASYONU
Tarih: 01.01.0001 00:00
Geçtiğimiz hafta Türk özel kuvvetlerine ait bir birlik Suriye sınırını geçti ve tüm dünya da bunu gördü. Dünyaya Ruslar da dahildi.  Bu kimilerine göre Rusya’nın tepkisini ölçmek için yapılmış sınırlı bir operasyon kimilerine göre de olacakların habercisi. Rus istihbaratı durumu fark etti mi yoksa medyadan mı öğrendi meçhul. Görmüş olması yüksek ihtimal.

O zaman “sessizliğinin bir anlamı olmalı. Dikkat çeken nokta şu; Ankara birden çok defadır bölgeye yönelik güç gösteriyor, ‘dahası da var’ diyor. ‘Temizlerim’ kelimesine kadar yükseliyor.


Reuters haber ajansı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamaların içinde özellikle şu bölümü okurlarına servis etti ve diğer haber kaynakları da altını çizdi; “Ya Suriye sınırından atılan füzeler durdurulur, bunun için işbirliği yapılır.. Ya da problemi kendimiz çözeriz.” Geçtiğimiz hafta Türk özel kuvvetlerine ait bir birlik Suriye sınırını geçti ve tüm dünya da bunu gördü. Dünyaya Ruslar da dahildi.

Bu kimilerine göre Rusya’nın tepkisini ölçmek için yapılmış sınırlı bir operasyon kimilerine göre de olacakların habercisi. Rus istihbaratı durumu fark etti mi yoksa medyadan mı öğrendi meçhul. Görmüş olması yüksek ihtimal. O zaman “sessizliğinin bir anlamı olmalı. (‘Turkey’s Elite Force Stages Raid Against Islamic State Fighters in Syria‘, 10/05, WSJ.) Dikkat çeken nokta şu; Ankara birden çok defadır bölgeye yönelik güç gösteriyor, ‘dahası da var’ diyor. ‘Temizlerim’ kelimesine kadar yükseliyor.

Meali şudur; Büyük bir şeyin gelmek üzere olduğunu gösteren ‘sıra dışı’ ve ‘artan’ bir akış var. Hatta Güneydoğu’da sürdürülen, uzmanlar tarafından, ‘kırıcı ve başkaldırtmayan’ operasyonun dahi Suriye tarafına ‘enerji biriktirdiği’ söylenebilir. Türkiye güney sınırında yaşananların ilk gününden beri Kuzey Suriye’deki “tampon bölgeyi” oluşturmayı umuyor. Yeni durum, umut yükseliyor! Türkiye sıklaşan biçimde Suriye sınırlarını aşıyor. Moskova’nın tavrını/iradesini de her defasında dikkatle not ediyor.

NATO ANKARA’DA MI, MOSKOVA’DA MI?

Küresel okuyucular Türkiye’nin Suriye’ye abandığı yeni durumu, Rusya ve Batı arasında iyice tavan yapan gerginlikleri Ankara’nın “kıymetlendirmesine” bağlıyorlar.

Nispeten doğrudur. Fakat, herkesin ‘hayırdır’ dediği bir başka olasılık var. Baltıklardan Çin Denizi’ne kadar kırılan Doğu-Batı fayının, Suriye sınırını atlamış olabileceği! Yani?.. Bu tür işlerde şaşalı sürprizlere hazırlıklı olmak lazım; Rusya-ABD ve bağlı olarak Türkiye’nin sınır(lı) uzlaşısı mümkün olabilir. Moskova’nın sanki belirli bir amaç doğrultusunda ABD’nin üzerine gelişini göğsünde yumuşatarak güvensizliğini askıya alıyor havası var! Bu ilginç bir durum.

(‘Why Future of War in Syria Depends on Battle for Aleppo’, 12/05.) Bu da Halep’e yönelik cepheden gelen ani bir saldırının değil, “hibrit diplomasinin” araçları olan “baskı ve ikna kokteylini”ni kullanmak anlamına gelebilir. Bunun Rusya açısından getirecekleri hayırlı değil aslında. Zira geriye Suriye’de “bastırılmış muhalefetin asimilasyonu” planı kalır ki, onyıllar sürer ve Rusya bunu yönetemez. Tersini elde tutmak temkinlilik olur. Moskova ve Tahran yönetiminin daha fazla oyalanmadan Halep’i kontrol altına almaya yönelik saldırılarını inatla sürdüreceğini beklemek gerekiyor.

Diğer ihtimal ise akılda tutmak için! ABD, HALEP İÇİN NE DİYOR?

Hepsinin basit bir sağlaması var ama bunu görmek, biraz gecikmiş olmak demek… Halep düşmesine ABD’nin vereceği tepki nasıl olur?.. Burada da Rusya ve İran için tuzaklanmış bir hal olabilir çünkü Ankara Suriye’nin ötesine ait kasaturasını Amerika’nın biley taşında keskinleştiriyor olabilir.

Bundan kimse emin değil. ABD ve Türkiye arasında bir sır bu. Tek güçlü delil, ABD ve Rusya arasındaki gerginliğin hiç olmadığı kadar artmış olması ve Moskova’nın Suriye üzerindeki zafer nidalarının Washington yönetimini kızdırıyor olması. Bekleyelim, görelim değil.. Hazırlıklı bekleyelim… HARİTA-SEVİCİLİK… Sykes-Picot’un 100’üncü yıl ‘kutlamalarına’, dünyanın en büyük gazetelerinden ‘The New York Times’ın nasıl icabet ettiğini gördünüz değil mi?.. Türkiye’yi parselleyen teferruatlı yeni bir haritayla.

Bu tür harita-seviciliğin nekrofili ile benzerliği olduğunu düşünüyorum… Sykes-Picot; emperyalizmin Osmanlı’yı parçalama-paylaşma planı ama.. Aynı zamanda örneğin İsrail’in doğuşunu, küresel ahlaksızlıktan beslenen ‘reel-politiğin’ düsturu, ‘böl ve yönet’in düştüğü zihinsel rahmi de anlatıyor… Tohumunun kara çiçekleri bugün milyonlar ve milyonların öldüğü, Irak, Suriye, DAEŞ ve PKK’da açıyor. ‘Batıcılar’ın manyetiği bozulmuş pusula akrepi gibi saplandığı ‘ruhsuz bilim’, navigasyon/haritacılığı böyle mi kullanılacaktı? Yol bulmak için dahi adres sormayı ar eden bir toplumun sosyo-kültürel karakteriyle alay edenler, ‘yollarını bulmak için’ mürekkebi kandan haritalar çizenlere nasıl hayranlık besliyorlar? Arabistanlı Lawrence’ı sinemada görüp tanımış, hatta sevmiş olanlar, çöllerde oluksuz hançerlerle sırtlarından vurulmuş Osmanlı/Türk/İslam askerlerinin bugün Güneydoğu’da aynı savaşı verdiklerini de göremez.
Onlar şunu yapacaktır.. Tam da anlaşmanın yüzyıl-dönümünde vizyona girmiş, “Gerthrude Bell-Çöl Kraliçesi” filmine gidip, Nicole Kidman’ın güzelliği üzerinden Batı aklını vicdanlarında aklayacaklar, mültecilerin Avrupa sınırlarında dikenli tellere takılan bebeklerini de “doğunun akılsızlığına, gelişmemişliğine” iğneleyeceklerdir. Ama artık öyle değil! Bitti.

Sadece, Sykes-Picot’nun kolektif tuzakların birincisi, büyüğü ve bulaşıcı (!) olduğunu unutmayalım yeter… Ölüm yılı kutlu olsun efendim… -
Yenişafak/ Nedret ERSANEL