ABD-İRAN ANLAŞMANIN GİZLİ MADDELERİ

Nedret ERSANEL

VAN 18.07.2015 08:06:54 0
ABD-İRAN ANLAŞMANIN GİZLİ MADDELERİ
Tarih: 01.01.0001 00:00
İran’ın ruh halini de görebiliyor muyuz? Şu sözler İran Dışişleri Bakanı Muhammet Zarif’e aittir; “Sadece normal bir hayat istiyoruz. Büyüklüğümüz, nüfusumuz, doğal kaynaklarımızla mutluyuz. Birçok ülkenin varoluşundan daha uzun süredir önemli bir güç olarak bulunduğumuz bu bölgeden dışlanmak istemiyoruz.” (‘Javad Zarif on Iran’s Post-Deal Future’, 15/07, The New Yorker.)
Batı-İran uzlaşısının denge-kıran olduğu açıktır. İyi veya kötü, var olan hal değiştirilmiş bulunuyor. Boz(ul)madır. Barack Obama’nın dediği gibi; ‘işler değişti’. Yeni düzen vaat ediliyor. Bir süreç açılıyor. O sürecin “yaratıcıları” da sonuçları hakkında emin değiller. Temennileri çok. Ama planları da…
1. Dünyanın hakim çoğunluğu bu anlaşmayı onayladı, süper güçler başkan anlaşmıştı.
2. Belli Batı ülkelerinin önemli ekonomik çıkarları var. (İlk kalemde; Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya, İngiltere gibi ülkelerin ticari beklentilerini kalem kalem dahi sayabiliriz.)
3. Herkes Amerikan Kongresi’nin bu anlaşmayı onaylayıp onaylamayacağını merak ediyor. ABD ‘müesses nizamı’nın siyasetçilere soğukkanlı/makul/mantıklı olmak yönünde ‘tavsiyelerde’ bulunduğunu söyleyebiliriz. (‘Rational Congressmen may change stance on Iran deal: Pickering’, 15/07, İRNA.)
4. Zaten, Amerikan iç dengelerinin bu anlaşmayı nasıl sindireceğinden çok Suudi Arabistan’ın bu anlaşmayı nasıl satın alacağı önemlidir. Bölgedeki güvenlik ve istikrarın aradığı cevap oradadır.
5. ABD Başkanı’nın kendi Kongre’sinden bile önce hem temsilcisini Riyad’a gönderip hem de bizzat Kral’ı araması odur. (‘Readout of the President’s Call with King Salman bin Abdulaziz of Saudi Arabia’, 14/07, Beyaz Saray açıklaması.)
6. ABD ve Batı, İran’dan huzursuz olanların “silahlarını” artıracaktır! (Maalesef bu basit soğuk savaş tezgâhı bölge ülkeleri tarafından hâlâ yutuluyor.)
7. Hiçbir ülke yaptığı hiçbir anlaşma için ‘kaybettik’ d(iy)emez. İran da ‘kazandık’ diyor ve kazandıklarını sayıyor. İçeriye konuşuyor, söylenenlerin yüzünden kimse üzerine almamalı.
8. Tahran’ın açıklamaları içinde bizzat Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ağzından duyulan, “anlaşmanın, İran’ın dış politika alanını genişletecek bir atmosfer yaratacağı” vurgusunu, “komşular ama başta Riyad” olarak okumakta hiçbir sakınca yoktur. Tahran-Riyad’ın koşarak birbirlerine sarılmasını kimse beklemesin. Ama çatışma yolları kesiliyor, savaş alanları daraltılıyor.
9. Körfez ülkeleri Kuveyt ve Bahreyn’in İran’a hızla ısınan tepkilerini, ılımlılaşan pozisyonlarını görmeliyiz! (‘Kuwait Emir congratulates Iran’s Leader’, 15/07, İRNA ve ‘Bahraini King Congratulates President Rouhani on Vienna Agreement’, 15/07, FARS.)
10. Anlaşmayla birlikte en basit ve hızlı, şimdiden satın alınmış sonuç, enerji fiyatlarında değişimdir ama önemli nokta: İran’ın “bölgedeki tüm yönlerdeki enerji yollarına” katılma potansiyelidir. Türkiye’nin ana oyuncu olduğu bu maddede “pozitif” katkı olasılığı çok yüksektir.
11. Dikkat: Avrupa yönlü enerji olasılığında İran katkısı Rusya-Türkiye ilişkilerini gerebilir.
12. Türkiye-Suudi Arabistan-Pakistan ve İsrail’in, İran’ın oyuna dönüşü noktasındaki “ortak” görüşlerinin anlamı nedir?
13. Bölgede gelişen-Irak, Suriye ve belki İran’daki-Kürt hareketi açısından İran’ın oyuna dönüşün anlamı nedir?
14. Türkiye: Ankara İran’ın dünyaya yeniden katılışına her zaman müspet yaklaştı. Bunu diplomatik bir gösteri olarak sunmadı. Elini taşın altına koydu. O kadar ki, Batı tarafından “eksen kayması” ile itham edildi. Şimdi?.. Yine aynı noktada. Potansiyel işbirliğinin her iki ülke için büyük olanaklar açtığını görüyor.
15. İyi ama İran ve Türkiye bölgenin iki başat gücü olarak hep rakip değiller mi? Tahran ve Ankara’nın yanıtı aynıdır; “Tarifi kim yapıyor ise rekabet isteyen odur!” (Türkiye-İran ilişkilerini salt Suriye’deki fikir ayrılığı üzerinden okuyarak, ‘İran’ın oyuna dönmesi Ankara için kötü oldu’ sevinciyle duyuranlar için cetvelleri hazırlayın. Çocuk aklıdır, ‘cıss’ demek gerekiyor.)
16. Bu bir ABD planı: Türk basını meseleyi genel olarak ve kabaca, “Obama’nın başkanlık mirası” zaviyesinden okuyor. Yanlış değil. Ancak o kadar basit de değil. Amerikan iç siyasetinin Ortadoğu’nun geleceği noktasında çekişen dinamiklerini düzenleyen bir adım bu aynı zamanda. Amerikan “demokrat” yapısının, Cumhuriyetçi ve muhafazakâr yapının bölgede sık yaptığı hataların tekrarlanmaması noktasında taktığı bir tür gelecek prangası diyebiliriz.
17. İran’ın arkası Suriye. Bölgede “mutabakat” oluşturulmuş gibi. Ve durdurulamaz.
18. ABD’de başkanlık seçimi yaklaşırken, o da yeni düzendir, Ortadoğu temiz-pak ‘bırakılmak’ isteniyor. O halde bunun da anlamı aranmalı. Bir yerin temizliği iki nedenden yapılır; a) ya misafir gelecektir ya da b) bir yere misafirliğe gidilecektir.
19. İsrail: Siz problemi İran’ın nükleer silah üretmesi mi sanıyorsunuz? Nükleer mesele gerçek bir sorun olsaydı İsrail’in İran’dan önce hedef alması gereken kaç ülke olurdu?
20. Nihayet; İran’ın ruh halini de görebiliyor muyuz? Şu sözler İran Dışişleri Bakanı Muhammet Zarif’e aittir; “Sadece normal bir hayat istiyoruz. Büyüklüğümüz, nüfusumuz, doğal kaynaklarımızla mutluyuz. Birçok ülkenin varoluşundan daha uzun süredir önemli bir güç olarak bulunduğumuz bu bölgeden dışlanmak istemiyoruz.” (‘Javad Zarif on Iran’s Post-Deal Future’, 15/07, The New Yorker.)
Bu kısa satırlar iyi tahlil edildiğinde İran’ın psikolojisi ve dış politik düsturu aynı anda yakalanabilir.. Sır da orada.
Sağlıklı ve huzurlu bayramlar diliyorum.
- See more at: http://www.iktibasdergisi.com/abd-iran-anlasmanin-gizli-maddeleri/#sthash.H2qJvmh6.dpufYenişafak/ Nedret ERSANEL