Şirkin İslam Âlemine Yayılma Kanalları

Fehmi İlkay Çeçen

SİYASET 3.08.2019 11:32:10 0
Şirkin İslam Âlemine Yayılma Kanalları
Tarih: 01.01.0001 00:00

Kur’an’ın tüm uyarılarına rağmen, Resulullah’ın tüm mücadelesi ve sakındırmalarına rağmen şirk maalesef Müslümanların arasında yaygın bir durumdadır. Bu facianın başlıca nedenleri şunlardır:

  • İsrailiyyat ve Mesihiyyat.
  • Müslümanların kendi ürettikleri hurafeler.
  • Müslümanların geçmiş inanışlarından arta kalanlar.
  • Uydurma asılsız hadis zannedilen rivayetler.
  • Bilgisiz hatiplerin anlattığı kıssalar ve masallar.
  • Müslüman olduğu sanılan kişilerin yazdığı kitaplar.
  • Tarikat ve cemaatlerin kendi çıkarları için oluşturduğu hurafe hikayeler.
  • Aile ve soydan gelen anlatımlar.
  • Eski devirlerde yazılmış ve günümüze hitap etmeyen tefsirler, mezheb kitapları.
  • Yeni üretilen dini hikâyeler ve anlatımlar.
  • Tv programları, gazeteler, takvim yapraklarındaki kaynaksız bilgiler.

Din Gününün yeni sahiplerini tanımak için videoyu dinleyiniz...

Kur’an’ın yerini yukarıdaki unsurların alması maalesef bizi şirk bataklığına çekmiştir. Yeryüzünün en fazla horlanan, maddî ve manevî kaynakları en fazla sömürülen, zulüm altında ezilip inleyen ve bir türlü tek vücut olamayan en kalabalık kitle, İslam dinine müntesip olanlar yani biz Müslümanlarız. Duygu düşünce dünyamızla öylesine oynanmış ki, kimi destekleyeceğimizi ve kime tavır alacağımızı şaşırmış durumdayız. Hurafeler, uydurma rivayetler, menkıbevi masallar, keramet hikâyeleri ve daha birçok akıl almaz iddia-inanış bizi her yönden kuşatmış durumda. Artık hiçbir varlık ortaya koyamayan “kuru kalabalık” haline gelmişiz. Çok sayıda olmayı keramet zannediyoruz. Bombalar altında can veren kardeşlerimizi sadece izliyoruz.

Siyasî hesaplar uğruna kullanılan, aldatılan, kandırılmış, saldırgan dinci çeteler, Allah rızası için (!) birbirlerini katleden Müslümanlar. Ekonomik buhranların, sömürülerin, işgallerin ve talanların kol gezdiği, eşkıyaların hükümdar olduğu bir toplum… Parçalara ayrılmış tarikatlar, cemaatler ve diğer hizipler. Çalınıp yağma edilen zenginliklerimiz. Kimliğini kaybetmiş, çürümüş ve artık kendine bile hayrı dokunmayan acınası kalabalıklar yığını. Ağzınız yorulana kadar sayabilirsiniz. Ne yazık ki İslam âlemi denilince karşılaşacağımız ve gizleyemeyeceğimiz gerçekler.[1]

Yeryüzünde “Müslüman dramı” yaşanmaktadır. Hani Allah iktidarı Müslümanlara verecekti? (Nur, 55). Hani Müslümanlar ile mücrimlerin hayatları da ölümleri de bir olmayacaktı? (Casiye, 21). Hani Allah iman edenleri müdafaa ederdi? (Hac, 38) Allah mı sözünden vazgeçti yoksa Müslümanlar mı Kur’an’a uymaktan vazgeçti? Allah mı bize verdiği sözde durmuyor, yoksa biz O’na ihanet etmenin, O’nun kitabını terk etmenin bedelini mi ödüyoruz? 

Allah bir zamanlar Tevrat’ı terk ettikleri için İsrailoğlulları'nı cezalandırdığı gibi, şimdi de Kur’an’ı terk eden Müslümanları cezalandırmaktadır. Müslümanlar tefsirlerini, hadis kitaplarını ve zihinlerini israiliyyatın işgalinden kurtarmadıkları sürece İsrail’in işgalinden kurtulamayacaktır. Çözüm Kur’an’ı hiç kapatmadan okumak ve tevhid inancına sıkıca sarılmaktan geçer. Tevhid yok, Kur’an yok, o zaman Allah’ın yardımı da yok! Müslümanın önce yaratıcısı ile barışması lazım, özgür olduğunu değil kul olduğunu idrak etmesi lazım. Özgürlük; Allah’a kul olmanın meyvesi olarak kendiliğinden gelecektir.

Allah ancak ve ancak kitabında tarif ettiği Müslüman tipine uygun hareket edene, Müslüman olmanın doğurduğu sorumlulukları yerine getirene yardım eder. Unutmayalım ki İslam’ı bilene değil, yaşayana Müslüman denilir.Yardım,  Allah’a pazarlıksız-koşulsuz teslim olan kişiye vaad edilmiştir.