ABD seçimleri

Ahmet Varol

VAN 5.11.2016 12:44:49 0
ABD seçimleri
Tarih: 01.01.0001 00:00
 ABD seçimleri öncesinde son aşamaya gelindi. Önümüzdeki Salı günü yani 8 Kasım tarihinde ABD vatandaşları sandık başına giderek yeni başkanlarını ve Temsilciler Meclisi ile Senato’nun yeni üyelerini seçecekler. Meclislerin üyelerinin belirlenmesi çok fazla üzerinde durulan bir konu değil. Daha çok başkanın kim olacağı konusu üzerinde duruluyor. 

Zihinlerde daha çok Demokratik Parti adayı Hillary Clinton’un kazanacağı öngörüsü var. Bunun birkaç sebebi var. En önemli ve belki en güçlü sebep olarak da ülkedeki siyonist cephenin onu açıktan desteklemesi görülüyor. Fakat siyonist lobinin desteklediği adayın mutlaka kazanacağı varsayımı tamamen isabetli değildir. Çünkü daha önce bazı seçimlerde bu lobinin desteklediği adaylar kaybetti. Bu lobinin kaybettiği en önemli seçimlerden biri de 2000 yılı seçimleridir. O zaman siyonist lobinin Al Gore’u açıktan desteklemesine ve bu desteğini çeşitli yöntemlerle ortaya koymasına rağmen seçimi kazanan George W. Bush oldu. 

Fakat seçimi siyonist lobinin açık desteğini alan adayın kazanması ile rakibinin kazanması arasında, ABD’nin İsrail’e ve uluslararası siyonizme destek yönünden bir değişiklik olmuyor. Nitekim son seçimler öncesinde de Trump siyonistlerden arzuladığı desteği elde edememesine rağmen işgal devletine destek konusunda önemli vaatlerde bulundu. Ayrıca ABD’deki siyonist lobi seçimlerde her zaman bir denge politikası izlemeye özen gösteriyor. Bir tarafa destek verse de diğer tarafla ilişkileri ve bağları koparmıyor. Onun kazanması ihtimaline göre de irtibatları muhafaza etmeye çalışıyor. Bunun yanı sıra işgalci siyonistlere destek konusu ABD’de başkana veya yöneticilere göre belirlenen bir siyaset değil tamamen devlet siyaseti olduğundan siyonist lobi desteklediği adayın kaybetmesinden dolayı fazla bir şey kaybetmiyor. 

Clinton’ın kazanması ihtimalinin yüksek görülmesinin ikinci önemli sebebi ise imaj konusudur. Trump’ın bazı açıklamaları onun aleyhinde imaj oluşturmak isteyen medya organlarının işlerini kolaylaştırdı. O yüzden onun hakkında devlet tecrübesinden yoksun, nerede ne konuşacağını bilmeyen hatta biraz dengesiz imajı oluşturulurken rakibi devlet kademelerinde yükseliş gerçekleştirmiş, tecrübeli ve bilinçli hareket eden biri olarak lanse edildi. Bu tabii biraz da algı oluşturma taktiğidir. Fakat onun ABD sınırlarının içini önceleyen birtakım planlarının olduğunu söylemesi de kendisine taraftar kazandırdı. Siyonist lobinin istemediği kişi olduğu algısının da bu lobiden rahatsız olan kesimlerin oylarının ona kaymasına neden olması söz konusudur. 

Üçüncü önemli etken ise propaganda ve yönlendirme faaliyetleridir. Clinton propaganda faaliyetlerinde Trump’ın kadrosunun beş katını bulan bir kadroyla çalışıyor. Dolayısıyla daha fazla insan üzerinde etkili olma imkânı var. Ayrıca anketler vasıtasıyla yapılan yönlendirmeler de gerçekte Clinton lehinedir. Son zamanlarda bazı eyaletlerde başa baş oldukları veya Trump’ın öne geçtiği yönünde sonuçlar alınması bizim kanaatimize göre Clinton taraftarlarını telaşlandırmak ve oy vermeye teşvik amacıyla başvurulan bir taktiktir. Bunu belki tersinden okumak da mümkün olabilir ve Trump taraftarlarını heyecanlandıracağı söylenebilir. Fakat onun taraftarları zaten kıl payı bir farkla kaybetme tehlikesini göz önünde bulunduracakları için onların tarafında oy kullanma oranı daha yüksek olacaktır. Bu konuda ihmalkâr davrananlar genellikle kazanacaklarından emin olanlar ve bu konuda herhangi bir telaşa kapılmayanlardır. Dolayısıyla tam karar verme aşamasında Trump’ın kazanmasını istemeyenlerin telaşlandırılması Clinton taraftarlarında oy verme duyarlılığını artırabilir. Seçimlere çok yaklaşıldığında özellikle kararsız kesimlerin etki altına alınması için dengelerin yeniden ona ayarlanması muhtemeldir. Anketlerden gerçekte reel durumu ortaya çıkarmak için değil yönlendirme amacıyla yararlanılıyor. 

Bütün bunlara rağmen yine de sonuçlar hakkında şimdiden kesin bir dil kullanmak doğru olmaz. İngiltere’de de AB içinde kalınmasını isteyenlerin kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu ve hükümet de bunu beklediği için referanduma başvurmuştu. Ama beklenenin tersi oldu. 

Karar